English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çaylak

Çaylak translate French

2,002 parallel translation
Otopsin yapılırken uyanıyor olmanın şansla bir alakası yok, çaylak.
Il n'y a rien de chanceux à se réveiller pendant sa propre autopsie, bizut.
Merhaba, çaylak.
Bonjour, bizut.
Bunu kimin yaptığını biliyor musun, çaylak?
Tu sais qui a fait ça, bizut?
Senden istediğim bir şey daha var, çaylak.
J'ai besoin encore d'une chose, bizut.
Hiç babana ne olduğunu söyler misin, çaylak?
Tu dis toujours à ton père ce que tu comptes faire, bizut? - Chaque jour.
Gibbs. Bana yeni haberlerin var mı, çaylak?
Des informations pour moi, bizut?
Biraz daha birbirimize benzemeye başladık, çaylak.
Nous nous ressemblons de plus en plus, toi et moi, bizut.
Parasını bir yerlere gizlemiş olmalı, çaylak.
Il doit bien cacher son argent quelque part, bizut.
Eninde sonunda davayı çözeceğini biliyordum, çaylak.
Je savais que tu y arriverais finalement, bizut.
Bunun davanla hiç bir alakası yok sanırım, çaylak.
Je ne pense pas que tout cela relève de ton affaire, bizut.
Vazgeç çaylak.
Laisse tomber, bizut.
- Düşünmeye başla çaylak.
Eh bien, penses-y, bizut.
Bırak çantayı çaylak.
Bizut, arrête!
Ne yani! Eğer hastalarımın daha fazla bunalıma girmesini istesem, onlara Çaylak'ın en son sanal günlük kayıtlarını okurdum!
Si je voulais que mes patients soient déprimés, je leur aurais fait lire le texte sur le blogue de J.D.
Tanrı aşkına, eğer o zaman pes edeceğini bilseydim, bu kadar eziyetin altına girmez, seni bir yastıkla boğar ve kalan zamanımı Çaylak'ın acınası günlüğüne yetişmek için harcardım.
Pour l'amour du ciel, si j'avais su à ce moment-là que vous abandonneriez, j'aurais laissé tomber, je vous aurais asphyxié et j'aurais eu du temps libre pour suivre le blogue de cet idiot.
Reyes'in ekibinden biri çaylak bir polisi öldürmek üzere yollanmış. Bu Joe Murphy tarafından imzalanmış.
Un sbire de Reyes est parti au trou pour avoir descendu un jeune flic qui était sous les ordres de Joe Murphy.
Al sana tıkanmaya bile zamanı olmayan bir adam çaylak.
Voilà un gars qui n'avait pas le temps d'avoir le blocage de l'écrivain, bizut
Acıyorum sana. Daha önce bira-pon oynamadığını söyleme sakın çaylak.
C'est tragique, ne me dis pas que tu n'as jamais joué à bière-pong avant, bizut.
- Sesler mi duyuyorsun çaylak?
Tu entends des voix, bizut?
Trenleri birsürü çaylak sürmektedir ve hata yapmaları kaçınılmazdır.
Des débutants s'occupent du tout, c'est obligé que ça foire.
- Ben çaylak değilim.
Je suis pas un thargique!
Dinle, Çaylak, çocuğunun olması düşünme tarzını değiştirir.
Écoute, le novice, avoir un enfant, ça change la façon de voir la vie.
Çaylak, demek istediğim şu, o çocuk doğduğunda, dünyayı başka bir şekilde görmeye başlayacaksın.
Le novice, quand l'enfant arrivera, tu verras le monde d'une toute autre façon.
Yanlızca konuşmayla dikkati dağıldı, hala bir çaylak.
Princesse Euphemia... Suzaku!
Laura Stuno ve ben geleceğin çaylak genel müdürlüğünü kazandığımızdan beri bu kadar heyecanlanmadım.
Je n'ai jamais été aussi excitée depuis que Laura Stuno et moi avons gagné le trophée de futures jeunes C.E.O.
Kötü haber, Çaylak.
Mauvaises nouvelles, bizut.
O acemi bir çaylak.
C'est une recrue.
Hadi bakalım çaylak.
Allez, aspirant.
Tecrübeli şampiyon patenci ve acemi çaylak.
Un champion expérimenté et une parfaite débutante.
Kafanı yerden çevir, çaylak.
Regarde-moi, mon gars.
Lânet olası çaylak. Tanrım.
Putain, merde.
Porter, çaylak kıçını yere yatır ve duvara dön.
Porter, face au mur, blanc-bec.
Pekâlâ çaylak.
Ecoute, blanc-bec.
Seni uyardım, çaylak.
Je t'avais prévenu.
Çaylak.
Aspirant.
Elmas seramonisinin ruhunu ve temelini doğrulamak için kutsal Zeta Beta Zeta çaylak töreni.
Pour réaffirmer l'esprit et les fondements de la cérémonie de diamant, nous commencerons par le serment sacré de fraternité des Zeta Beta Zeta.
- Çaylak, benimle gel.
- Le petit nouveau, avec moi!
Hadi çaylak, gidelim.
Allez, petit, c'est parti.
Çaylak projenizden bahsediyoruz.
On parlait de votre projet d'aspirants.
Jakuzi, arka bahçe hatta vezüv yanardağı bile... bu çaylak projesinde üretilmiştir.
Le jacuzzi, le porche arrière, même le Vesuvius, tous ont été construits par les précédents aspirants.
Çaylak projeniz demir almadan önce...
Avant que vous ne vous embarquiez dans votre projet d'aspirants,
40 yıllık çaylak projesi Vezüv yanardağı ile doruğa burada ulaştı.
En 99, 40 années de projets d'aspirants ont atteint leur summum, le Vesuvius.
Vezüvü yaptıktan sonra... Ben ve çaylak kardeşlerim nihai bağımızı oluşturduk.
Après avoir fait le Vesuvius, un lien ultime s'est créé entre mes frères aspirants et moi-même.
Tamam gençler, Çaylak projesi.
Alors, ce projet d'aspirants.
Amerika alışveriş merkezlerini çaylak gezisinde turlarken.
Lors du voyage d'aspirants au centre commercial USA.
Siz çaylak gezisine mi gittiniz?
Le voyage d'aspirant?
Tüm çaylak sınıfım benden nefret ediyor.
Tous les aspirants me détestent.
Çaylak projesi başlayana kadar onların bütün hayatlarını bensiz yürüttüklerini fark etmedim.
C'est qu'en commençant ce projet d'aspirant que j'ai réalisé qu'ils faisaient plein de choses sans moi.
Casey, onlar benim çaylak kardeşlerim.
Ce sont mes frères aspirants.
Kardeşlerim, Çaylak sınıfımız durmadan size eğlenceyi bu arkada bahçeye getirmek için çalıştılar.
Mes frères, notre groupe d'aspirants a bossé dur pour vous présenter le meilleur du jeu de jardin.
Çaylak kardeşlerim kay-sallan hakkında onunla konuşmamı istediler... Belki daha iyi satabilirim.
Mes frères veulent que je lui parle de la balançoire folle, que je lui vende l'idée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]