Ödeyeceğim translate French
1,941 parallel translation
Tüm hasarı ödeyeceğim.
Je vais... Je vais payer les dégâts.
Bunu gizleyeceğim ve parayı özel olarak ödeyeceğim.
J'ai mis l'argent de côté et je peux vous payer en privé.
Hayır, Earl, sen ödemeyeceksin. - Evet, ödeyeceğim.
Non, Earl, tu vas pas payer.
Peki ben ödeyeceğim. Buna ne dersin?
Je paierai, ca va?
Tıraş makinesine bir servet ödeyeceğim!
Je vais économiser une fortune en rasoirs!
Trink para ödeyeceğim.
- Ouais. - Je vais encaisser.
Telefonla hesap açmıştım. Depoziti nakit ödeyeceğim.
J'ai ouvert un compte par téléphone et je souhaite déposer l'argent.
Evleniyorum ve düğünüme geciktim. Size yalvarıyorum. 10 sterlin ödünç istiyorum ve geri ödeyeceğim.
Je vous en prie, je me marie, et je suis vraiment en retard, il me faudrait juste 15 euros, et je vous rembourserai, promis.
Geri geleceğim ve farkı ödeyeceğim. Anlaştık.
Je reviendrai pour le solde.
Hesabın yarısını ben ödeyeceğim, tamam mı?
Je paye la moitié, d'accord?
Onun parasını ödeyeceğim sana.
Je te le rembourserai.
Parasını ödeyeceğim.
Je payerai pour ça. Non.
- Ona bunu ödeyeceğim.
- Je la rembourserai.
Ödeyeceğim.
Je le ferai.
Amcacığım, bu senin oğlun var ya, aylardır ha bugün ha yarın ödeyeceğim diye, benden milyonlar dolandırdı.
Ton fils m'a roulé de plusieurs millions qu'il doit me payer tôt ou tard.
bu iyiliğinin karşılığını ödeyeceğim.
Un de ces jours, je vous revaudrai ça.
Ne? Kazanmadığım bir parayı mı onlara ödeyeceğim.
Je dois leur filer une paie que j'ai pas eue?
Bütün diziden kazandığımın yarısını mı onlara ödeyeceğim?
La moitié de mon cachet de toute la série?
İki katını ödeyeceğim.
Je vous paie le double.
Sana parayı geri ödeyeceğim, söz veriyorum.
Je te rembourserai, je le jure.
Hayır. Nakit ödeyeceğim.
Non, je payerai cash.
Ve kefâletinin her sentini ödeyeceğim.
et je payerai jusqu'au dernier centime de la facture.
Ve eğer canım isterse, sonraki ikisini de ben ödeyeceğim.
Et je paierai les 2 prochaines si je veux.
Ödeyeceğim.
Je paierai.
Ryan, anlamıyor musun, sana böyle borcumu geri ödeyeceğim.
Ryan, tu ne comprends pas, c'est de cette façon que je vais te remercier. Ouais.
Oh, hayır, dinle, sana borcumu gecenin ilerleyen saatlerinde ödeyeceğim.
Oh, non, écoute, Je te revaudrais ça plus tard ce soir.
Kazanacaklarımla paranı son kuruşuna kadar ödeyeceğim.
Je vous paierai tout avec des intérêts.
Sen git, paranı sonra ödeyeceğim.
va t'en, je te payerai plus tard
- Geri ödeyeceğim!
- Je te rembourserai!
- Hesabı ben ödeyeceğim!
- J'vais payer l'addition!
Suzaku, sana olan borcumu ödeyeceğim.
Suzaku... Je vais payer ma dette.
Susan ne kadar üzgün olduğumu anlatamam ve tabi ki - çalınan telefonunla lastiğini ödeyeceğim.
Oh, Susan, je suis vraiment désolée, et bien sûr je payerai pour tes pneus crevés et ton portable volé...
Tamamını geri ödeyeceğim ve sana brüt ortaklık vereceğim.
Je te rembourserai, tu toucheras ta part.
T-shirt'ünü Gloria'ya ver, haftalığını ödeyeceğim.
Tu rends ta chemise à Gloria et je te paierai ta semaine.
Aman Allah'ım. Bunun bedelini ödeyeceğim.
Mon Dieu, elle va me le faire payer cher.
Telefonu ödeyeceğim.
Je rembourserai le téléphone.
Biliyor musun işe alındın, Size bu tur komplimanlar yapmak için para ödeyeceğim. Bunda bir sorun var mı?
Vous savez que si je vous engage, je vous paierai pour pouvoir vous faire ce genre de remarques, ça vous va?
Eğer seni işe alırsam bu tur komplimanlar yapmak için para ödeyeceğim. Bu sorun olur mu?
Si je vous engage, je vous paierai pour pouvoir faire ce genre de commentaires, ça ne vous gêne pas?
Karşılığını ödeyeceğim. - Ne zamana?
Je paierai.
Karşılığını ödeyeceğim dedim.
J'ai dis que j'allais payer.
Lütfen, karşılığını ödeyeceğim.
S'il vous plaît laisser-moi payer.
Yarı-Yoma'da olsa iyiliğini ödeyeceğim.
Je lui rends la pareille. Même si elle est à moitié malebête.
Yemek parasını sana ödeyeceğim.
Je t'offrirai le suivant.
Aldığımızda parasını ben ödeyeceğim.
C'est moi qui paierai quand on en trouvera.
Ödeyeceğim.
J'ai de l'argent.
Pazartesi geri ödeyeceğim, merak etme.
Je te rembourse lundi et on n'en parle plus.
Hepsini geri ödeyeceğim.
C'était vous?
İnsanlara sadakatle hayatımı ödeyeceğim.
La loyauté au peuple.
Karşılığında da, evin 300.000 rupilik borcunu ödeyeceğim.
Et en échange, je rembourserai le prêt de Rs.300000 sur le manoir.
Ama evime gidip vergilerimi odeyecegim.
Je vais rentrer payer mes taxes.
Ödeyeceğim.
Je vais payer.