Zou translate French
98 parallel translation
Evet... tiyatroya gidiyoruz!
Allez, zou, au théâtre!
Birazdan gelir üzerlerinizi örterim, şimdi fırlayın.
- J'irai vous border. Allez, zou!
Bir şeyler tamir et!
ZOU!
"Bir şeyler yap!"
"Fais quelque chose! ZOU!"
Çakılması normal. Yoksa çubuklarla kas geliştirip, vın.
Bien sûr qu'on l'avait cloué, sans ça il aurait tordu les barreaux et... zou!
Bak birader bu papağana 4000 volt versem yine de "vınlamaz".
Ecoutez, mon vieux, ce perroquet ne ferait pas "zou", même si je le branchais sur du 4.000 Volts.
Size kim gelin dedi?
Vous me dégagez vivement la place, zou!
Haydi, bakalım.
Allez, zou!
Yukarı-azıcık-yukarı, aşağı-azıcık-aşağı, kaldır poponu, indir donunu.
Décoller-zik! Piquer-zak! Virer-en-vrille-zik-zou-zi!
Scot, Onu buradan götürür müsün?
Scot, tu peux l'emmener. Allez, zou.
Devam et.
Allez, zou!
Fırtına!
- Tiens, l'orage. Allez, zou!
Hadi, Lili!
Allez, Lili, zou!
Çabuk tırman!
Allez, grimpe, Marcel! Allez, zou, Marcel!
Gidelim.
Allez, zou!
Ama daha yakından baktığımda orman bükülmeye başladı, kapının etrafında cafcaflı bir ışıkla ses belirdi ve güm.
Je m'approche, la forêt se tord, éclair éblouissant... et zou! A travers la brèche, dans une autre dimension.
Seni bir köle olarak kullanırlar, sonra vücudun yorulacak, ölecek.
Tu sers d'esclave, puis ton corps te lâche. Zou! Plus rien.
Bununla ne halt ediyorsun?
Mes ciseaux Zou le hibou.
Yürü!
Zou!
- Sen. Yukarı. Kış kış!
- Vous, à l'étage, zou.
Bir an buradaydı, sonra aniden kayıplara karıştı.
Un instant il était là, celui d'après, zou, disparut.
Mızmızlanmayı kes. Mektubu kadına ver ve gidelim buradan.
File-lui la lettre et zou.
Çiğneyin.
Zou!
- Haydi gidelim.
- Zou, on roule.
- Burnun uzadı.
- Ton nez vient de faire zou!
Tamamdır.
Allez zou, arrivederci!
Gidin buradan.
Allez. Dégagez. Zou.
Bana da bir Kim-fon alsana, baba.
Je peux avoir un Zou-phone?
Yaklaşan 100. yıl kutlama şenlikleri ile çok meşgulüz. O yüzden toplantıya bir an önce başlayalım.
On est tous très pris, avec le Zou-centenaire qui approche, alors ouvrons cette séance.
O yüzden, güvende olmak için, ben düşündüm de... -... şelklri erlyleim.
Il me semble que par précaution, on pourrait envisager de retarder le Zou-centenaire.
Şelklri erlyleim.
De retarder le Zou-centenaire. Quoi?
100. yıl şenliklerini erteleyelim, anladınız mı?
De retarder le Zou-centenaire. Non?
Şenlikler planlandığı gibi yapılacak.
Le Zou-centenaire est maintenu! Le Zou-centenaire est maintenu!
100. yıl komitesi, tören için hazırlanan dev köfteyi kontrol etmeniz için sizi bekliyor.
Le comité du Zou-centenaire vous attend pour inspecter la boulette de viande géante.
Sonra Kimler dişçisinde randevunuz var.
Puis, le dentiste vous posera votre Zou-ronne.
Bir şeylerin önüne "Kim" lafını koymak onu daha az korkutucu hale getirmiyor.
C'est pas parce qu'on ajoute "Zou" que ça fait moins mal!
Peki, kim, Başkan gibi yeraltı sığınaklarına girerek şenlikleri heba etmek ister?
Et qui, comme le Maire, serait plutôt d'avis de fêter le Zou-centenaire dans une zone de stockage souterraine?
Her bir KimlerŞehri vatandaşı, sonradan belirleyeceğimiz 3 temel hak sahibi olacak.
Nous créerons un monde où chaque Zou bénéficiera de trois droits inaliénables, qu'on déterminera plus tard.
KimlerŞehri'ndeki bütün "Kim" lerin ses yaptığından emin misin?
Vous êtes sûr que chaque Zou de Zouville fait du bruit?
Şimdi kaybol, çekil, git ateşle falan oyna.
Allez, zou! Va jouer avec fidèle Médor. Zou!
Hey sen, yuh olsun sana.
Zou zou les chauves-souris zou!
Evet, haydi gidelim.
Zou.
Oh, kış, kış, gidin!
Oh, zou, zou, allez!
Başlıyoruz.
Allez, zou!
Kışt!
Zou!
Teşekkürler.
{ \ pos ( 192,280 ) } Et zou!
Hadi, çabuk.
Allez, zou.
Git!
Zou!
Haydi yap da yiyelim.
A la bonne franquette, allez zou...
Tamam.
Allez zou...
Hey sen, yuh olsun sana.
- [Zoé] Zou zou les chauves-souris zou!