Ütü translate French
191 parallel translation
Bir sürü çamaşır ve ütü beni bekliyor.
J'ai de la lessive et du repassage qui m'attendent.
Aldanıyorsun, gidemezsin! Ben burada, günden güne köle gibi çalışayım, yıkama yapıp,.. .. zavallı parmaklarım acıyana dek ütü yapayım.
Moi, je me tue à la tâche dans cette maison.
Bana ister para ödesin ister ödemesin onun için çalışırdım. Çamaşırlarını yıkar, ütü yapar, benden istediği her şeyi yapardım.
J'aurais travaillé pour elle, lavé, repassé, récuré, fait n'importe quoi pour elle!
O menajerle karşılaştığımda böyle ütü yapmayacaksın. Her şey farklı olacak.
Plus de repassage, quand j'aurai décroché la timbale.
Sen dışarıda arabayı temizliyordun. Ben mutfakta ütü yapıyordum.
Toi, tu lavais la voiture...
- Sakin ol bakalım. Bulaşık, temizlik, ütü işleri ile zevk ve ayrıcalık dolu bir hayata mı döneyim?
Et recommencer à astiquer, à briquer et aussi à me cultiver?
Dikiş dikebilir, ev temizliği ve ütü de yapabilirim.
Je sais aussi coudre, nettoyer une maison et repasser.
Bunca yıldır hala ütü yapmayı öğrenemediniz.
Après toutes ces années, vous ne savez toujours pas repasser.
Sonra, ütü bitince.
Plus tard. Quand j'aurais fini de repasser.
Çok iyi ütü yapıyorsun.
Tu es la perle du repassage!
Aylardır ütü yüzü görmeyen elbiselerle dolaşır.
Il ne doit presque jamais repasser ses costumes.
Bütün gün ütü yapmıştım...
J'avais repassé toute la journée...
Kıyafetimin kusuruna bakma, ama beni ütü yaparken yakaladın.
Excuse-moi, je suis en plein repassage.
Acaba ütü niye sıcaktı?
je me demande pourquoi le fer était chaud?
Sanırım sonra ütü yaptı ve kapatmayı unuttu.
je pense qu'elle a fait son repassage plus tard et a oublié de l'arreter.
Artk buharl ütü kullanyorlar.
Ils ont des fers à vapeur!
Marie Axhelm'e gittik, ütü yapıyordu.
Quand on a été voir Marie Axhelm,
Saçlarıma kızgın ütü basmaya kalktı.
Il voulait me friser avec le fer à souder.
- Küçük bir ütü kazası oldu da.
- Cette personne a pris un coup de fer à repasser.
Önlüğümü gitmeden önce ütü masasına bırak, tamam mı?
- Et puis la coiffe, aussi. Alors le tablier, tu le remets sur la planchette avant de partir.
Belki de soygunculardan biri kızdır, çok seyahat ediyordur ve ütü istemeyen kumaş seviyordur.
Une voleuse naine allergique au repassage...
Ve de bir ütü!
Et même un fer à repasser
Senin için biraz ütü yapmami istemez misin?
Tu n'as pas du repassage?
Ben ütü odasına bakacağım.
Je vais voir dans la lingerie.
Elimde ütü var.
J'ai un fer à repasser.
Biraz ütü işe yarar.
Juste un petit coup de fer, ça ira.
Yemek, temizlik, dikiş süpürge, ütü ve nefes nefese kalmak.
cuisiner, nettoyer, repriser, aspirer, repasser, et éduquer.
Yahudi olmak istiyorsan, Şemini Atzeret günü ütü yapamazsın! Bugün tatil günümüz!
Si tu veux devenir juive, tu ne dois pas repasser le jour de Shemini Atzeret.
Kim'le balolara gidiyorum, ona yardım ediyorum, ütü yapıyorum.
Parce que je l'accompagne aux bals, je l'aide, je fait son repassage.
Baloya onunla gidip ütü yapmasam buruşuk kıyafetle çıkar.
Parce que si je ne l'accompagne pas pour repasser, il aura plein de plis.
Veya kendisi ütü yapar, ama başka birinin sana destek olup şöyle demesi işe yarıyor, " Evet, yaparsın.
Ou il sera ici en train de repasser. Ca aide quand quelqu'un est de ton côté, et te dit, "tu peux le faire. tu vas être super."
Kalıcı ütü!
Et bien dégraissé!
Acele et, yığınla ütü var.
Dépêche-toi, il y a plein de repassage.
Sizi gidi ilkel ütü kafalılar! Dinleyin!
Écoutez-moi, bande de nazes primitifs.
Klozetin üzerinde ütü yapıyorum. Sahi mi? Genelde insanlara tuvalette bir dergi yeter.
Donne-moi le carton du rouleau de papier toilette, trois pansements, un rasoir et deux limes à ongles.
Craig, ütü nerede?
Craig, où le fer?
Hediyesinin ütü masası olduğunu görünce çok şaşıracak.
Elle va être surprise quand elle va voir la housse de table à repasser.
Bir motorsiklet, bir gardrop, annen için bir ütü ve büyük bir buzdolabı.
Une moto, un placard, un fer à repasser pour ta mère, un grand frigo.
Bir ütü masasıyla iyi bir atış destek masası yapılır.
Une planche à repasser suffit.
S.kindirik bir ütü masası gibi dümdüz yatıyordu.
Comme une planche à repasser putain.
Annem ütü mü yaptı?
C'est maman qui a repassé?
- Sadece biraz ütü yapıyorum.
Rien, je repasse.
Al. Kendine bir ütü alırsın.
Tiens, achète-toi un fer à repasser.
Doğru, ben ütü yapmayı beceremem.
C'est vrai. Je ne sais pas repasser.
Aptalca olan kocası karısının evde kendisi için... yemek ve ütü yaptığını kendisini erkek gibi... hissetsin diye yemek şirketi açmamaktır.
Le ridicule, c'est de ne pas être une cuisinière pour que ton mari se sente un homme, en sachant que sa femme trime à la maison!
Karı gibi ütü mü yapmak istiyorsun ha?
Tu veux repasser?
Kendi kendine ütü yapan tek ütü.
Le seul fer qui repasse tout seul.
Bu gece ütü yapacağım.
Je repasserai ce soir.
Bundan güzel şarkı söylendiğini duymadım. Sana ütü yapmayı seviyorum baba.
Je n'ai jamais entendu mieux!
Norge konsantre ocak, Norge otomatik çamaşır makinesi, Norge yüksüz ütü,
le Chauffage Norge, la Machine à laver Norge, la Repasseuse Norge, la Chaudière à air Norge ainsi que toute une gamme d'appareils ménagers modernes.
Çamaşır yıkıyorum, ütü yapıyorum sonra bir daha yatıyorum. Hayır.
Non.