English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zıpkın

Zıpkın translate French

936 parallel translation
Pervane balığını fener ile zıpkınlamak gibi bir şey.
C'est un peu comme la pêche de nuit au harpon.
Zıpkın gibi olursun.
Tu seras droit comme un cierge.
- Zıpkın gibi görünüyorsun?
- Tu as l'air en forme, vraiment.
- Oscar zıpkın gibi diyor.
- Oscar me trouve resplendissant.
Zıpkın kalkacak seni geri zekalı budala!
La voile à corne se soulève! Espèces de bons à rien!
Balık zıpkını.
Lance à poisson.
Çocuk için. Balık zıpkını.
Boy attrapera poisson.
Yarın zıpkınla balık.
Pêcher poisson demain.
Zıpkın istemediğine emin misin?
Vous êtes sûr de vouloir ce filet?
Tekerlere için zıpkın, kerizleri kandırmak için yeni numaralar, Ve işini ehli iki dolandırıcı.
Les roues truquées, les boniments et deux des meilleurs animateurs sur le marché.
Brad, zıpkın yemiş balık gibi kanıyorsun.
Brad, vous saignez beaucoup.
Eğer bu canavarı zıpkınlasaydınız, size fazladan ödeme yapacaklarını zannediyordum, Bay Land.
Ils vous ont promis une prime si vous harponnez ce monstre, M. Land.
Zengin olamam ama, en azından boş boş oturup, zıpkınımla dişlerimi temizlemem.
Je ne serai pas riche, mais je ne me curerai pas les dents avec mon harpon.
Zıpkın fırlatmaya hazır olun.
Préparez-vous à la descendre.
Bana bir zıpkın bul, çabuk.
Un harpon, vite!
Bana bir zıpkın verin!
Donnez-moi un harpon!
Bana bir zıpkın daha atın!
Lancez-moi un autre fer!
Çok olumlu bir silah, zıpkın, Lucas, ve kullanımı çok kolay.
C'est une belle arme, le fusil sous-marin.
Belki de. Ama eğer yanıldıysan, bu zıpkın tüm hataları düzeltir.
Si vous vous trompez, ce harpon rectifiera le tir.
Yatağını bir zıpkıncı ile paylaşmak istemez misin?
Pas d'inconvénient à la partager avec un harponneur?
Zıpkın tutmaya ve göreve atılmaya hazır mısınız?
Prêt à harponner une baleine et à te jeter dessus?
Zıpkıncılar, silahlarınızı alın.
Harponneurs, prenez vos armes.
Zıpkıncılar, silahlarınızı hazırlayın.
Harponneurs, démanchez vos harpons.
Belki de bu bir talihtir, ki sizin küçük sırrınız sadece bir adamın ellerinde... tıpkı benim gibi.
Mais quelle chance que votre petit secret... soit tombé dans mes mains.
- Haklısınız. İnançsız bir aşk, tıpkı inançsız bir ibadet gibi pek bir şey ifade etmez.
L'amour, tout comme la religion, ne valent rien sans la foi.
İnanamazsınız, tıpkı ben.
Et vous me croirez pas, c'est mon portrait craché.
Siz bu dünyanın geçici konuklarısınız tıpkı bütün atalarınız gibi.
"je suis un étranger, " comme tous mes pères l'ont été.
Yarın gene aynı hüzün ve keder ile dolacağız, tıpkı dün olduğu gibi.
Demain sera comme hier, les mêmes ennuis, les même tourments.
Sevgilim, bir kıyafet balosu yapabilir miyiz tıpkı eskiden yaptığınız gibi?
Chéri, organisons un bal costumé, comme vous le faisiez avant.
Şimşeğini kullandırtabilirsiniz, tıpkı babanızın yaptığı gibi.
Vous pouvez exploiter la foudre comme votre père l'a fait.
Tıpkı eski zamanlardaki gibi, baykuş ahır kapısına bağlanırdı sizler de mezarlık kapısna bağlamalısınız kanın kuşunu.
Comme autrefois la chouette était fixée sur la porte des granges, tu seras cloué sur la porte du cimetière, oiseau de sang!
Tıpkı daha önce yaptığız gibi bankanın dışına mı yerleşeceğiz?
On sera dehors comme on faisait avant?
- Kırmızı bir çiçek, tıpkı dudakların gibi.
- Rouge, comme vos lèvres?
Artık yokum, parçalandım cansızım, havayım, mukavvayım ; tıpkı bu tavuk gibi.
Je n'existe plus, je suis anéanti, lié. Aucune volonté, du vent, du carton, comme ce poulet.
Şöyle bir bölüm yok muydu : günahlarınız kıpkırmızı da olsa onları kar gibi beyaz yapabilirim.
"Bien que vos péchés soient d'écarlate, je les ferai blancs."
Yani bilip bilmeden tıpkı mesai harici çalışan düztaban bir polis gibi ödünü koparttınız.
Vous vous êtes conduit comme le dernier des pieds plats de la police.
Böylece bir gün aynı şirkete iki mektup yazdım. Tıpkı şimdi yaptığınız gibi.
Et j'ai envoyé deux demandes à la même société, comme vous.
Tıpkı anlattığın gibi iki sevgili olacağız.
On va être un gars et sa copine,
Ben tıpkı Varvara Vasilyevna gibi çocuklara ders vereceğim.Onaylar mısınız?
Pour enseigner aux enfants comme Varvara Vassilievna. Vous me désapprouvez?
Tıpkı babam gibi. Sonra da bana kızın!
Mettez-vous en colère.
Tıpkı babanızın ölümünden dolayı suçlu hissetmeniz gibi.
C'est affreux!
Biz sadece çalışan et yığınlarıyız, tıpkı lano'nun eşeği gibi.
On n'est que des bêtes de travail, comme l'âne de Iano.
Beni, tıpkı bu sabah yaptığı gibi, vedasını sunmak üzere karımın ziyaret etmesi daha uygun ve dokunaklı olurdu. Senin ziyaretin, diğer taraftan, bana uygunsuz ve son derece tatsız geldi.
Autant j'ai trouvé touchante et bienséante la visite d'adieux de ma chère femme ce matin autant je trouve, par contre, votre visite extrêmement déplacée.
Sen ve Louis altı çocuk daha yapacaksınız. Hepsi domuz gibi besili, kocaman siyah gözlü ve kıllı olacak. Tıpkı Louis gibi, ha Maria?
Vous aurez encore six mômes, gras comme du lard, avec de grands yeux noirs, comme la petite...
Nasılsınız dostlar? Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Salut, les gars, mais c'est une réunion de famille.
"Kırmızı güllerin kalbini avuttuğunu gördüm... ve kıpkırmızı yapraklarının ayrılıp düştüğünü..."
"Roses écarlates que je vis illuminer son coeur..." et ces pétales cramoisis qui soudain churent. "
Paranın kaynağı sizi hiçbir zaman ilgilendirmedi tıpkı lambanın elektriğinin nereden geldiği gibi ne zaman ki kesildiler, o zaman endişelenmeye başladınız.
L'origine de votre argent vous concerne autant que l'origine de l'électricité On s'en soucie seulement quand elle est coupée.
Ah bir tüfek menzilinde olacaktı ki kulaklarının arasındaki gözünü kıpkırmızı keserdim.
Si j'etais à une portée de fusil je pourrais lui refaire son trou de balle entre les oreilles.
Kızım da tıpkı benim gibi sizin sınıfınızda olacak.
Le hasard fait bien les choses. Ma fille est votre élève.
Ve tıpkı onun gibi yalnız yaşarsın.
Et tu te retrouves seul, comme lui.
Siz de tıpkı benim gibi bu işe bulaştınız!
Tu es dans le coup, autant que moi!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]