English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ö ] / Ömrüm

Ömrüm translate French

646 parallel translation
Ömrüm boyunca böyle şans görmedim.
Je n'ai jamais vu une telle chance de ma vie.
Bay Lestingois, sizi ömrüm boyunca seveceğim.
Oui. Oh! M. Lestingois, toute ma vie, je vous aimerai!
Çok kötüymüş, doktor fazla ömrüm kalmadığını söyledi.
Ça va plutôt mal. Paraît que j'en ai plus pour longtemps.
Fazla ömrüm kalmadı.
Je ne vivrai pas longtemps.
Ömrüm boyunca ilgi duyduğum tek adamı git öldür!
Tue le seul homme qui compte pour moi!
Eğer buradan ayrılırsan ömrüm boyunca seninle asla konuşmam.
Je te préviens... Si tu pars, je ne te parlerai plus jamais!
Seni ömrüm boyunca seveceğim.
Je vous aimerai toute ma vie.
Ömrüm boyunca.
Toute ma vie.
Bir yıl önce, doktor altı aylık ömrüm kaldığını söyledi.
L'an dernier, un docteur m'a donné six mois de vie.
Ömrüm boyunca senden nefret etmeye, sana saygı duyup itaat etmeye söz veririm.
Je promets de te détester, t'honorer et t'obéir pour le restant de mes jours.
Doktor haklıysa daha ömrüm uzun.
Visiblement, j'en ai encore pour un moment.
Ömrüm boyunca gördüğüm babamdan hiçbir farkı yok.
- Il a l'air sombre Il a toujours cet air-là
Bu tabiatta birini ömrüm boyunca tanımadım. - Hayır, burası yüzünden.
Je ne connais personne d'aussi constant
Ömrüm boyunca, bu kadar savsaklanan bir görev anlayışı görmedim.
Je n'ai jamais vu pareille négligence!
Bir kere sevdim, ve ömrüm boyunca seveceğim.
Je n'ai aimé qu'une fois, et pour toute ma vie.
Ben de ömrüm boyunca çiftlikleri hep sevip istemişimdir.
J'ai toujours adoré les ranches, moi aussi.
Şimdi düşünmek için koca bir ömrüm var ve sizin bir faydanız olmaz.
Je dois penser à ma vie, vous ne m'aiderez pas.
Ömrüm boyunca bir daha onu görmeyeceğim.
Je ne le reverrai plus jamais de ma vie.
Ömrüm boyunca sakidofalik kafamı sevecek birini istedim. Dalga geçme.
Je rêvais qu'on m'aime pour mon crâne.
Nereye baksam birini görüyordum ki çoğunu ömrüm boyunca görmemiştim.
Il y avait des gens partout. Je n'avais jamais vu la plupart d'entre elles.
Artık, ne kadar ömrüm kaldığını bilmiyorum ve ancak şimdi....... en sonunda...
Quand j'appris qu'il me restait peu de temps à vivre...
Bu geceyi ömrüm boyu unutmayacağım, kastettiğin buysa eğer.
Moi non plus, je n'oublierai jamais.
Gerek ömrüm boyunca gerek boşanmamız durumunda değiştirilemez.
"ou de mon vivant, " si notre union venait à se rompre.
Gerek ömrüm boyunca gerek boşanmamız durumunda değiştirilemez.
" ou de mon vivant, si notre union venait à se rompre.
Ömrüm tamamladı zaman çemberini.
Ma vie a accompli son parcours.
Daha bir hafta önce dört beş aylık ömrüm kaldığını düşünüyordum.
Il y a 8 jours, j'allais à la mort certaine.
Ömrüm boyunca hiç bu kadar sinirlenmemiştim.
Je n'ai jamais ete aussi nerveuse.
Ben ömrüm oldukça hatırlayacağım!
Moi, je ne peux pas oublier.
Ömrüm boyunca kıt kanaat geçinen bir öğretmen olmama müsaade edilmedi.
Je ne serai pas instituteur toute la vie!
Ölüm kölelikten daha iyi çünkü ömrüm bitti ve duam karşılık bulmadı.
Mais la mort vaut mieux que l'esclavage, car mes jours sont finis et ma prière inexaucée.
Ömrüm boyunca.
Jusqu'au bout.
Senin gibi büyük bir Harrington olacağım. Soğuk nevaleyle evlenip ömrüm boyunca ihanet edeceğim.
J'épouserai une Bostonienne frigide et j'aurai des maîtresses.
O çığlığı ömrüm boyunca unutmayacağım.
Je n'oublierai jamais ce hurlement.
- Umalım da görmeye ömrüm yetsin.
Espérons que je vive jusque-là.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni.
La bonté et la miséricorde seront avec moi tous les jours :
Ömrüm boyunca bunu bekliyorum.
J'ai attendu toute ma vie.
Hasta olmadığımı söyleyip, ben burada yardıma muhtaç yatarken dışarıda sana 20 dakikalık ömrüm kaldığını söylüyor.
mais en réalité, il me reste 20 minutes à vivre.
Bütün ömrüm boyunca bir an olsun başarılı bir şey yapmış olacağım ve belki de çocukların benimle gurur duyacağı anlamına gelirdi.
Cela voudrait dire qu'une fois dans ma vie, j'aurais réussi quelque chose. Et peut-être aussi que les enfants seraient fiers de moi.
Ben geldim, ömrüm yollarda geçecek!
Je vais commencer à faire ma navette quotidienne.
Bunun son işin olmasından korkuyorsun bu yüzden sanki büyük bir vicdan sahibiymiş gibi lak lak ediyorsun sen adam olsaydın ömrüm boyunca bir işe yaramadığımı söylemezdin.
Alors tu fais la conscience, haut et fort, pour pas que là-haut, il s'imagine que t'as jamais essayé. C'est bien plus que ça.
Bay Peddler, ömrüm boyunca bir milyoner olmamak için uğraştım ve sanıyorum oldukça başarılı oldum.
Monsieur, j'évite de devenir millionnaire et j'y parviens assez.
Ömrüm boyunca gerçek anlamıyla perili bir ev aradım durdum. Psişik araştırmalar adına, o evi birkaç haftalığına bana vermelisiniz.
Je cherche depuis toujours à occuper une maison hantée pour y conduire mes recherches sur le paranormal.
Ömrüm boyunca hatırlatıp duracak mısın?
. On va m'emmerder avec ça toute ma vie? !
Bir Ronin ile evlenecek dahi olsam, ömrüm boyunca beni sevecekse bu isteyebileceğim en büyük mutluluk olurdu.
Même si je me marie à un ronin, aussi longtemps que je vivrais, je l'aimerais toute ma vie, C'est la plus belle chose que je puisse recevoir.
Bir Ronin ile evlenecek dahi olsam, ömrüm boyunca beni sevecekse bu isteyebileceğim en büyük mutluluk olurdu.
Si je me marie à un ronin, je l'aimerai toute ma vie. C'est la plus belle chose que je puisse recevoir.
Eğer geri dönmeseydiniz, ya bu benim sonum olacaktı ya da ömrüm boyunca Welsh'de manşetlerden düşmeyecektim.
Si vous ne reveniez pas j'étais bon pour les infos en gallois à tout jamais
Ve ömrüm boyunca çalıştığım her şey
Et pour moi les ambitions sont
Belki birkaç haftalık ömrüm kaldı.
Je n'ai peut-être que quelques semaines à vivre.
Mösyö peki ya fazla ömrüm kalmadığını hissettiğimi size söylesem?
Si je vous disais que je ne vivrai pas très longtemps?
Ne yaparsam yapayım en fazla altı ay ya da bir yıllık ömrüm var.
Moins d'un an à vivre...
Ömrüm ne kadar?
Je vivrai longtemps?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]