Öğretmenler translate French
927 parallel translation
Sence çürüklerimi öğretmenler görür mü?
Ne crois-tu pas que les professeurs verront mes bleus?
Sizin eski arkadaşlarınız, yani öğretmenler.
Tout est complet!
Bayan Porter'ın Okulu'ndaki öğretmenler çok başarılı bulmuştu.
Les profs de l'école de Miss Porter trouvaient que c'était prometteur.
- Karıma en iyi öğretmenler öğretti.
- Ma femme a appris des meilleurs.
- Yine de öğretmenler odasında mı kalıyorsunuz?
- Pas trop. - Et vous habitez dans une école!
Müfredat gittikçe, daha çok çaba gerektiren bir hâle dönüşüyor. Öğretmenler, dar görüşlü uzmanlar olmaya başladılar.
Les programmes sont toujours plus astreignants, les professeurs deviennent des spécialistes bornés.
İçerisi de dışarısı kadar güzel olmalı, sence de öyle değil mi? Öğretmenler falan ve diğer...
Tu ne la trouves pas bien?
Öğretmenler işte böyledir, Bay Wilson. Evet, evet... Önümüzdeki hafta okulda çay var.
À propos, nous recevons les professeurs jeudi, souhaitez-vous vous joindre à nous?
Okullar yapmak, öğretmenler bulmak ve bu öğretmenleri eğitmek zorunda kaldık.
Nous avons dû reconstruire les écoles et former les enseignants.
Öğretmenler daha yüksek ücret almalı.
Les professeurs devraient gagner davantage.
Tüm öğretmenler işi bırakırsa ne olur dersin? Çocuklara kim öğretecek?
Si nous changions tous de métier, qui instruirait les enfants?
Burada öğretmenlik yapmanın zor olduğunu söylüyorlar. Genç, kadın öğretmenler için zor bir deneyim.
De toute façon, on dit que l'école annexe du cap est très dure pour les jeunes institutrices débutantes.
Evet, öğretmenler toplantısında. İstediğiniz de bu değil miydi?
Oui, on l'a décidé hier, en conseil des professeurs.
Biz öğretmenler vatansever olmalıyız.
Où l'avez-vous rangé?
Ayrıca öğretmenler için söylediğin doğru değil.
Tu te trompais sur tes professeurs.
Çocukların mı? Ailelerinin mi? Öğretmenler kimin umurunda?
Qu'est-ce qu'un éducateur, pour le public?
Dinle. Öğretmenler saatte 2 $ kazanıyor, değil mi?
Nous valons 2 dollars l'heure!
Galiba okulda öğretmenler bile bir şeyler öğreniyor.
Tout le monde apprend à l'école, même les profs.
Siz öğretmenler, bağımsız olmayı çok seviyorsunuz.
Vous les professeurs, vous êtes vraiment indépendantes.
Siz öğretmenler çok güzel giyiniyorsunuz.
Vous les professeurs, vous avez de belles tenues.
Öğretmenler kimin umurunda?
Des instituteurs, on s'en fiche.
Öğretmenler de aynı şeyi söylüyor.
Même blablabla que mes profs!
Buraya ancak öğretmenler falan girer sanıyordum.
Qu'est-ce que je fais ici?
Bayan Wright ve Bayan Dobie nazik hanımefendiler ve çok da iyi öğretmenler.
Mlle Wright et Mlle Dobie sont de gentilles demoiselles et de bons professeurs.
Onları eğitmek için uluslararası bir öğretmenler heyeti kurulsun mesela.
Formez un conseil éducatif international à cette fin.
Uluslararası bir öğretmenler heyeti mi?
Un conseil éducatif international?
Onlar için çalışan bilim adamları, öğretmenler var.
Ils ont des scientifiques, des hommes de savoir qui travaillent avec eux.
Kızgın burjuvalar, şüpheli öğretmenler özel hayatına düşkün şairler. Hepsi cephedir.
Partout où il y a un bourgeois, un poète qui s'accroche à sa vie personnelle, là aussi, c'est le front.
Sınav zamanlarında biz öğretmenler çok yoğun oluyoruz.
La période des examens, c'est dur, pour nous autres professeurs.
Öğretmenler kaçtığın için seni cezalandırmayacak mı?
Ne vont-ils pas te punir pour ta fugue?
Hackman öğretmenler odasında.
- Hackman est dans la salle des profs.
Burada ne döküntü öğretmenler oldu.
On aura vraiment eu le pire, ici.
Ve öğretmenler, onlar bizi umursamazlar, efendim.
Les professeurs ne s'occupent pas de nous.
Burası All Souls kolejinin öğretmenler odası değil, lanet kömür ocağı.
On n'est pas au collège d'All Souls, on est au front de taille.
Barikatlar, öğrenciler, öğretmenler.
Etudiants, profs....
Öğretmenler!
Des enseignants!
Şimdi öğretmenler 1,000 dolarlık bir senet imzalamak zorundalar.
Un nouveau professeur doit obligatoirement verser 1000 $ de caution.
# Öğretmenler, vaizler seni yarı yolda bırakır
Les professeurs et les pasteurs T'achèteront et te vendront
Öğretmenler onların isimleriniı bılecek...
Les professeurs connaîtront leurs noms...
Çiftçiler? Mühendisler? Öğretmenler?
Des agriculteurs, des ingénieurs, des profs, des hommes d'affaires?
Evet, değiştirmekten bahsediyorum bu avukat-vari, bürokratik gerilla hükümetini değiştirmekten. Onları "evet", "hayır" diyen çiftçiler, öğretmenler... mühendisler ve iş adamlarıyla.
Oui, je parle de changement, de remplacer ce gouvernement de juristes dirigistes et obsédés des règlements par des gens parlant le langage sans détours des agriculteurs, des enseignants, des ingénieurs et des hommes d'affaires.
Uyutan öğretmenler gibi konuşuyorsun.
Tu parles comme un prof de sommeil dont la bande serait coincée.
Öğretmenler, ne yapacaklarını bilemezdi.
Les profs, encore plus.
Öğretmenler.
Les profs.
Aramızda en şanslı olanlarımıza bu coşkuyu kanalize eden öğretmenler kılavuz oluyor..
Certains, chanceux, ont des professeurs... qui les guident dans cette découverte.
Öğretmenler.
Une institutrice.
Okulda herşey yolunda mı? Öğretmenler?
Tout va bien là-bas?
Ama yaşlı öğretmenler tıpkı yaşlı atletler gibi asla geri dönmezler.
Nous sommes de vieux profs. Comme les vieux athlètes. On ne revient jamais.
Dersi asanlara başka şekilde bakan bazı öğretmenler var.
Certains professeurs de ce lycée font semblant de l'ignorer.
Öğretmenler, rahat bırakın çocukları!
Professeurs, fichez la paix aux mômes
Öğretmenler, onu dikkatle izlemelisiniz.
Professeurs!