English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çilek

Çilek translate French

775 parallel translation
Ama olur da birazcık domates sosunu az bir çilek reçeliyle karıştırırsam, sonra da...
Mais si je mélangeais... un peu de sauce tomate avec de la confiture de fraise. Alors...
Bunlar çilek mi?
Elle est à la fraise?
Evet, kırmızısı çilek ve beyazı vanilya
Rouge, c'est fraise et blanc, vanille.
Yazın beraber çilek toplardık. Baharda, kestane avına çıkardık.
L'été, on s'en allait ensemble chercher des fraises, et puis à l'automne, on allait chercher des marrons.
Kendinizi çilek festivalinde mi sandınız?
On n'est pas là pour s'amuser.
( strawberries ) Çilek de.
Il s'agit de "strawberry" en anglais.
Çilek ormanda yetişir.
Ce sont les fraises qui poussent dans les bois.
Çilek yoktu, böğürtlen için erkendi.
Les fraises sont terminées. Il était tôt pour les mûres.
Çilek istiyorum.
Des fraises.
Çilek.
Des fraises!
Çilek!
Des fraises!
Dün gece içinizden biri, kilerde duran çilek reçelimi aşırmış.
L'un d'entre vous a fini un pot de confiture de fraise, cette nuit.
- Reçel de var. Çilek reçeli Profesör Oddly.
- Il y a de la confiture de fraise.
- Şimdi... Ona çilek yedirir misiniz?
Donnez une fraise a M. Barkley.
Eh, işte oda biricik oğluna çilek almaya gitti.
Elle est partie t'en chercher!
Ve çilek toplamaya gelmişsin.
Comme ici. Tu cueilles des fraises.
Çilek sever misin?
Tu aimes les fraises?
Bak şu meşenin altında, ne kadar çok çilek var.
Regarde toutes ces fraises au pied du chêne!
Çilek topluyor.
Ça ne se voit pas? Bravo, ma chérie.
"Git ve çilek topla" Şaka yapıyordu tatlım.
Fallait pas la prendre au sérieux.
- Kuzey kutbunda çilek.
- Des fraises au pôle Nord.
Balık olur, taze çilek olur, altın tabak olur- -
Que ce soit de la morue, des fraises fraîches ou des couverts en or...
.. kalırız. Evet, siz yarın sabah uyursunuz, ben de ormanda çilek ararım.
Pour m'endormir, demain, pendant que je cueille les fraises?
- Nereye gidiyorsun? Odun ve çilek toplamak için ormana.
Chez moi, puis en forêt, chercher du bois et des fraises.
- Hala orada çilek var mı?
Oui.
Ah, çilek. Teşekkür ederim. Aziz Antonyo onu kutsadı, bilginiz olsun.
Elle les a cueillies pour toi, qui es aussi bon que saint Antoine.
Limon, çilek veya leylak mı çiftçi?
Citron ou jus de purin?
Bir galon donmuş çilek.
Un gallon de fraises surgelées.
Yemekte harika bir tatlı vardı. Dondurma ve donmuş çilek.
Ce soir, nous avons eu un excellent dessert : glace et fraises.
Hiç çilek kalmamış.
Il n'y avait plus de fraises.
Subayların bir galon çilek tükettiklerine inanmıyorum.
Je ne crois pas que les officiers aient mangé un gallon de fraises.
Bay Maryk, siz kaç porsiyon dondurma ve çilek yediniz?
M. Maryk, combien de portions de glace et de fraises avez-vous eu?
Bu tencerede hepimizin yediği çilek kadar kum var.
Ce bol de sable correspond à la quantité de fraises mangée ce soir.
Kaybolan çeyrek galon çilek hakkında açıklaması olan var mı?
Pouvez-vous me dire où est passé le quart de fraise qui manque?
Kaybolan çeyrek galon çilek konusu aydınlatılamadı.
Nous ne savons rien de plus sur le quart de fraises manquant.
Bütün bunlar çeyrek galon çilek için miydi?
Tout cela pour des fraises, n'est-ce pas?
Ama o çilek meselesinde hepsini alt ettim.
Mais c'est avec les fraises que je les ai eus.
Sanırım çilek.
Les fraises, je suppose.
Çilek.
Les fraises.
Bugünden itibaren mevsimi olsun olmasın... her ayın birinde 2 kutu taze çilek.
Deux cageots de fraises fraîches... Ie premier de chaque mois, en saison et hors saison... à partir de maintenant.
- Benden ona bir çilek ver.
- Donne-lui une fraise pour moi.
- Yabani çilek topluyorum.
- Je ramasse des fraises sauvages.
- Çilek ister misiniz?
- Veux-tu des fraises?
12 tane şeftali, 12 tane çilek 12 tane kabak, 12 tane kiraz.
Voyons, 1 2 à la pêche, aux mûres, aux cerises.
Çilek.
Une fraise. Certainement.
Çilek yemeyi seversin, değil mi?
Tu aimes les fraises, non?
Çilek toplamaya.
Cueillir des fraises.
Çilek topluyor.
Elle cueille des fraises.
Hadi gidelim, geç kaldık. O kadını dinlersen sonun çilek toplamak olur.
Tu mérites mieux que les fraises.
- Daha fazla çilek için.
- Pour en cueillir d'autres. - C'est bien, je suis content.
Hadi çilek ye.
Prends une fraise.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]