English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çinliler

Çinliler translate French

809 parallel translation
Çinliler, Malezyalılar, Hintliler. Batının giriş kapısında bagdaş kurmuş oturuyorlar.
Chinois, Malais, Malgaches... là où l'Orient s'amasse aux portes de l'Occident.
Bu Çinliler kırmızı karıncalar kadar kalabalık.
Et nous sommes ensemble.
Eğer bu sizin oğlunuzsa, diğer çinliler kim?
Dites, si c'est votre fils, qui sont tous les autres Chinois?
Çinliler üstüme üstüme geliyorlardı.
Ces Chinois allaient me sauter dessus.
Çinliler.
Des Chinois...
Neden Japonlar saldırdığında Çinliler koca kentleri... kilometrelerce içeri taşıdı?
Pourquoi les Chinois déplaçaient des villes entières... quand les Japs attaquaient?
Saldırı sonrasında inmemiz için Çinliler, Japonların işgal ettiği bölgenin hemen yanında birkaç küçük pist hazırladı.
Les Chinois ont préparé de petites pistes hors des territoires occupés par le Japon où nous atterrirons après le raid.
Japonlar üssü ele geçirmişse Çinliler size bunu bildiren bir sinyal geçecekler.
Lors de votre approche, les Chinois vous signaleront si les Japonais l'ont prise.
Bence Çinliler harika insanlar ama müzikleri için aynı şeyi diyemem.
Les Chinois sont des types bien, mais je n'aime pas leur musique.
Ertesi sabah Çinliler karşılarında Manch'ı görünce ödleri boklarına karıştı.
Le lendemain il a filé une peur bleue aux Chinois.
Çinliler der ki : "Aşkın uzun sürmesi zordur. " Demek ki tutkuyla seven biri sonunda aşktan kurtulur. "
Les Chinois disent... que l'amour ne peut durer longtemps... et que celui qui aime passionnément... finit par être guéri de l'amour.
Earl diyor ki, Çinliler tarlanın ortasında doğum yaparlarmış.
Earl dit que les Chinoises accouchent dehors.
Finlandiyalılar, Türkler, Çinliler ve Bolivyalılar korkusuzca savaştılar.
Les armées finlandaise, turque, chinoise et bolivienne travaillaient et luttaient avec fougue.
Umarım, bu nankör Çinliler hakkında gazetelerinize korkunç bir şeyler yazarsınz... Oh!
J'espère que vous écrirez des choses affreuses sur ces Chinois si ingrats...
Bütün Çinliler gibi ülkem beni büyülüyor.
- Comme tous les Chinois, j'aime mon pays.
Çinliler bir insanın hayatını bir kere kurtarınca hayatınız boyunca ondan sorumlu olursunuz derler.
Les Chinois disent que si on sauve la vie d'une personne on en est toujours responsable.
Onları Japonlar değil, Çinliler öldürmüş.
Les Japonais n'ont pas attaqué, c'était les Chinois.
Ne tür Çinliler?
Quels Chinois?
Çinliler çok iyi.
Ces Chinois sont bons.
Çinliler.
Des Chinois.
Çinliler göz göze mücadeleyi seviyor.
Les Chinois adorent ces face-à-face.
Çinliler!
Des Chinois.
Çinliler araya giriyor.
Les Chinois brouillent les ondes.
Arkanızdaki askerler Amerikalı mı, yoksa Çinliler mi?
Votre voisin est un GI ou un Chinois?
- Çinliler frekansı bozuyor.
- Les Rouges brouillent la fréquence.
Çinliler bulabilir.
Les Rouges pourraient en trouver.
Çinliler tavuk çorbası içmez. Bu Amerikalıların uydurması.
II paraît que le chow mein est une invention américaine.
Sanki tüm Çinliler bu tarafa geliyor.
Vous entendez? C'est toute la Chine qui charge ou quoi?
Çinliler intikam ateşiyle yanıyorlar.
Pas étonnant qu'on soit si mal accueillis!
Çinliler geride kalan Japonları temizliyor.
Ils vont nous balayer.
Sence Çinliler direniş gösterir mi?
Les Chinois agiront?
Bainek topraklarında vefat etti ; Çinliler cenazesini asla teslim etmedi!
Les Chinois l'ont gardé.
Oraya gittiyse ve Çinliler fark ederse...
S'il est aux alentours et que les Chinois le trouvent...
Öbür tarafta Çinliler var.
Impossible. Les Chinois sont de l'autre côté.
Çinliler duvarın üstünde. Şimdi Betsy'nin nereye gideceğini biliyoruz.
Les Chinois sont sur le mur.
Sadece dışarıdaki Çinliler sana yardım edebilirler.
Il n'y en a qu'en dehors de la ville.
Bu silahlar! Bunlar Çinliler değil!
Ce ne sont pas des canons chinois.
Kız kardeşinizin şüpheleri açıklanabilir. Hintliler, tıpkı Mısırlılar, Etrüskler, Çinliler gibi her şeyi bilirlerdi.
Les doutes de votre sœur sont fondés, les Indiens, les Egyptiens et les Chinois le savaient.
- Çinliler hep yerler.
- Les Chinois en mangent.
Bizi oraya çıkartacaklar Karşı duvarın üzerine koyacaklar Çinliler gibi vurup aşağı atacaklar.
Ils vont nous faire sortir... debout devant le mur... et nous exécuter comme les Chinois.
Şu Çinliler!
Sacrés Chinois!
- Yoksa Çinliler sizi buradan kovardı.
- Les Chinois vous chasseraient.
Kayıklar pis su oluklarında toplanıyor ve Çinliler çöp için savaşıyordu.
Les sampans des Chinois venaient se battre pour les ordures.
Holman, ilerlediğimiz ve bacamızdan duman çıktığı sürece, Çinliler üzerinde istediğim izlenimi yaratacağız.
Tant que nous avançons et que notre cheminée fume, nous ferons impression sur les Chinois.
- Çinliler dövüşemez.
- Le Chinois peut pas se battre.
Çinliler bayan Meers için çalışıyorlar, burada dolaplar dönüyor.
Les Chinois travaillent pour Mme Meers. L'affaire se complique.
Çinliler sana ne yapman gerektiğini söyleselerdi, dinler miydin acaba? Hem baksana ne kadar güçlü.
Sur que celui qui le tient est le père.
Çinliler tümüyle yabancılarla evlenirmiş.
Les Chinois épousent bien des inconnus.
Çinliler, 400 yıllık yumurtaları yiyorlar. Barut.
De la poudre à canon.
- Zavallı Çinliler.
Ces pauvres Chinois.
Çinliler ne düşünür komutanım?
Que penseront les Chinois?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]