Üniversitedeyken translate French
181 parallel translation
Bayan Kittredge'ın üniversitedeyken pek özel bir durumu vardı.
Miss Kittredge aussi avait une particularité à l'université.
Hangi fırtınalar? Bayan Kittredge'i üniversitedeyken rahatsız eden fırtınalar.
Ceux qui rendent Miss Kittredge si malade :
Ya sen üniversitedeyken kopan o fırtınalar?
Pensez à ces orages, à l'université.
Paris'de üniversitedeyken tanıdığım bir çocuğu hatırlatıyorsun.
Vous me rappelez un garçon que j'ai connu à Paris, à l'université.
Ama seni boş vermedim, Helen. Bir gözüm hep üstündeydi. Chicago'yken, üniversitedeyken, buradayken.
Je vous ai gardée à l'oeil, sachant que tout finirait par remonter, que les souvenirs ressurgiraient.
Sizinle Amerika'da, üniversitedeyken mi tanışmıştı?
Vous étiez camarades de faculté?
Ben üniversitedeyken hep futbol konuşulurdu.
Quand j'étais à l'Université, tout tournait autour du Football
Beni asıl etkileyen... üniversitedeyken bu kadar tecrübe kazanmış olmanız.
Ce qui m'impressionne... c'est l'expérience que vous avez acquise tout en étant étudiant.
Ama üniversitedeyken, Susan Saladore düşünmüştü.
Quoique, à la fac, Susan Salvadore le pensait.
Sen üniversitedeyken onlar muhtemelen kararlarını vermişlerdi.
Ils avaient déjà pris leur décision, quand t'étais encore étudiante.
O üniversitedeyken okul harçlarını şeyle öderdi o bir telekızdı.
Quand elle était à l'université... elle payait ses études en... C'était une call-girl.
Sam üniversitedeyken böceklerimden, nefret etmezdin ve onlara sevgimi bir sen bilirsin.
Sam... quand on était en fac, je sais que tu haâssais mes mouches... et tu sais comme je les aime.
Ben de üniversitedeyken teknelerde çalışırdım.
J'ai payé mon collège en travaillant sur les bateaux. - C'est mieux que cuire des hamburgers. - Ouais.
Babam ben üniversitedeyken ölmüştü.
Mon père est mort quand j'étais à la fac
Ama üniversitedeyken onlarla görüşme şansım olmuştu beni beğenmişlerdi.
Étant étudiant, j'ai eu un entretien avec eux.
Kocam depoya indi ve üniversitedeyken çaldığım gitarı getirdi.
Mon mari est allé chercher la guitare que j'avais à l'université.
* Sadece idare ettiğim anlarda * - Araştırma sadece üniversitedeyken yaptığın bir şey değil belki de.
Cette quête ne se vit pas seulement à l'université.
Sizinkiler, Ross'u üniversitedeyken ot içerken yakalamışlar o da suçu bana atmış.
Ils l'ont surpris un jour en train de fumer et il m'a accusé.
Ross, üniversitedeyken ot içiyordu. - Ne?
Ross a fumé un joint quand il était à la fac.
Bir kez üniversitedeyken. Ama içime çekmedim.
Une fois à l'université, sans avaler la fumée.
Çocuklarınızla iletişim kurmaya çok açıksınız. Benim babalarım. da sizin gibi olsaydı üniversitedeyken o kadar erkekle yatmazdım.
Je suis le plus jeune des deux frères dans ma famille, et je n'ai jamais été un grand frère.
Prue, üniversitedeyken fotoğrafçılık dalında Pulitzer kazanmak isterdin.
Déjà, à la fac, tu rêvais de gagner le Pulitzer de la photo.
Ben üniversitedeyken, 1700'lerin başlarında ne zaman aşırı strese girsem American Beauty albümlerini koyardım.
Quand j'étais à la fac, au 18e siècle... j'écoutais leur album American Beauty quand je sentais l'angoisse monter.
Hatırlıyorum da biz üniversitedeyken...
Quand j'étais en fac, ce qu'on faisait...
O değil, üniversitedeyken ne zaman Ellen'la kavga etsek içi boş olan keklerden yapardım.
Chaque fois qu'Ellen et moi se disputaient à la fac. Je lui faisais un cake au chocolat.
Will ve ben üniversitedeyken, "Zanies" adında grubumuz vardı.
Will et moi, quand on était à la fac, tenions cette petite troupe amateur- - Les Loufoques.
Çok uzun zaman önce ben üniversitedeyken evliydim.
Il y a très très longtemps... quand j'étais étudiant... j'étais marié.
Onu üniversitedeyken tanıyordum.
C'était une camarade de fac.
Gerçi üniversitedeyken bana sırtını dönmüştü ama...
Bien qu'il se soit détourné de moi à la fac.
Poposu da üniversitedeyken olduğu yerde.
Et son cul est au même endroit que quand elle avait 20 ans.
Gözlükleri üniversitedeyken ciddi görüneyim diye takmaya başlamıştım.
Je me suis mis à porter des lunettes pour faire plus sérieux à l'université.
Teşkilata üniversitedeyken mi katıldın? - Evet. - Hangisiydi?
- On vous a recruté à l'université?
Biliyor musun, ben de üniversitedeyken klavye çalardım.
- Oui - Je jouais du clavier à la Fac
Annem ben üniversitedeyken öldü.
Elle est morte quand j'étais en fac.
Biliyor musun, üniversitedeyken iyi bir arkadaşım vardı.
Tu sais qui était mon meilleur ami à la faculté?
Hatırlıyor musun, üniversitedeyken 31 yaşında hayatımızı kurmuş olmak istediğimizi söylerdik.
À la fac on disait qu'on se rangerait avant d'avoir 31 ans.
Evet, ama onu üniversitedeyken hiç görmedin.
Oui, mais tu ne l'as jamais vu à la fac.
Buster, üniversitedeyken tıbbi esrar ve mide üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırmaya katıldığını hatırlamıştı.
Il se souvint qu'il avait fait une étude intitulée. : la marijuana et ses effets sur les nausées.
- Babam beni üniversitedeyken işe almıştı.
- Papa m'a engagée pendant mes études.
Ben üniversitedeyken, ben...
Quand j'étais à l'université, je...
Sence üniversitedeyken Olivier ile bir kez yattığımı anneme söylemeli miyim?
Tu crois que je devrais dire à maman que j'ai couché avec Olivier quand j'étais à la fac?
Juliet Taylor. 38 yaşında, üniversitedeyken aşırı solcuymuş, çıkarları için davasına ihanet etmiş.
C'est la bonne recrue? Service financier.
Ben üniversitedeyken her yer öyleydi.
Quand j'étais à l'université, c'était partout.
Ben üniversitedeyken, matematik ve fen bilimcileri bile İngilizce dersi almak zorundaydı.
Quand j'étais un étudiant, même les étudiants en maths et sciences avaient des cours d'anglais.
Bir keresinde üniversitedeyken ot çektiğimde de aynen böyle olmuştu.
C'est exactement ce qui m'est arrivé la fois où j'ai fumé un joint à l'université.
Fena değil, bayan Higginson. Ama bilmelisiniz ki, üniversitedeyken yoğun eskrim çalışmalarım oldu.
Pas mal, Mlle Higginson, mais vous devriez savoir que j'ai suivi des cours intensifs d'escrime à l'université.
Turk bunu üniversitedeyken bir bahis uğruna yapmıştı.
- Turk l'a fait une fois, pour un pari. - Je ne l'ai jamais dit à Carla.
Annemle birlikte üniversitedeyken, hiç sürekli birlikte olmanız yüzünden... tekeşlilik hiç seni baydı mı?
Quand tu étais à l'université avec maman, vous n'avez jamais... Sombrés dans la banalité et la routine?
Sıradaki adamla seneler önce üniversitedeyken tanıştım.
J'ai rencontré le prochain gars il y a longtemps, aussi quand j'étais à l'université.
Biliyorum, üniversitedeyken biriyle çıkmıştım.
J'en voyais une à la fac.
Evet, üniversitedeyken DJlik yapmıştım.
Oui, j'étais dj à l'université.