Çiçero translate French
250 parallel translation
Bu arada, kendisine bir de kod adı verildi'Çiçero'.
Au fait, un nom de code lui a été donné'Cicéron'.
- Artık Çiçero olarak anılacak.
En référence à Cicéron.
- Çiçero mu?
- Cicéron?
Ribbentrop'un, hayret verici bir şekilde, Çiçero adını duymuş olması hariç elbette.
Sinon le fait surprenant que Ribbentrop en ait entendu parler.
Sana bir kod adı verildi, Çiçero.
Vous avez un nom de code, Cicéron.
Çiçero.
Cicéron.
Çiçero belgelerinin Almanya'daki Gestapo merkezine ulaşmasından 24 saat sonra Moyzisch, General Kaltenbrunner'a rapor vermek üzere Berlin'e çağrıldı.
24 h après que les documents Cicéron arrivèrent au QG de la Gestapo Moyzisch fut sommé de faire un rapport au Général Kaltenbrunner.
Bu Çiçero'nun gerçek kimliği ne?
Quelle est l'identité de Cicéron?
Ne yazık ki efendim, Çiçero işbirliğine yanaşmıyor.
Cicéron n'est pas coopératif.
Çiçero'yla yeni bir görüşme ayarladın mı?
Quand irez-vous voir Cicéron?
Berlin Çiçero'dan nasıl faydalanacağını bilmiyorsa da ben biliyorum.
- Bien si Berlin ne sait pas comment utiliser Cicéron, moi je sais.
Kontesin faturalarını Çiçero'nun ödediği ortada.
Il est évident que Cicéron paye les factures de la Comtesse.
Bilinmeyen Çiçero ve iyi bilinen Kontes Almanya karşıtı görüşleriyle iyi bilinen.
L'inconnu Cicéron et la très connue Comtesse très connue pour ses sentiments anti-allemands.
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Colonel von Richter, distes-moi seulement ce qui vous convaincra que Cicéron est vraiment ce qu'il dit, un espion nous vendant de vrais documents de grande valeur pour une grande somme d'argent?
Çiçero'yla bir sohbetin yardımı dokunabilir.
Une discussion avec Cicéron pourrait aider.
Çiçero'yla tek bağlantımızın Moyzich olması bence daha iyi.
Je crois qu'il est préférable que Moyzisch soit notre seul contact avec Cicéron.
Ankara'ya, sizi Çiçero'yla aramızdaki münasebetlerin tüm sorumluluğundan azad etmeye geldim.
je suis venu à Ankara pour vous soulager de toutes les responsabilités en relation avec Cicéron.
Gelecekte, Çiçero'nun sağladığı tüm belgeler doğrudan Berlin'e gönderilecek.
Tous les documents de Cicéron seront envoyés directement à Berlin.
Takip eden 5 hafta boyunca Çiçero Almanlara servetini 155.000 pound'a çıkaracak olan 35 çok gizli belge sattı.
Durant les 5 semaines suivantes Cicéron vendit aux allemands 35 documents top secrets qui grossirent sa fortune à 155,000 pounds sterling.
Belgelerden elde edilen istihbaratın şaşmaz doğruluğuna rağmen Alman İstihbaratı, Çiçero'nun bir İngiliz ajanı olabileceği korkusuyla harekete geçmeye yanaşmıyordu.
Et pourtant en dépit de l'infaillible exactitude des informations réunies dans ces documents l'Intelligence Allemande refusait d'agir en conséquence craignant que Cicéron ne soit un plan Britannique.
Çiçero tarafından sağlanan belgelerin gerçekliğine dair sormuş olduğunuz sorunun cevabı, materyalin hakiki olduğuna inandığımdır.
En réponse à votre demande sur l'authenticité des documents de Cicéron, je suis fermement convaincu de leur authenticité.
Çiçero İngiliz Büyükelçiği'nde yaşamaktadır ve belli ki üst düzey istihbarata erişebilmektedir.
Cicéron habite à l'Ambassade Britannique a manifestement accès à des informations top secrètes.
Çiçero?
Cicéron?
Dostumuz Çiçero geride kendisini ele verecek bir şeyler bırakmamıştır...
Cicéron n'a sûrement rien laissé traîné qui puisse l'incriminer.
Özetle, Çiçero her hangi birimiz olabilir.
En gros Cicéron peut être n'importe lequel d'entre nous.
Siebert gece gündüz gözünü ayırmadı. Çiçero bir kez bile görünmedi.
Siebert a gardé un oeil jour et nuit Cicéron n'est pas apparu une seule fois.
Çiçero kendi satmak istediği belgeleri ne de kolay ele geçiriyordu.
Comme Cicéron a pu avoir aussi facilement les documents.
Ve korkarım Moyzisch, dostun Çiçero kendisinkini yitirmek üzere eğer vardıysa.
Et je crains, Moyzisch, que votre ami Cicéron a tout juste fait le sien si tant est qu'il l'ait été.
Filmi ele geçirene dek, Çiçero'yu hayatınız pahasına İngilizlerden korumalısınız.
Vous devez protéger Cicéron des Britanniques à tout prix jusqu'à ce qu'on ait le film.
Daha sonra Moyzisch, kendisini korumak Çiçero'ya kalacak İngilizlerden ve bizden.
Aprèst, Moyzisch, ce sera à Cicéron de se protéger seul des britanniques et de nous.
Çiçero'yu kalabalık bir caddede ya da polisin gözü önünde öldürmeyi tercih etmeyeceksiniz.
Ce n'est pas comme si vous alliez tuer Cicéron en pleine rue ou devant un policier.
Biz Çiçero'yu istiyoruz ve onu canlı istiyoruz. Böylece bize Naziler'in ne kadarını öğrendiğini söyleyebilir.
On veut Cicéron, et on le veut vivant il pourra alors nous dire comment la plupart des nazis ont trouvé.
Çiçero, İngilizlerle mi?
Cicéron et les Britanniques?
Dahası, restoranda Çiçero'ya bir not ilettiler.
Au restaurant, ils ont transmis une note à Cicéron.
'Kontes Anna Staviska'dan almış olduğum bir mektup Çiçero'nun İngiliz ajanı olduğunu dile getiriyor.
" Viens de recevoir lettre personnelle de la Comtesse Anna Staviska désignant Cicéron comme agent anglais.
- Şu Bayonne mu Cicero mu?
- Est-ce Bayonne ou Cicéro?
Mekan babanızın Cicero, Illinois'deki fabrikasıydı.
Le lieu était l'usine de votre père, à Cicero, Illinois.
Bay Stevenson direktiflerini oraya Cicero'dan postalar veya telefonla bildirirdi.
Et ici, M. Stevenson m'écrivait... ou me téléphonait ses instructions depuis Cicéro.
Cicero'nun gözleri de nasıl alev alev yanıyor. Mecliste gördüğümüz gibi tıpkı, senatörlerle tartışıp çatıştığı zaman.
Cicéron a ses yeux de fouine en colère, comme au Capitole, quand un sénateur le contredit.
Cicero bir şey söylemedi mi? - Söyledi.
Cicéron n'a rien dit?
Bak bana Cicero, ben çok fırtınalar gördüm. Meşeleri söktüğünü gördüm hırçın rüzgarların.
Cicéron, j'ai vu des tempêtes fendre le tronc des chênes noueux.
İyi geceler Cicero.
Adieu, Cicéron.
Cicero için ne dersiniz?
Et Cicéron?
Benimkilere göre 70 senatör ölmüş. Cicero da var içlerinde.
Mes sources donnent 70 morts du fait de ces mesures, dont Cicéron.
- Cicero da mı var?
- Cicéron?
- Cicero da ölmüş aynı fermanla.
- Cicéron est mort, victime de ces mesures.
Doğu Cicero, Illinois.
D'East Cicero, dans l'Illinois.
Dilin yaşlı ama çok keskin, Cicero.
Ta langue est affilée, Cicéron.
Cicero'nun imasından hoşlanmadım.
Je n'aime pas le ton de Cicéron.
- Cicero Grimes.
Cicero Grimes.
Cicero Grimes, John Russell'a karşı.
Cicero Grimes contre John Russell.