Üniforması translate French
848 parallel translation
- Hem de üniformasıyla.
Et tout endimanché.
Küçük Arthur, çantayla oynuyordu, bir polis üniforması çıkarttı.
En jouant avec la valise, Arthur a trouvé un uniforme de police.
Oyununda polis üniforması giyen kişi mi?
Qui portait un uniforme de police dans votre pièce?
Fark edilmeden eve gitmek, tiyatrodan aldığı polis üniformasıyla kılık değiştirmek.
Prendre un des uniformes de théâtre pour pouvoir rentrer chez lui déguisé en policier. "
Yo, adamın üzerinde şoför üniforması vardı.
Non, il portait un uniforme de chauffeur
Hermann Göring, SA üniforması içinde
Hermann Göring en uniforme S.A.
Fakat Paris garnizonluğu komutanı olarak bana en garip ve içler acısı gelen ise hala Fransız üniforması giyen bir subayın üstlerine ve arkadaşlarına iftira atması.
Mais pour moi, le spectacle le plus affligeant est celui d'un officier français qui vient ici diffamer ses supérieurs et ses camarades.
Kadın fanilası gibi üniforması olan.
Celui avec l'uniforme rouge.
Adamlarımı, Majestelerinin üniformasını rezil eden bu utanca tanıklık etmeleri için getirseydim... onların yüzlerine bakamazdım. Utanç mı?
Je ne voulais pas que mes hommes soient témoins de ta honte déshonorant l'uniforme de Sa Majesté.
İki mahkûm subay üniforması giyerek kaçtılar. Çabuk alarmı çal!
Deux prisonniers évadés en uniformes d'officiers.
Tatil gününde seyis üniforması giyerdi, o günlük seyis olurdu.
Il s'habillait en concierge durant ses journées de congé et il était le concierge ce jour-là.
Dar pantolonu, birinci sınıf sarı çizmeleri ve ipek şapkasıyla seyis üniformasının içinde hiç fena görünmüyordu.
Il n'était pas si mal dans son habit de concierge avec le pantalon serré et les bottes avec le bout jaune et ce petit chapeau en soie.
Asker üniforması giyip sabunla yıkanıp, yatakta yatmak için mi?
M'laver les oreilles avec du savon, dormir dans un lit? Moi, j'tire!
Bir erin üniformasını giymen çok demokratik.
Très noble à vous de porter l'uniforme de simple soldat.
Ama söylüyorum, bir yüzbaşı üniforması almak sağlıklı değil.
Emprunter l'uniforme d'un capitaine est dangereux.
Söyle ona, siyah olmasına bakmasın. Güzel üniforması lekelenmez.
Qu'il s'en fasse pas pour sa couleur.
Bir de Güvenlik Kuvveti üniforması var.
Et il a un uniforme de garde.
- Asker üniforması giyiyor.
Il porte un uniforme.
Şoförün üniforması kısaysa
L'uniforme n'est pas porté Par le chauffeur
St. Louis Browns üniforması.
- A St Louis Browns.
Jerry üniformasının içinde oldukça yakışıklı duruyor, öyle değil mi?
- Jerry sera beau dans son uniforme, non?
Bir gardiyan üniforması giy de seni ne kadar sevdiklerini görelim.
Mettez un uniforme, vous verrez s'ils vous aiment.
Başlarım üniformasına!
On s'en fiche!
Ülkesinin üniformasını taşıyan bir adamdan beklediğim şey... Şu mesele.
J'attends de chaque soldat américain...
Öteki üniformasız fotoğraflar adamın suratını bu kadar iyi göstermiyor.
On ne voit pas bien sa tête sur celles où il est en civil.
Antonio hala denizci üniformasıyla.
Regarde Antonio en tenue de marin, il rentrait de l'armée...
Bizim piyadenin üniformasını giyen Almanlar'a karşı dikkatli olmamız söylendi.
Méfiez-vous des fritz habillés en G.I.
Ve sen, üniformasını çıkarınca daha da yakışıklı olan dünyadaki tek adamsın.
Toi, sans uniforme, tu es encore mieux.
Evanston'daki o adam üniformasının gittiğini fark ettiğinde neler hissedecek merak ediyorum.
Que dira ce type, quand il verra que son uniforme a disparu?
Hepsi ABD Süvari Birliği üniforması giyiyor.
Ils portent l'uniforme de la Cavalerie.
Üzerinde hala Coldstream muhafızlarının üniforması var, üstelik telefonu kullanabilirsin.
Vous êtes encore en uniforme, du reste, le téléphone est libre, maintenant.
Belki bir adamına polis üniforması giydirmiştir!
Il est capable de m'avoir, déguisé en flic.
Sen kraliçenin üniformasını giydin ve eski okul fularını taktın.
Vous êtes un homme d'honneur.
Biri öldüğünde üniformasının rengini dert etmez.
Une fois mort, un homme ne s'inquiète plus de la couleur de son uniforme.
İzin için günün üniforması, mavi elbise.
L'uniforme du jour de permission est le bleu.
Çoğunuz savaş üniforması giymiyorsunuz.
Nombreux sont ceux qui ne sont pas en tenue de combat.
Kızı ailenin oğluna aşık olmuştu. Sonra aileyi kiliseye götürüyor, üniformasını değiştiriyor..... ve kızını evlendiriyordu.
Sa fille est tombée amoureuse du fils de la maison, et en moins de deux, il conduisit la famille à l'église, changea de costume pour donner la main de sa fille.
- Senin için endişeleniyorum Taza. Üzerinde asker üniforması var. Babam bundan nefret ediyor.
Je te regarde et je vois l'uniforme que mon père déteste.
- Asker üniforması giyen herkes düşmanımdır.
Je hais ceux en uniforme.
Üzerimde ki Birleşik Devletler Ordusu üniformasını... uzun yıllardır, gururla taşıyorum.
J'ai porté l'uniforme de l'armée des États-Unis presque toute ma vie d'adulte. Et je l'ai porté avec fierté.
Savaş meydanında iki ordu düşünebiliyor musunuz üniformasız, tamamiyle çıplak?
Imaginez-vous deux armées s'affrontant sans uniformes?
Sadece bir adam değil bir gecekonducu ve bir domuz yetiştiricisi Ama galiba bir zamanlar bir Yankee üniforması olan bir şey ilişti gözüme.
Ce n'est pas seulement un envahisseur et un fermier, mais je crois aussi détecter un vieil uniforme de Yankee.
Niye bir piyade üniforması ya da başka bir şey giymiyorsun?
Changez-vous en tenue de combat.
- Yerinde olsam bir piyade üniforması giyerim.
Vous devriez vous changer.
Buna inanmayacaksın ama şu Buster Brown üniformasını... giymeden önce birkaç iyi kızla çıktım, hiç şikayet eden olmadı.
Croyez-le ou non, avant d'endosser cette tenue je suis sorti avec des filles gentilles et je n'ai jamais eu de plaintes.
Niye olmasın? Ülkenin üniforması.
C'est l'uniforme du pays, non?
Alman üniforması.
C'est un Allemand.
Sen, ülkesinin üniformasını giyen. Gördüğün gibi, ben de kendi ülkemin üniformasını taşıyorum.
Vous, qui portez l'uniforme de votre pays ; regardez, moi je porte l'uniforme de mon pays :
Ordudan ayrıldım, zorla emekli edildim. O halde üniformasını niçin giyiyor?
Alors, pourquoi cet uniforme?
Emekli üniforması giyiyorum!
Je porte l'uniforme d'un sergent en retraite!
Bu onun üniforması ;
C'est à lui.