English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zorundasin

Zorundasin translate French

111 parallel translation
Bazen akintiyla birlikte hareket etmek zorundasin.
Parfois, il faut suivre la marée.
- Eninde sonunda büyümek zorundasin.
Il est temps de te dépuceler.
Ailenin erkegi olmak zorundasin artik.
Tu es soutien de famille, désormais.
O ati derhal iade edip parani geri al. Müzige devam etmek zorundasin.
Tu vas rendre ce cheval et continuer à travailler le chant.
Rahat birakilmak istiyorsan kibar olmak zorundasin.
Sois poli.
SONUNA KADAR KALMAK ZORUNDASIN.
Vous devez rester jusqu'à la fin.
Zorundasin!
Vous le devez!
- Bana söylemek zorundasin.
- Tu dois me le dire!
Biraz ara vermek zorundasin. Konusmamiz gerekli.
Trouve un moment, je dois te parler.
- ögretmek zorundasin artik. - Bunlar ögretilemez.
Ça ne s'apprend pas.
Onu diriltmelisin, onu diriltmek zorundasin!
Ressuscite-le! Ressuscite-le!
Hatirlasana, Bay Boucher ne demisti taninmak istiyorsan sergi açmak zorundasin.
Regarde-moi, mon chéri. Lève les yeux.
Gittigin yol beni gülünç duruma düsürmek, beni mahvetmek anlamina geliyorsa, yaptigin isi birakmak zorundasin o zaman.
Tu me donnes envie de ruer dans les brancards. J'ai l'impression d'avoir ramené un huissier chez moi.
Bunu yapmak zorundasin.
Tu dois le faire. J'ai compris.
Neden daima ilginin odak noktasi sen olmak zorundasin?
Pourquoi dois-tu être le centre d'intérêt?
Yanimda kalmak zorundasin.
Tu restes avec moi.
Gururunu çignemek zorundasin.
Mets donc ta fierté de côté.
Mademki sevmedigin birine baglanmak zorundasin... sonunu biliyor mu sun?
Même si tu dois être enchaînée à quelqu'un que tu n'aimes pas... et que tu connais à peine?
Doktora gitmek zorundasin.
Il faut que tu voyes un médecin.
Benimle konusmak zorundasin!
Parle moi!
Para kazanmak zorundasin. Calisiyor musun?
Oui, mais l'argent, tu travailles?
Bana güvenmek zorundasin!
Fais-moi confiance, d'accord!
Araya girmek zorundasin.
Je dois intervenir.
Nicin bunu kurcalamak zorundasin?
Pourquoi est-ce que tu insistes comme ça?
Bunu birine anlatmak zorundasin.
Tu l'as dit à quelqu'un.
Onu kurtarmak zorundasin.
Tu dois le sauver.
Bebegi kurtarmak zorundasin.
Tu dois sauver le bébé.
Bana inanmak zorundasin.
Il faut que tu me crois.
Anlamak zorundasin- -
Comprend ça- -
Dinle, daha sonra benden istedigin kadar nefret edebilirsin, ama simdi beni dinlemek zorundasin.
Ecoute, tu me détesteras autant que tu veux plus tard, mais là écoute-moi.
Neden bunu yapmak zorundasin?
Pourquoi tu fais ça?
Bana yardiim etmek zorundasin.
Tu dois m'aider...
Bunu giymek zorundasin.
Tu dois la porter.
- Birakmak zorundasin.
- Frérot, tu dois te retirer.
Ve eger George'dan ayrilacaksan... bu çocuktan da ayrilmak zorundasin.
Et si tu comptes rompre avec George, tu devras rompre avec son fils aussi.
Bunun manasi burada kalmak zorundasin.
Ca signifie que tu dois rester caché.
Görünüse göre 4 ilâ 6 hafta daha bana katlanmak zorundasin.
Tu te retrouves coincé avec moi pour 4 à 6 semaines.
Bizi sehre geri götürmek zorundasin.
Tu dois nous faire revenir en ville.
Yapmak zorundasin.
Tu dois le faire.
Ama bir gün onlara söylemek zorundasin.
Mais il faudra bien leur dire un jour.
Asagi inmek zorundasin. Er ya da geç.
Il faut redescendre, un jour ou l'autre.
O hâlde benden niye duymak zorundasin?
Pourquoi voulez-vous que je le répète?
Sunu sakin unutma. Onlarin aptalca fikirleriyle yasamak ve olmek zorundasin, tamam mi?
On vit et meurt avec ces idées idiotes.
Muslumanlar icin, Tereddut etmek yoktur. Tarihteki her harfi, her kelimeyi kabul etmek zorundasin.
Pour les musulmans, pas d'hésitation, on accepte cette histoire au mot près.
BANA İNANMAK ZORUNDASIN.
Tu dois me croire.
Adresini vermek zorundasïn.
Pensez à me donner son adresse.
Hostesi kendin techiz etmek zorundasïn.
Trouvez-vous votre propre accompagnatrice.
Izolasyonda kalmak zorundasïn.
Vous devez rester en quarantaine.
Yaninda olmak zorundasin.
Il faut assurer.
Isi kabul etmek zorundasin.
Il faut prendre ce travail.
Simdi yardïm etmek zorundasïn.
Vous devez l'aider.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]