English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ö ] / Ölmeyecek

Ölmeyecek translate French

775 parallel translation
Aferin. Tamam, kimse ölmeyecek!
D'accord, allez, personne ne meurt!
Kimse ölmeyecek!
Personne ne meurt!
Beni ölmeyecek kadar çok severdi.
Elle m'aimait trop pour mourir.
O benim için asla ölmeyecek.
Pour moi, il ne mourra jamais.
Öte yandan, zaten ölmeyecek miyim?
Mais je mourrai de toute façon.
Hâlâ beni sevdiğini şimdi anlıyorum. Aramızdaki şey ölmeyecek.
Je vois que tu m'aimes et que notre amour ne mourra pas.
O ölmeyecek, düşünüyor.
Imbécile! Il n'en mourra pas. Il réfléchit.
Hiç kimse ölmeyecek!
Personne ne sera tué.
"Bana her kim inanırsa, asla ölmeyecek"
"Celui qui croit en moi aura la vie éternelle!"
Hayır, hayır, anne. Ölmeyecek.
Cette fois, il va mourir.
Evet, belki ölecek belki de ölmeyecek, ama emin olduğum tek bir şey var.
- Moi! Peut-être qu'il va mourir, ou peut-être pas, mais je sais une chose.
- Korkuyorum. O asla ölmeyecek.
Il est immortel!
"Eğer affedilirsem ve ölmeyecek olursam..." diye düşündüm...
Je pensais : "si on me pardonnait et que je n'avais plus à mourir..."
Ölmeyecek güvercinim.
Il ne mourra pas, pigeon.
Onları da, kendimi de zorlayacağım. Tekrar savaşınca adamlarımdan hiç biri geride kaldı diye ölmeyecek.
Quand nous retournerons au combat... pas un de mes hommes ne périra parce qu'il sera à la traîne!
Hiç biri güçsüz olduğu için ölmeyecek.
Aucun ne flanchera!
Ölmeyecek misin?
Pas toi?
Fante de mi ölmeyecek?
Et Fante, non plus?
Diğerleri bu kadar kolay ölmeyecek.
Les autres mourront moins facilement.
O zaman, dağlarda ölmeyecek miyiz?
Si je comprends, nous n'allons plus mourir en montagne, comme tu l'as dit, n'est-ce pas?
- Ölmeyecek. Giriştiği her şeyi başarır o.
Le danger menace surtout son entreprise.
Sadece ölmeyecek kadar.
Juste de quoi te laisser en vie.
O ölmeyecek.
Vous n'aurez pas de cadavre sur les bras.
Hayır... O ölmeyecek.
Il ne mourra pas.
- Dolokov ölmeyecek.
- Dolokhov s'en tirera.
İhtiyarlayıp ölmeyecek kadar inatçısın.
Vous êtes assez têtu pour vivre vieux.
Benim kocam ölmeyecek!
Mon mari ne va pas mourir!
O ihtiyar asla ölmeyecek, dağlardan bile uzun yaşayacak.
II ne mourra jamais, Ie vieux. II vivra plus longtemps que ces montagnes.
Birkaç koyun dışında kimse ölmeyecek.
Personne ne sera tué, sinon quelques moutons.
Bayan Flaunce, o ölmeyecek.
Mme Flaunce, elle ne mourra pas.
"Kaji ölmeyecek. Her ne olursa olsun hayatta kalacak." Lütfen ona böyle yaz.
Si tu lui écris, dis-lui que je ne mourrai pas... quoi qu'il arrive.
Ve ölüme benzer bir şey seni benden alacak. Kimse ölmeyecek.
de tout ce qui t'éloignerait de moi rien n'y fait
Nasıl olsa susuzluktan ölmeyecek miyiz Generalim?
- Vous ne savez pas ce que c'est que de mourir de soif?
O asla ölmeyecek. Asla!
Il ne mourra jamais.
Ölmeyecek, değil mi? Nereden bileyim?
Il ne va pas mourir, dites?
Hatıraları asla ölmeyecek.
Ainsi, ils ne meurent pas tout à fait.
Başka bir bitkimiz ölmeyecek.
C'est parfaitement clair. - Un peu déconcertant, mais clair.
Aksi hâlde ölmeyecek.
Sinon, elle ne partira pas.
Kardeşin bu kadar kolay ölmeyecek.
Ton frère ne va pas mourir aussi facilement.
- Ölmeyecek misin, yani?
Ça veut dire que tu ne meurs pas?
Benim kocam ölmeyecek.
Mon mari ne va pas mourir.
Eğer bir açıklama yazarsan..... Shimazo Ölmeyecek...
Si vous écrivez vos aveux, Shimazo ne mourra pas et vous non plus.
Evet, şafak vaktine kadar dayanırsa ölmeyecek.
C'est vrai qu'il sera sauvé, s'il tient jusqu'au matin!
- Ölmeyecek. - Hayır evlat. Karanlıkta ölmez.
Non, mon fils, pas dans l'obscurité.
Unutma Suzie, hiç kimse bir hiç uğruna ölmeyecek.
Personne ne meurt pour rien.
Gördün mü tatlım? Ölmeyecek kadar dayanıklı demiştim.
- Je savais qu'il était trop fort pour mourir.
Ölmeyecek.
elle ne va pas mourir.
Onun gücü asla ölmeyecek Saul.
Sa force ne mourra jamais, Saül.
Hayır, ölmeyecek.
Pas le mien!
- Çocuk ölmeyecek, değil...? - Hayır, hayır.
Elle va perdre...
- Ölmeyecek.
Il n'agonise pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]