English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ü ] / Üniformanı

Üniformanı translate French

341 parallel translation
Sanırım bana eksik gelen şey üniformanı giymemiş olman.
C'est parce que tu n'as plus l'uniforme.
- Ama üniformanı seviyorum Pascualito.
- Mais j'aime ton uniforme, Pascualito.
Yeni üniformanız gelir gelmez.
Dès que vos nouveaux uniformes seront arrivés.
Dışarı çıktığımızda, üniformanı giyecek misin?
Tu mettras ton uniforme pour sortir?
Donanmadan ayrıldın, üniformanı çıkardın. Yeni bir ev, yeni bir kasaba, yeni arkadaşlar.
La démobilisation... un nouveau foyer, de nouveaux amis...
O halde eve dön ve üniformanı çıkar.
Rentrez chez vous.
- Şu kanlı üniformanın arkasına saklanmayı kes!
Cessez de vous cacher derrière votre uniforme!
Tek üzüntüm askeri mahkeme sonuçlanana dek üniformanızı üstünüzde taşıyacak olmanız.
C'est à regret que je vous garde dans nos rangs... jusqu'à la décision de la cour martiale.
Yeşil üniformanın fiyatının pahalı olduğunu öğrenirler.
Le droit de porter cet uniforme se payait cher.
Senin için kariyerini kurtarmak. Şık üniformanın üstünde kalmasını sağladım.
J'ai sauvé votre carrière, je vous ai permis de rester dans votre précieux uniforme.
Siz üniformanızı değiştirmelisiniz.
Vous n'êtes pas en uniforme.
Bak, o paçavra üniformanı buraya getirme ve onunla savaşlar kazanmayı umma.
Ce n'est pas en portant cet uniforme défraîchi que vous gagnerez des batailles.
Bana hiçbir çiftçi ayak takımı bu isimlerin ve üniformanın onursuz olduğunu söyleyemez.
Je ne laisserai pas un vulgaire vagabond me dire que ces noms et cet uniforme ne sont pas honorables.
Yeni üniformanızı sevdim.
C'est votre tenue de service?
Beyaz üniformanı hazırladım.
J'ai sorti ton uniforme blanc.
O üniformanın ne olduğunu biliyorum.
Je connais cet uniforme.
Giydiğiniz üniformanın sorumluluklarını unutmuyor musunuz peki?
Vous oubliez votre uniforme?
Şu üniformanın haline bak. Rezil durumda.
Votre uniforme est dans un état!
Evet. Şu giydiğin kıyafet... Bu üniformanın seni polis yaptığını mı sanıyorsun?
Vous croyez que votre robe est un uniforme qui fait de vous un flic, que vous pouvez faire la loi à votre guise?
Gemiden dışarı adım attığım anda kendimi üniformanın içinde buldum ve orada kalmak için iyi sebeplerim vardı.
J'ai endossé l'uniforme. J'ai eu le bon sens de le garder.
Bana notlarını getir ve üniformanı giy.
Apporte-moi tes notes sans broncher et mets-toi en uniforme.
Nihayet üniformanızı giyiyor musunuz?
C'est formidable! Vous avez enfin mis la tenue!
Ayrıca üniformanız yanlış doktor. Mavi şapka iki yıl önce kaldırıldı.
Et votre uniforme n'est pas réglementaire.
Subaylar sizin üniformanızdan giyiyordu.
Les officiers portaient votre uniforme.
Kardeşler üniformanın rengine aldırmıyorlar.
Les moines soignent tous les blessés, qu'importe l'uniforme.
Kep, postal ve üniformanı çıkar.
Le chapeau, les bottes, la veste
Ayrıca sizin de eski üniformanız ile resminizi çekebilirsek minnettar kalırız.
Nous aimerions aussi vous prendre en photo dans votre vieil uniforme.
Eğer üniformanı lekelersen, askeri mahkemaye gidersin.
- Temps écoulé. Non. Nous avons des ordres.
Bence o komik üniformanın düğmelerini teker teker uçurmalıyım.
Je me contenterai de viser les boutons... de ton uniforme à la noix.
Karışmak istemiyorum ama üniformanı niye giymiyorsun?
Sans être indiscret, pourquoi ne mets-tu pas ton uniforme?
Bense on sekiz yaşımdan beri bu üniformanın esiriyim!
Alors que moi à 18 ans j'étais déjà dans cette peau. Et moi non plus je...
Neredeyse üniformanız kadar temiz!
Au moins autant que tes fringues!
Neden üniformanı giymedin?
Et votre uniforme?
Mareşal üniformanızı dikmesi için, size kendi özel terzimi yollayacağım.
JE VAIS VOUS ENVOYER MON TAILLEUR POUR VOTRE UNIFORME DE MARÉCHAL.
Bu üniformanın en sevdiğim yanı penisimi ortaya çıkarması.
Ce que j'aime dans cet uniforme, c'est qu'il vous met la quéquette en valeur.
Ve sanırım, siz de, insanlar birbirlerine kötü davranmayı bıraktıklarında, üniformanızı bırakırsınız.
Et quand les gens auront fini de se faire du mal, vous raccrocherez l'uniforme.
Keşke hala üniformanı giyiyor olsaydın.
Si seulement vous aviez encore votre uniforme!
- Bu senin üniforman mı?
"C'est votre uniforme?"
Yeni üniforman uydu mu?
Il te va, ton nouvel uniforme?
Hem üniforman nerede?
Et ton uniforme?
Peki, üniforman nerede?
Et votre uniforme?
Cooper, eger üniforman olsaydi, seni hücreye atardim.
Cooper, si vous portiez un uniforme, je vous aurais enfermé.
Kaplı üniforman hiç gitmemiş, üstünde hiç pas bile yok.
Ton pot porte pas d'uniforme : il n'y a pas de rouille.
İyi ütülenmiş bir üniforman, Londra'da masa başı işin evinde bir karın vardı. Gayet iyi durumdaydın.
Tu avais un bel uniforme, un boulot à l'état-major, une jolie femme aux USA, et tout marchait pour toi.
Kıyak üniforman var, bunlara ihtiyacın yok ama daha geçen yaz aynı üniforma içinde savaşıyorduk.
Vous, vous avez un bel uniforme. Nous, nous sommes toujours en tenue d'été.
Zırhın yok biliyorum üniforman üzerinde ama sevgilime asılmak senin işin değil.
Je sais qu'on n'est pas devant l'arsenal et que vous êtes en uniforme, mais je doute qu'on vous ait donné l'ordre d'embrasser ma bonne amie.
Onun giysileride senin üniforman gibi.
Il porte le même uniforme que vous.
Ne şans, Milos. Artık bir üniforman var.
C'est merveilleux que tu portes un uniforme, Milos.
Tamam, Kanadalılar, üniformanızı lekelemeyin! Yankilere katılın!
D'accord, les Canadiens, ne déshonorez pas votre uniforme!
bekle alma, ceketini çıkar bana değil ona bak, mavi asker senden iki kat daha hızlı görünüyor ve şu aptal üniformanı
Ne le ramassez pas. Déshabillez-vous. Ce n'est pas moi que vous devez regarder.
- Niçin üniforman yok?
Ton uniforme, où il est?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]