Ürünleri translate French
899 parallel translation
Bu son dönemlerde kadın ürünleri stoklayan genç bir kadına geliyor.
Cette chanson est pour une jeune femme qui travaille au rayon des produits féminins.
Siz ürünleri satarsınız, onları satın alma işini bana bırakın. - Affedersiniz Bay Matuschek.
Contentez-vous de vendre, moi, j'achete!
O ürünleri ne çok sevdiğini ve sana çok iyi geldiğini söyleyeceksin.
Déclarez que vous aimez son vermicelle, que vous en mangez souvent.
"E.F. Strable'dir beni paketleyen kişi sofralarınızın zevkidir ürünleri."
Que E.F. Strabel prépare pour votre table. " Mince, alors!
Yaratıcı düşüncelerimin ürünleri şimdi de polis eleştirisine mi uğruyorlar?
Les œuvres de l'esprit seraient-elles désormais sous contrôle policier?
Şehirdeki müşterilere yün, elbise gibi tekstil ürünleri bulmalarına yardım ederim.
J'aide des acheteurs dans le domaine du textile.
Artık işin doğası daha karmaşık bir hal almıştı. Sadece ürünleri fabrikadan almakla kalmıyordum ürünlerin doğrudan satışını da yapıyordum.
Le travail était plus complexe, dans la mesure où je vendais directement les produits, qui étaient pris à l'usine.
Ada sakinleri deniz ürünleri, iri taneli bitkiler ve bataklık kömürüyle sade bir hayat sürerler.
Les habitants vivent frugalement des produits de la mer, des maigres herbages et des tourbières.
Seni tanıdığım kadarıyla, bunlar koleksiyon ürünleri diyebilirim.
Ce sont des pièces de collection. Oui.
- Dediğiniz gibi... - 35. Yün, pamuk, ketenin yerini alacak ara ürünleri çeşitlendirmemiz gerekecek.
Il n'y a qu'à varier les composantes pour imiter la laine, le coton, etc.
Otur Rudolph. Tesisimizdeki diğer bütün ürünleri durdurmaya razıyız.
On suspend la production des autres produits.
Denizin dibindeki ürünleri toplayan, avcılar ve çiftçiler vardı.
Il y avait les chasseurs et les fermiers du sous-marin, ramassant leur récolte au fond de la mer.
- Deniz ürünleri yiyeceksin. - Umarım seviyorsundur.
J'espère que vous aimez les fruits de mer.
En önemli ürünleri vanilya, şeker, kakao, kahve, fosfat ve rom dur. Rom!
Vanille, sucre, cacao, café, copra, perles, phosphates et rhum sont ses produits phare.
Ve bu özerk eyaletin kanun yapıcıları, bu zehir işportacılarının kâh kitaplarda, kâh şişelerde satmaya çalıştıkları ürünleri etiketleme dayatmalarına karşı akıl sahibi davrandı.
Or les législateurs de cet Etat souverain ont eu la sagesse d'exiger que les revendeurs de poison, en bouteilles ou en livres, étiquettent clairement le produit qu'ils tentent de vendre.
- Tütün ve nane. - Tütün ve nane ve bakım ürünleri!
Comment va-t-on s'arranger?
Bu bilinçsiz düşünceler bozulmuş bir zihnin çılgın ürünleri mi yoksa bağlantılarını henüz keşfetmediğimiz bir mantık zinciriyle travmaya mı bağlı?
Sont-elles le produit extravaguant d'un esprit détraqué? Ou sont-elles liées au traumatisme par un enchainement logique qui reste à découvrir?
Kocanın 40,000 dolar borcu var, bunun 15,000 doları da benim param çünkü su ürünleri şirketine bu parayı yatırmıştım.
Parce qu'il a perdu 40 000 dollars, dont 15 000 étaient à moi, dans une entreprise qui vend des algues comestibles.
Kadınlar yeni moda ürünleri ortalama fiyatlara almak isterler.
Les femmes veulent un modèle élaboré mais à bas prix.
Deniz ürünleri güveci. Ve meyve olarak da muz.
Soupe de poissons, et banane en dessert!
Deniz ürünleri güveci. İçinde, karides, orfoz balığı parçaları ve sıcak soslu daha birçok şey olacak.
- Une soupe de poisson, avec des crevettes, du mérou, des langoustines, accompagnés d'une sauce piquante.
Bu nedenle size derim ki, Tanrı'nın hükümranlığı sizden alınacak ve ona yaraşan ürünleri yetiştiren bir halka verilecek.
Je vous le dis, le royaume de Dieu vous sera retiré et sera confié à un peuple qui le fera fructifier.
İki yıldır yağmur yağmadığı için ürünleri mahvolmuş.
Elle se fait attendre depuis déjà deux ans et leurs récoltes ont succombé.
Kozmetik ürünleri satıcısı.
C'est juste un vendeur de produits cosmétiques.
Beyefendiler bu günkü ürünleri bu kadar beğenmenizden çok memnun oldum.
Je suis ravi, messieurs, de constater à quel point vous appréciez la marchandise d'aujourd'hui.
Hep hayalcilerin hayal ürünleri olduğunu düşünürdüm.
Ne sont-ils pas le produit d'une imagination débordante?
Depomda Styrofoam ürünleri vardı, onları spreylettim.
Il serait plus avisé que je m'entretienne personnellement avec mes supérieurs pour leur en faire la demande.
Hey, bir fikra anlatayim mi? Bir çocugun süt ürünleri çiftligi varmis.
Tu veux entendre l'histoire de ce type qui a une ferme laitière.
Programımızda ürünleri tanıtan kızın ismi Gillian Kızı olacaktır.
La fille qui présente les produits Dans notre spectacle s'appellera "la Gillian"
Gördüğünüz gibi, ürünleriniz güvenlik için benzer banyo ürünleri gibi renklendirildi ve koku eklendi.
Votre marchandise a été teinte et parfumée comme des sels de bain, pour plus de sécurité.
İşte bakın, hepsi kadın kozmetik ürünleri.
Je suis représentant en parfumerie.
Nesillerdir verilen eğitimin ürünleri.
Ils sont entraînés depuis des générations.
İnşaat, elektrik ürünleri, çok sayıda tarım tahvilleri.
Construction, fournitures électriques... de nombreuses exploitations agricoles.
Çünkü sizlere en önemli geleneksel ürünleri göstereceğim.
Je vais vous montrer surtout les objets traditionnels.
Bu ürünleri yasaklayacaklar.
Il paraît que ça va être interdit de jeter ces produits-là dans le tout-à-l'égout.
Bu damıtıcı. Cilde zarar verebilecek ürünleri damıtıyor.
C'est l'extracteur qui élimine les déchets.
Ne olur deniz ürünleri demeyin bana.
Ne me parle pas des fruits de mer.
Bu insanlar nükleer radyasyonun son ürünleri.
Ces hommes sont le résultat d'une radiation nucléaire.
Şişelerimizi toptan alırız ve doldurulmaya hazır oluncaya değin çeşitli Carsini ürünleri ile birlikte burada muhafaza ederiz.
On achète les bouteilles en gros puis on les remplit quand les vins sont prêts.
Beni görmeğe geliyor olmana karşın, her şeyi, bütün ürünleri, bütün konserve yiyecekleri inceleyerek geçip geldin.
Même si vous veniez me voir, vous regardiez partout. Les produits, les boîtes, vous étiez à l'aise.
Çok şükür, buradaki deniz ürünleri de sahte değil. Uzman görüşüm de denebilir.
Ici, au moins, les fruits de mer ne sont pas trafiqués.
İnsanlar, hükümetin bu ürünleri piyasaya salmadan önce test edip... onaylamadığını düşünecekler.
La Faculté n'a pas testé, ni autorisé nos derniers produits.
Yalnızca süt ürünleri ve yumurta yiyeceksiniz.
Ne mange que des produits laitiers et des œufs.
İthal ürünleri sevmiyor sanırım.
Sans doute n'aime-t-il pas le vin importé.
Sağda - İngiltere ve İtalya ürünleri, oyuncak arabalar, gemiler ve denizaltılar.
à droite, les productions anglaises et italiennes, les armes et les modèles réduits.
Savaş ürünleri mahvetti. Tavşanlar bile kaçtı.
La guerre a détruit la récolte, même les lapins n'en veulent pas.
E.F. Strable'dir beni paketleyen kişi, sofralarınızın zevkidir ürünleri. "
Une vache saine d'esprit ne dirait jamais ça.
Fontana... Fontana ürünleri.
Fontana, tissus Fontana.
Tarlayı sürüp ürünleri yiyelim
Dansez, allez!
- Hepsi kozmetik ürünleri.
Ce sont des cosmétiques.
Son bilinen İllinois'te sağlık ürünleri satan bir dükkan açtıkları.
Aux dernières nouvelles ils vendaient des aliments naturels à Evanston, Illinois.