English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çalışmak mı

Çalışmak mı translate French

2,201 parallel translation
Yoksa bir şekilde, benim hatalı olduğumu ispat etmeye çalışmak mı?
Ou est-ce uniquement prouver que j'ai tort?
Çalışmak mı?
Bosser?
Onunla çalışmak mı?
Bosser avec elle?
Kedilerle çalışmak mı?
Bosser avec les chats?
Yine köpeklerle çalışmak mı?
Retravailler avec des chiens?
- Babanın yanında çalışmak mı?
Travailler avec ton père?
Senin Büyük Şeytan olduğunu düşünen biriyle çalışmak mı istiyorsun?
Tu veux travailler avec quelqu'un qui pense que tu es le Grand Satan?
Bak, romanım üzerinde çalışmak için zamana ihtiyacım var.
Écoute, j'ai besoin de temps pour travailler sur mon livre.
Ama 25 yıllık huzurevi deneyimimden sonra bu insanlarla çalışmak, çoğunun öldüğü söylendi ama mucizevi bir şekilde hayatta kaldılar yaşadıkları şeylere baktığımızda o kadar çarpıcı derecede benzerlikler vardı ki bunlar basit birer tesadüf olamazdı.
Mais après vingt-cinq ans aux soins palliatifs, auprès de gens déclarés morts qui survivaient miraculeusement... Ce qu'ils en racontaient était à tel point similaire, ça ne pouvait être une coïncidence.
Güya sigara tüttürürken felsefe vizesine çalışmak için tüm gece sabahlamalıydım.
Passer mes nuits de mi-session philosophie en train de fumer des cigarettes francaises.
Hayır, hayır. Amacım hiçbir zaman kanun üzerine çalışmak değildi yani...
Je n'ai jamais pensé m'établir avocate.
Tanıdığım küçük bir kız çimlerde parende çalışmak ister.
J'en connais une qui rêve de faire la roue sur la pelouse.
Aman Tanrım. Çalışmak, dostlarını görmek için. Bensiz bir şeyler yapmak için.
Pour travailler, voir tes amis, faire ce que tu veux sans moi.
Seninle çalışmak güzeldi Bay Smith ve gelecekte bir daha yardımına ihtiyacım olacağından şüpheliyim.
Merci pour votre travail, je ne pense pas vous revoir.
Ne yazık ki bugün üzerinde çalışmak için zamanım olmadı.
L'ennui c'est qu'aujourd'hui je n'ai pas eu le temps de continuer.
Hayır, burada çalışmak istemiyorum. Hayvanlarla olmak istiyorum, bu yüzden basın kartına ihtiyacım var.
Non, je ne veux pas travailler ici, mais avec le bétail.
- Sağ ol ama ders çalışmalıyım. Hadi ama, çalışmak zorunda değilsin.
- Merci, mais je dois réviser.
Arkadaşım Ali. ... bizimle birlikte çalışmak için buraya geldi.
Mon ami Ali me dit que nous allons travailler ensemble.
Son yazımın seçilmeyişi sorun değil seçilenler de yer yokluğundan gümlüyor. Burada çalışmak benim hayalim ve iyi bir izlenim bırakmak isterim.
Mon dernier article n'a pas été pris, ceux qui le sont ne rentrent pas en maquette, mais je rêve d'être embauchée et de faire mes preuves.
Yaptığım tek şey kendine bile hayrı olmayan bir çocuğa yardım etmeye çalışmak.
Tout ce que j'ai fait, c'est essayer d'aider un garçon désemparé.
Ne güzel. Biraz katkın olur ama çalışmak zorunda değilsin. Ben zorundayım.
C'est bien et un peu de sou supplémentaire mais tu n'es pas obligée de travailler je suis obligé de le faire pour payer les factures de l'électricité, la nourriture et le charbon
Benim kendi hayatım yok. Çünkü gençlik yıllarımı seni ıslah evlerinden uzak tutmaya çalışmak için harcadım.
Je n'ai pas de vie, parce que j'ai passé mon adolescence à essayer de t'empêcher la prison pour mineurs.
Çalışmak zorundaydım.
Isa, je travaillais.
Ama onunla çalışmak, bundan sonra ne yapmak istediğimi anlamamı sağladı.
Mais travailler avec lui m'a fait comprendre ce que je voulais faire ensuite.
- Tamam, canım. Hayır, bu gece çalışmak zorundayım.
Non, je dois travailler.
Dürüst olalım, intihar acil hattında çalışmak bir süre sonra ağır geliyor.
Travailler au téléphone pour SOS Suicide est éprouvant et il faut savoir s'arrêter.
Ama ben, sen çalışmak zorunda kalmayasın diye burada benimle ve çocuklarımızla olabilesin diye çok çalıştım.
J'ai tellement travaillé pour que tu n'aies pas à le faire, pour que tu sois avec moi et les enfants.
Dürüst olmak gerekirse, ayrılacağım için çok mutluyum çünkü Ayrton'la çalışmak artık imkansız, ve bu son iyi bir son şampiyonluk yarışı için.
Pour être honnête, Je suis très heureux de partir. Travailler avec Ayrton devenait vraiment impossible. C'est une bonne fin de Championnat.
Belki de ana anlamdan çıkmaya çalışmak yerine daha klasik bir yaklaşım benimsemeliyim.
Je devrais peut-être avoir une attitude plus classique au lieu de chercher un sens à chaque virage du chemin.
Ben de burada çalışmak üzere işe alındım. Anladım.
J'ai été recrutée pour travailler ici.
Hayır bunu yapıyorum ki, kimse için çalışmak zorunda kalmayayım.
Je fais ça pour ne plus jamais avoir à travailler pour quelqu'un.
Teşekkür ederim, hemşire Narcisa, fakat ben çalışmak zorundayım.
Merci lnfirmière Narcisa, mais je dois travailler.
Hapse gitmek tecavüze uğrayıp kütüphanede çalışmak kitap arabası sürmek ve hayatımın sonuna kadar dergi dağıtmak istemiyorum.
Je ne veux pas aller en prison et être violé par les fesses et travailler à la bibliothèque en faisant rouler ces petits chariots à distribuer des magazines pour le reste de ma vie.
Bu kadar çalışmak zorunda değiliz tatlım.
Tu pourrais lever le pied. Faire moins d'heures.
Çalışmak zorundayım.
Je dois travailler.
Komutanım, şu gemi tekrar inmeye çalışmak için geri dönüyor.
Chef, le vaisseau revient pour se poser.
Bazılarımız çalışmak zorunda, Caroline.
Tu vois, certains d'entre nous doivent travailler, Caroline.
Anlaşıldı mı? Çalışmak istiyorum.
Je veux travailler.
Kazık atmaya çalışmak yok, anladın mı?
Plus de bagarres, compris,
Keşke yapabilsem ama biliyorsun oyunlara çalışmak zorundayım.
J'aimerais bien, mais je dois étudier ces phases.
Para motivasyonu bazlı çalışmak adına topladıklarımızın % 5'inden komisyon alırız.
Tu gagnes 5 % de ce que tu récupères, donc il faut être motivé par l'argent.
Tek yaptığım bütün gün çalışmak.
Je travaille tout le temps.
Biliyorsun. - Bar bana çalışmak için lazım.
J'ai besoin de la salle de bar pour répéter.
Sadece bir hayatım var, Angela ve o hayatı sürekli frenlemek istemiyorum bu yüzden çalışmak istiyorum.
Tu sais, je n'ai qu'une vie, Angela, et je n'entends pas la gâcher, alors... maintenant, je voudrais vraiment travailler.
Asıl amacımız onlarla konuşmaya çalışmak zaten.
Oui, mais je ne compte pas résoudre ce défaut.
Birlikte çalışmak zorunda olduğunuz bir takım güvenseniz de, güvenmeseniz de.
Elle est éveillée. Dr Bailey, la patiente est éveillée. Une équipe sur laquelle on doit se reposer...
Üzerinde çalışmak lazım.
Fais comme ça.
Sana şunu söyleyeyim ki, o zamanlar oyunlara çıkmak, vücut çalışmak aktör olmaya çalışan arkadaşlarla takılıp zaman geçirmek hayatımın en güzel zamanlarıydı.
Ces jours, à faire des petits rôles, à squatter, des acteurs qui galérent ensemble, les meilleurs moments de ma vie.
Burada çalışmak mı?
Travaille?
Kötü olanlarsa 10 kat eldivenle dahi çalışmak istemeyeceğim bir yerde olacaklar diyelim.
Sérieux? Your baby needs someone to believe in l'm gonna hold on loosely, but I won t let go.
Dinle beni. Burada çalışmak istiyorsan, onların buralarda olmaması lazım.
Si tu veux travailler ici, ils ne doivent pas traîner ici.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]