English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zıplayan

Zıplayan translate French

214 parallel translation
Zıplayan Jehoshaphat!
SaintJehoshaphat! Qu'est-ce que c'est? .
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi.
Comme les moutons...
Şu zıplayan balıklar mesela... Keyiflerinden değil, korktukları için zıplıyorlar.
Ces poissons volants ne sautent pas de joie, mais de peur.
Zıplayan tosbağa getirsin kör ayıyı!
Laissez le crapaud sauteur mener l'ours aveugle.
- Evet, sanırım öyleydim. - Bu korse ile zıplayan siz misiniz?
Vous bondissez en gaine-culotte sur toutes ces annonces.
Karyolasında zıplayan
Avec qui il faut jouer
Tam da dünyanın ihtiyacı olan şey. Bir tane daha zıplayan Bolşevik bebek.
II ne manquait que de ça au monde... un autre Bolchevique berceur de bébé.
Zıplayan kertenkeleler, o yüzden kötüyüm
C'est pourquoi je suis si mauvais
Zıplayan topu takip edin.
Suivez la balle qui rebondit.
- Daha önce hiç zıplayan tavşan görmedin mi?
- Tu n'as jamais vu un lapin sauter?
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Toi, tu peux me tomber dessus... couteau tiré, prête à me couper en morceaux... mais si quelqu'un d'autre fait pareil...
Peki, ben şu zıplayanı alacağım.
Très bien, je vais chercher le videur.
Hala ateş eden o ve zıplayan sensin!
Il te dit de sauter et tu sautes!
Ağaçtan ağaca zıplayan British Columbia'nın muazzam nehirlerinde yüzerlerken.
Bondir d'arbre en arbre, alors qu'ils flottent sur les rivières de la Colombie-Britannique.
İkili anlamlardan oluşan bu cennette yonca tarlasındaki kuzu gibi... hoplayıp zıplayan sen değil misin sanki?
Un paradis de complexités, où toi, plus que quiconque... tu te vautres comme... un veau dans un champ de trèfle
Kasaba hoplayıp, zıplayan adamlarla kaynıyor.
Cette ville explose. Pas vrai, M. le maire?
Zıplayan topa bakın.
Regardez cette boule rebondir.
Kudüs'ün Zıplayan Yahudileri!
Les Juifs sautant de Jérusalem!
Peşinden ayrılmayıp, sen her parmağını şaklattığında zıplayan... bir koca isteyip istemediğine bağlı.
Si tu attends qu'un mari te suive partout et t'obéisse au doigt et à l'oeil.
- Zıplayan kertenkeleler!
- Nom d'un lézard.
Zıplayan fasulyeye bakmıştım.
Je cherche le chef.
Üzerlerinde, şeytanlar gibi zıplayan insanlar paket yapıp onları dışarıya taşıyorlardı.
Et sur cette masse, bondissant comme des diables... des individus. Ils faisaient des ballots. Et ils les portaient au-dehors.
Nedir bu? Zıplayan Meksika lambası mı?
Quoi, c'est une lampe sauteuse?
Üzgün müsünüz? Neyim ben, zıplayan bezelye mi?
Je suis quoi, un haricot sauteur?
Zıplayan İsa, geri geldiler!
Nom de Dieu, ils sont revenus!
Buralarda uçan, yürüyen, zıplayan, sürünen herşey bir işe yarar.
Tout ce qui vole ici, marche, sautille, ou rampe a son utilité.
"Sıçrayıcı". Mobilyanın üzerinde bir aşağı bir yukarı sürekli zıplayan kimse.
Comme quelqu'un qui passe son temps à sauter sur les meubles.
Kutsal zıplayan İsa adına!
Nom de Dieu de bon Dieu!
Şu zıplayan balıklar keyiflerinden değil, korktukları için zıplıyorlar.
Ils sautent de terreur, chassés par des poissons plus gros.
Gelecek sene ne olacak, hoplayan zıplayan bir sırtlan mı?
Qu'aurons-nous l'an prochain? Une hyène qui bondira ici et là?
Sonra, oradan oraya zıplayan çirkin bir cüce gelmiş.
Un nain très laid arrive.
Bu, benim güvertede zıplayan halimdi.
Je montre que je suis partante.
Bir aile ve kariyer ile boğuşup aynı zamanda yalnız bir baba olmak kolay iş değil. Tıpkı zıplayan toplar gibi.
C'est pas du gâteau d'élever son fils seul, de jongler avec sa carrière et sa famille, avec autant de balles.
Dalda zıplayan 7 sincap...
" Sept écureuils batifolant sur une branche
- O zaman zıplayan - kanocu adam da...
Alors, le type qui saute en canoë... Papa.
Fazla zıplayan top, Chapel'ın eldiveninden fırlıyor!
La balle a effleuré le gant de Chapel!
Buraya Zıplayan Betty'leri gömdüm. Adam-savar'lardan.
J'ai enterré des "tapettes bondissantes", antipersonnel.
Gölde oradan oraya zıplayan bir balık bisikletle gezerken saçlarının rüzgarda uçuşması falan.
Les poissons frétillent dans le lac, tournant avec le vent dans tes cheveux.
Küçük bir kızken, bir müzikale gitmiştim. Etrafta zıplayan can - can kızları vardı.
Quand j'étais enfant, je suis allée à un spectacle de cabaret...
Hogan Martin gibi zıplayan birini hiç görmedim.
Je n'ai jamais vu personne sauter comme Hogan.
Yüksek seslerde zıplayan birini.
Qui sursautent au moindre bruit.
Zıplayan kertenkeleler aşkına! Ebedi istirahata böyle mi yollanıyor artık bu günlerde?
Par Saint Lazare, c'est ça le repos éternel, de nos jours?
Hani çöldeki şu zıplayan şeyin adı.
Celle du désert. Celle qui saute.
Köpeğiyle hoplayıp zıplayan Scott'a bakın.
- dans un superbe habit. - Scott se pavane avec le chien.
# Zıplayan ve düşünen birisi # # Gülen ve şarkı söyleyen #
Quelqu'un avec des ressorts qui rit très fort
# Ve her gün zıplayan #
Et saute tous les jours
Hoplayıp zıplayan başka Tiggerlar da olmalı.
Des tigrous tout partout!
- Eski zıplayan haline geri dönmüş
Plus bondissant que jamais.
Kardeşimin büyük balo salonuna dalışını, bizi ayıplayan dostlarımızın bakışlarını asla unutamayacağım!
Je vois encore mon frère furieux, au milieu de nos amis.
Zıplayan İsa, popom!
Doux Jesus!
Zıplayan topu izleyin.
Quand on a quelqu'un qu'on aime qui se promène avec nous Suivez la balle!
zıpla 130

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]