Üstelik translate French
1,503 parallel translation
Bu ikincil, üstelik ben söylemiyorum bunu, bilim söylüyor.
C'est secondaire. Je n'invente rien. C'est la science.
Takas yaparlarsa yaşadığını, bakanlığın... onu gizlediğini, üstelik kaçmasına da izin verdiğini itiraf etmiş olacaklar.
Faire un échange, c'est avouer qu'il est vivant, que la Défense le gardait prisonnier en secret, et qu'il s'est enfui.
İmgelemleri aldın, üstelik harika ve normal bir hayatla değiş tokuş yapabilirdin.
Tu as pris les visions et même en échange d'une vie de rêve...
İzlerde renkli parçalar var, üstelik tazeler.
il y a des taches de couleurs mouchetées sur les rainures, et elles sont fraiches.
Zafiyet göstergesi olarak süreci hızlandırabilir üstelik.
Un signe de faiblesse qui pourrait même la provoquer.
A... bunun olacağını sanmıyorum, sen tüm bu şeyleri atlattıktan sonra üstelik.
Oh... je ne pense pas que cela arrivera, pas après tout ce à quoi tu as survécu.
Daha önce duymuştu üstelik.
Et il la connaît déjà!
Evet üstelik onunla bir iki kez fena bozuştum bilirsin.
J'l'ai quand même niqué une ou deux fois.
- Harika, üstelik düşünceli.. - Bana kızgın mısın?
- Et il est attentionné, en plus.
Bir papaz bile getiremedim, üstelik parası ödendi.
Pas de cérémonie.
Clark Kent bir konu açıyor üstelik doğruyu söylemek hakkında ve içini dökme sırası ona gelince her şey bir sırra dönüşüyor.
Clark Kent commence une discussion... sur l'honnêteté... et quand c'est à son tour de se confier, sa vie devient soudain un secret d'état.
Fez, köpek balığının üstünden atladın üstelik ıslanmadın bile.
Fez, tu as sauté par-dessus ce requin, et tu n'es même pas mouillé!
Ve sarhoştu, üstelik günün ortasında.
Et elle était ivre, en plein milieu de l'après-midi.
İşte Fez'in bu akşamki konserine davetiyeleriniz... üstelik Fez'in kendi elinden.
Voici les invitations pour voir Fez dans le "Spring Sing" de ce soir... adorablement illustrées par les mains de Fez.
Kahretsin Lawrence, üstelik iyi de yaparsın.
Lawrence, maudit sois-tu, tu réussiras également.
Titanik imgesi bize romantik geliyor üstelik devir de bu türden romantik değerlerin devri asil davrandığımızı ve gemideki diğer erkeklerin yanında kaldığımızı hayal etmek istiyoruz.
Comme on romance beaucoup l'histoire du Titanic, un moment très romanesque, en fait, on veut être comme ces hommes qui ont prouvé leur dignité.
Astronotsun, üstelik kravat bağlamayı biliyorsun, öyle mi?
Vous êtes une astronaute et vous nouez les cravates?
Kendra o sütyeni çıkardığını görmek istesem de üstelik hayatım boyunca nefret ettiğim bir takıma ait olmasına rağmen bence onu çıkarmamalısın.
Même si je rêve que tu enlèves ce soutien-gorge... car j'ai jamais pu encadrer l'équipe qu'il représente... il vaut mieux que tu le gardes.
Hiç param yok, evim yok üstelik bunlar benim suçum bile değil.
Que je n'ai plus d'argent, plus de maison, et c'est même pas ma faute?
İyi işitiyor, üstelik uyanık.
Il entend très bien quand il est éveillé.
... üstelik Chuck'a, herkes dururken...
Et qui plus est, à Chuck.
üstelik adınızı da bilmeliyim.
Et je veux savoir votre nom.
Fakat "ES" seyahatine çıkmanın ve kamp yapmanın sebebi, çocukların büyümesinden ötürü üstelik sizden ayrı büyüyorlar, ve bu da kalbinizi sızlatıyor.
La raison pour laquelle on fait ces sorties en VR... ou au camping, c'est que vos gosses grandissent... et qu'ils s'éloignent de vous. C'est déchirant.
Söyleyeceğim tek cevabı söyledim, "yemin ederim, tarihte ilk defa bir gazetenin başlığı" kunduz "ve" meme ucu " kelimelerini içermiştir... üstelik kimseyi rencide etmeden.
J'ai seulement pu dire : "C'est sûrement la premiêre fois... qu'il y a eu le mot" téton "dans le titre du journal... sans que personne ne proteste."
Bak, anatomik deri koltuklar, sis farları Formula 1 direksiyonu, 8'li radyo-kasetçalar üstelik dört kanallı ses.
Sièges en cuir anatomiques, phares anti-brouillard, volant de Formule 1, radio cassettes 8 pistes avec son quadriphonique...
Bir insan böyle şeyleri üstelik grup içinde o kadar şahidin önünde yapmayı nasıl düşünebilirdi?
Qui penserait même à commettre de tels actes? Et faire ça en groupe.
Rodney King hala davası için uğraşıyor, üstelik onun elinde video kaset var.
Rodney King se bat encore, et les flics ont été filmés!
Karnı açtı, üstelik rosto pencereden uçmuştu.
- J'ai jeté le rôti.
Ve üstelik gülüyorsun.
Les lunettes ont disparu... tu es jolie...
Böyle bir şeyin basıma gelebileceğini hiç düşünmemiştim, üstelik Aman'la.
Je l'aime. Sweety, je t'aime
Kardeşi ile beraber çalışıp para kazanmak için gurbete gidiyorlar. Para kazanmayı bırak, üstelik biri hayatını kaybediyor.
Ils sont partis travailler ensemble, ils n'ont pas gagné beaucoup d'argent, et son frère est mort.
Kardeşinin karısı daha çok genç, üstelik iki çocukları var.
Sa belle-soeur est encore jeune, et elle a deux enfants.
üstelik bir de şu yorgunluk problemi başladı.
Plus qu'un an à tirer les filles.
Cesursun baya, bütün bunları para kazanmak için uydurdun... üstelik başını belaya sokmadan.
Tu es incroyable, gamin. Tu es capables de faire tout ça pour gagner de l'argent sans qu'on puisse te reprocher quelque chose.
Kalbin Efendi Kwon'la, bedeninse Cho Won'la üstelik yakında Efendi Yu ile evleneceksin. Hanımım.
Votre coeur est à Maître Kwon, votre corps avec Cho Won, mais vous serez mariée au Seigneur Yu.
Kimse bize bir şey vermedi, üstelik, bizden aldılar.
Personne nous a rien donné, mais ils ont pris tout ce qu'on avait.
Onun kudretli efendisiyim ve korumalı bir odaya girip kasadan ruhunu çalıyorum, üstelik kasayı parçalamadan,... şifresini girerek.
Je suis son maître tout-puissant. J'entre dans une pièce surveillée... je vole ton âme du coffre-fort, sans le forcer... mais en utilisant la combinaison.
Ve üstelik, Hack Scudder'ın baban olduğunu düşünüyorum.
De plus, je crois que Hack Scudder est ton père.
Hem üstelik...
En plus...
Kim, ben mi? Binlerce dolar parayla borsada oynuyorum üstelik söylenenlere göre düşmeye mahkûm.
Des milliers de dollars en bourse, ce qui, si j'ai bien compris, peut être décrit comme peu fiable.
"Onunla konuşamaya başladım ve üstelik öylesine konuşmuyordum."
Je me suis mise à lui parler. Et je racontais même des conneries.
İkisi için iyi olabilir... Johnny eskiden fen dersi veriyordu. Biliyorum, üstelik onun babası vesaire.
J'ai pensé que ce serait bien pour eux, et Johnny enseignait les sciences, avant.
Bahar geliyor havalar şimdiden ısındı, üstelik kulaklarımın hava alması gerek.
Le printemps arrive, il fait déjà chaud, et mes oreilles doivent s'aérer.
üstelik ağır maliyetli bir savaş da önleniyor.
et une guerre onéreuse est évitée.
Teyzem Rita'dan daha fazla contaları yakmışşın, üstelik o bir contadır!
Tu es plus dingue que ma tante Rita, qui est dingue.
Lekeli üstelik iğrenç kokuyor.
C'est tout taché et ça pue l'essence.
- Güzelmiş, üstelik pasta sevmem.
Ce gâteau a 22 ans. Il est bon.
ama bay hitler. ailem sadece kitap yayınlar. üstelik helena ile çocukları amerika'ya götüreceğim. - hayır.
Mais Herr Hitler, ma famille ne publie que des livres d'art.
üstelik geç saatlere dek çalışmamız gerekecek.
Oh chéri, je ne crois pas que le cabaret soit l'endroit où nous devons nous afficher en ce moment. Et puis je dois travailler tard.
Arkadaşın Bay Doling, Worthington'a kayıtlı bir öğrenci bile değil ve üstelik ilim yuvamızı aldatmaya kalktı.
Ecoutez, miss Potter, mettons les choses au clair.
Davetsiz geliyorlar, üstelik adam silahlı, öyle mi?
Il y a quelque chose sur cet avion qui l'intéresse.