Üye translate French
1,478 parallel translation
Le Mirage Golf Klübüne üye.
Membre du club de golf Mirage. Il conduit un Cherokee.
" Ailemize yeni bir üye lazım.
Il nous faut quelqu'un d'autre. "
Baba ve Rab İsa'nın kudretli adıyla Başkan Bush'a, kendisi yeni bir Yüksek Mahkeme üye adayı seçimi için hazırlanırken dua ediyoruz.
Père, au nom puissant du Seigneur Jésus, nous prions pour le Président Bush, alors qu'il se prépare à élire une nouvelle personne à la Cour Suprême.
Ve, bu giderek güçlenen sendikaların üstesinden gelmenin bir yolu da bir sendikaya üye olmayı tehlikeli hale getirmekti.
Et pour lutter contre ces syndicats de plus en plus puissants, la solution était de rendre toute adhésion dangereuse.
Ruhban sınıfından iyi üye de orada, değil mi?
Il y a également deux membres du clergé, n'est-ce pas?
Meclis'e yazın eğer dinlemezlerse Meclis'e üye olmaya çalışın!
Écrivez à vos élus. S'ils n'entendent pas, posez votre candidature au Congrès.
Kabileye yeni bir üye katıldı.
Souhaitez bienvenue à notre nouveau membre.
Grubunuzdan bir üye neredeyse Tiliyum rafinerisini imha etti.
Vous avez failli détruire notre raffinerie de tylium.
Young Women's'a * üye misin?
Tu fais partie des "Young Women"?
Sizler Juniper Creek olmasanız da, herhangi bir örgüte tekrar üye olmak için hâlâ hazır değilim.
Vous n'êtes pas Juniper Creek, mais je ne suis pas prêt à retourner dans un groupe organisé.
Öyleyse peopledetectors'e üye olan sendin.
C'est vous qui avez contacté Peopledetectors?
Buraya üye olmanın ne kadara mal olduğunu biliyor musun?
Vous savez combien ça coute d'être membre?
Sormak zorundaysan, üye olmayacaksın.
Si vous avez à demander, vous ne rentrerez pas.
Hanımefendi beni üye ilişkilerine aktarmayın lütfen.
S'il vous plait, ne me transférez pas au service des abonnés.
Demek istediğim, bu adamın bir çeteye üye olduğunu nereden biliyoruz ki?
Je veux dire, comment savons-nous que le tueur est membre d'un gang?
Seçkinlerin ve popülerler olanların kulübüne asla, üye olmayacağından bahsederdin.
Tu disais que tu ne rejoindrais jamais ce club, celui de l'élite et des populaires.
Kıyamet, PETA'ya üye değil anlaşılan.
Apocalypse est pas l'ami des bêtes!
Çeteler, yeni üye kabulünde veya intikam zamanı belli bir zaman limiti koyarlar.
- Meurtre à retardement? Les gangs fixent une limite de temps sur une initiation ou des représailles.
Sayın üye.
M. le conseiller...
Grupta seks objesini kullanmak zorunda olmayan bayan bir üye var.
Il y a une fille dans le groupe. C'est une vraie musicienne qui n'est pas obligée de se servir de son sex-appeal.
Susun. Bu kadar yeni üye, ne güzel!
Je suis heureuse de voir tant de nouveaux membres.
Ne de olsa puan almasaydın diğer üye kardeşler Ryan Seacrest'inkine benzettiğin saçlarını kazıyacaklardı.
Après tout, il fallait que tu le fasses, sinon tes camarades t'auraient rasé la tignasse à la Ryan Seacrest ( * ).
Dini bir inanç, ırkçı bir ideoloji ya da politik bir duruşu paylaşan her üye kendi bireysel kimliğini bu gruba adamıştır.
S'ils partagent une foi religieuse, une idéologie raciste, ou un idéal politique, chaque membre de cette unité privilégie le groupe à sa propre identité.
Belki bir üye adı bulabilirim.
Je vais essayer de trouver un nom de membre.
Rowe ırkçı beyaz gruplara mı üye?
Rowe croit à la suprématie de la race blanche?
Kocası bir sigorta şirketinde başkan yardımcısı. Rotary Kulübü'ne üye.
Son mari est vice-président, il fait partie du Rotary Club, n'a pas de P.-V.
Bir eyalet senatörü, şehir kalkınma.. .. ajansından iki üye. Tüm bu adamlar şehrin godomanları.
Un sénateur, deux conseillers, l'agence du développement urbain, tous ces promoteurs...
- Bir üye mi?
- Un client?
- Balık ve vahşi yaşam sağolsun. Bu bölgedeki birçok çakalda üye kuruluşların taktığı GPS tasması var.
Grâce au Fish and Wildlife Service, les meutes de coyotes de la région comptent au moins un membre avec un collier GPS.
Yani, Phil beni de bu sisteme kart satmam için üye yaptı,
Donc, Phil m'a recruté pour vendre ces cartes.
.. ve bende şimdi sizi üye yapıyorum.
- Et c'est à votre tour. - Qui c'est ce type déjà?
Phil beni ve sonra başkasını üye yaptı.
Phil a recruté moi et un autre gars.
Bir gün, kulübümüze yeni bir üye geldi...
Un jour, un nouveau membre a rejoint le club...
Ben, Michael Scott, online bir çöpçatanlık sitesine üye oluyorum.
Moi, Michael Scott, je m'inscris sur un site de rencontres.
Bir üye daha kaybedemeyiz. Vur onu!
Nous ne pouvons pas perdre un autre membre, tuez-le!
Anladığım kadarıyla 9 no'lu üye yemeği bitmek üzereyken aniden ayağa kalkmış elleriyle göğsüne tutup.
- Madame, d'après ce que je sais, le juré numéro neuf finissait son déjeuner quand elle s'est levée, étreignant sa poitrine, et s'est effondrée. Son déjeuner, peut-être.
9 no'lu üye burada mı yedi yemeğini? - Evet, hanımefendi.
Est-ce là que le juré numéro neuf a déjeuné?
Anladığım kadarıyla 9 no'lu üye yere yıkıldığında sen odada değilmişsin?
Alors, vous n'étiez pas dans la salle quand le juré est mort? Non, madame.
Örneğin, 9 no'lu üye genelde öğle yemeğini kimle yerdi?
Le juré numéro neuf déjeunait souvent - avec le juré numéro...
Ve 3 no'lu üye şeker hastasıydı.
- Et le juré numéro trois est diabétique.
Bayan Price, oğlunuz "Kara Madde Birliği" adıyla bilinen bir gruba üye olmuş.
Mme Price, votre fils Justin était associé à un groupe de garçons de l'école connu sous le nom de "Guilde de la Matière Noire"
Ben herhangi bir cemiyete üye değilim.
Je ne suis pas dans une fraternité.
O zaman şu eşcinsel siyasi partilerden birine üye ol. Kesinlikle protestoya katılırlar.
Intègre un groupe politique gay pour protester avec eux.
Fakat Valilik grubundan en az bir üye... insanların harekete geçmesi için çağrı yapıyor.
Mais chez au moins une personne de l'entourage du gouverneur, cette déclaration a déclenché une réaction.
Sen satranç külübüne üye miydin?
Vous n'y étiez pas? Ca à l'air bien.
Ziva için yaptıklarına minnettarım ama burası üye olup çıkabileceğin bir spor salonu değil.
J'apprécie ce que tu as fait pour Ziva, mais ce n'est pas comme une inscription à une salle de gym où tu peux aller et venir.
Aslında, bizi blackledge klübüne üye yapan da onlardı.
En fait, ce sont les Courtwright qui nous ont introduits au Blackledge.
Bu rastgele olamaz herhalde. Şu ana kadar cinayetlerle bağlantı kurabildiğimiz sekiz tane üye var.
Maintenant c'est plus du hasard, avec 8 membres actifs ou anciens, que l'on peut relier aux attaques routières.
Evet, bir üye...
Oui, c'est un membre de la...
- Neden sadece tek yedek üye var?
Pourquoi n'en reste-t-il plus qu'un?
Ülkeye gelememiş olan tek üye?
C'est l'homme qui n'était pas encore entré au Japon...