Üne translate French
306 parallel translation
Sizi üne ve paraya bogacagim.
Je ferai de vous deux caïds.
Mükemmel tekniği ve arı notalarıyla kıskanılacak bir üne sahip.
La pureté de ton, la technique sans faille font des envieux dans le milieu.
Gecenin 3.00'üne kadar bunu tartıştık durduk. Yeniden başlama!
On s'est disputé jusqu'à 3 heures du matin, pour l'amour du ciel, ne recommence pas!
Koca Jule gibi haklı bir üne sahip bir konuğa kabalık ettiğim görülmüş şey mi?
Harry, t'ai-je donné l'impression d'être rude avec un hôte... qui porte le nom bien mérité de Jules le Costaud?
İyi bir isim yapmak yolunda olan Lola iyi bir üne sahip olmanın söz konusu olmadığını anlamıştı.
Lola voulant se faire un nom a compris qu'il n'était pas question de garder bonne réputation.
Billy 13'üne girdiğinde olayın üstünden iki ay geçmişti.
Billy avait seulement 13 ans quand c'est arrivé.
Herhalde aklımdan çıktı, ama Purple Pit hak ettiği üne asla kavuşamadı.
Je crois que si ça m'a échappé, c'est que le Purple Pit n'a rien à voir avec sa réputation.
Büyük bir üne kavuştun, ama benim için hâlâ aynısın, soğuksun.
Tu es devenu célèbre. Mais pour moi, tu es froid comme la pierre.
Siz hepiniz sabahın 4'üne, 5'ine kadar oturun lütfen.
Veillez tant que vous voulez.
- Onlar üne, sen paraya kavuşacaksın.
- A eux la gloire. A vous l'argent.
Ben de üne kavuşacağım.
J'aurai la gloire aussi.
Nükleid asit üretimi, normalin % 33'üne düştü.
Production d'acides nucléiques réduites à 33 % de la normale.
Hayır. O 100'üne geldiğinde, sen ancak 124'ünde olursun.
Quand elle aura 100 ans, tu n'en auras que 124.
Sakandallara karışmış bir üne sahip.
II ne sort pas des scandales.
Ayın 23'üne kadar dolu olurduk önceden.
Avant il y avait des clients jusqu'au 23, tous les mois.
Cinsellik dünyasındaki görülmemiş keşiflerimi burada yapıyorum. Birgün beni büyü üne kavuşturacaklar.
C'est ici que je fais mes découvertes sur le sexe... qui feront un jour de moi un grand homme.
Hatta Proust gibi, özenle seçilmiş kelimelerle uzun uzun anlatmak gerekirse kötü üne sahip ev.
Même Proust, dans La recherche... décrit longuement une maison close.
Gizemli ünlü, önce dünyaca bilinen bir üne kavuşuyor... ve sonrasında özel hayatındaki mahremiyet çabalarıyla... daha da ünlü oluyor.
Ce mystérieux héros qui a tout fait pour être célèbre le devint... en cherchant l'incognito!
Bones, uzman psikolojik görüþüne ihtiyacým var.
Bones, j'ai besoin de l'avis d'un expert en psychologie.
Thiess şirketinin borcunu zamanında ödeyememesi durumunda Franz Biberkopf alınmış borçlar üzerinden toplam borcun % 100'üne kadar bir hak iddia edebilecek.
"En cas de retard de paiement, " M. Biberkopf " a le droit de disposer des créances recouvrées
O 33'üne vardığında saçları tamamen ağarmıştı.
Elle avait les cheveux tout gris à 33 ans.
Başlarım 300'üne lan!
Garde-les tes 300 $!
Ama ne olursa olsun 1. Hava Bölük'üne 48 saat içinde yetişmek zorundayız.
Mais il nous faut coûte que coûte rejoindre l'Aéroportée en 48h.
Jack, Loretta kadın olmaya başlıyor. 14'üne basacak.
Jack, Loretta devient une femme.
13'üne geldiğinde Baden'de Karlsruhe askeri lisesine gitti.
À l'âge de 13 ans, il est allé à l'école militaire Karlsruhe à Baden.
Yaban pirinçlerine dayalı bir diyet sürerek üne sahip olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden... Lezzetli mercimekler, Karahindiba salatası.
Je ne crois pas que vous ayez acquis votre réputation en vivant... de riz sauvage, alors délice de lentilles... salade de pissenlit... fromage de chèvre.
Ben, Wilhelm Gottsreich Sigismond von Ormstein'a, Cassel-Felstein grandük'üne, ve Bohemya Krallığı'nın varisine hitap ettiğimi fark etmeden önce, bundan Majesteleri bahsetmemişti.
Vous n'aviez pas encore parlé, et déjà je savais que je m'adressais à Wilhelm Gottsreich Sigismond von Ormstein, le Grand Duc de Cassel-Falstein et héritier du trône de Bohême.
- Belli bir üne sahipler.
Elles sont réputées.
Oh, zafer kazanan üne de sahip olacak Diana.
Cette victoire, je veux la célébrer à ma façon, Diana.
Beni... en erken 22'si ya da 23'üne kadar beklemesen iyi olur.
Ne m'attends pas avant le 22 ou le 23 au plus tôt.
iki günlü? üne General Francis Drake'in ky? lasy olarak kullanylmy?
Plus de cent ans d'archives étaient éparpillées sur la sol de la maison délabrée...
Gözeten yok, minimum ışık ve sabahın 4'üne kadar Dixie. - Kim daha fazlasını isteyebilir ki?
Entrée libre, prix raisonnables, et ça joue jusqu'à 4h du mat'!
- Balo bizim dünyamız. Balo bizi üne, servete, yıldız olmaya ve sahne ışıklarına yaklaştıran yegâne şey.
Un bal pour nous, c'est le plus proche qu'on puisse être d'accéder à tout cette célébrité, fortune, gloire et aux feux des projecteurs.
Yoksa sadece ulusal düzeyde üne kavuşmak için bilgileri saklıyor mu?
Ou garde-t-il ce qu'il sait pour se mettre en valeur à l'échelle nationale?
Kuzey Afrika sahilinde, kötü üne sahip bir limanda oluşturulmuş Interzone içerisinde bir organizasyon.
Une organisation basée dans l'Interzone, ce port franc bien connu de la côte nord-africaine.
Çocukken, annemin imkansiz bir sey tarafindan öldürüldü? üne sahit oldum.
Enfant, j'ai vu ma mère se faire tuer par quelque chose d'impossible.
Komşunuz sabahın 3'üne kadar gürültü yapıyorsa ne yapabilirsiniz?
Que faire quand un voisin fait du boucan à 3 h du matin?
Bu mahalle kötü bir üne sahiptir.
Ce quartier est malfamé.
Gerçekten, üne ve talihe, hepimiz için.
À moi seul! Sérieux. Richesse et célébrité pour nous tous!
Oturup kahve içtik.. - Sabahın 3'üne kadar, bu kez O sorunlarını anlattı.. Oda servisi ne düşündü bilmem..
Elle est venue prendre un thé dans ma chambre et on a discuté tard.
Kirlenmiş bir üne sâhip olmaktansa kalın menteşeleri olan bir kutu gibi görünmeyi tercih eder.
Elle préfère passer pour une dure à cuire que pour une fille facile très douce.
Çekirdeğin ısısını normalin % 93'üne sabitlemek mümkün olmalı.
La température du noyau devrait se stabiliser à 93 %.
Okulumuzun böyle bir üne sahip olmasını istemiyorum.
Je veux pas que l'école ait une réputation.
Normal değerlerin % 73'üne düşmüşler.
Il est tombé à 73 % de la normale.
Biliyorsun, son zamanlarda yumurtalar bayağı kötü durumda, Smithers. Biliyorsun, son zamanlarda yumurtalar bayağı kötü bir üne sahip, Smithers.
On dénigre beaucoup les oeufs à cause du cholestérol.
Uluslararası üne sahip, Profesör Cavan.
Connu dans le monde entier, le Professeur Cavan.
Ama kötü bir üne sahibim. Benim hatam değil erkekler sürekli beni rahatsız ediyor.
C'est ma faute si les hommes me courent après?
Ayın 3'üne Cenevre uçağına yer ayırtın.
Je pars jeudi pour Genève.
- 23'ü. - 23'üne kadar bana ileteceksiniz.
Je la veux sur mon bureau d'ici... le 23 de ce mois.
Kuş Göl'üne varacağız.
Nous arrivons au Lac aux Oiseaux.
Neredeyse Nisanın 4'üne kadar.
J'essaie d'éviter de pleurer.