English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ü ] / Üzere

Üzere translate French

22,441 parallel translation
Çekileceksen o kadınla birlikte dönmemek üzere gitmenizi istiyorum.
Si tu abdiques, je veux que cette femme et toi partiez définitivement.
- Tercihen dönmemek üzere.
- Et ne revienne jamais.
Albay Nasır ile buluşup görkemli Asvan Barajı projesinde kullanılmak üzere fon görüşmelerine devam etmek için Kahire'ye gelmiş olmak büyük bir mutluluk.
Je suis ravi d'être au Caire pour rencontrer le colonel Nasser... en vue de poursuivre les discussions sur le financement du projet du haut barrage d'Assouan.
Gelmek üzere efendim.
Elle arrive monsieur.
Bitmek üzere.
Presque fini.
Raund neredeyse bitmek üzere ve Geeta hâlâ 1 puan geride.
Le round tend à sa fin. Geeta a 1 point de retard.
2010 İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları 55 kilo kadınlar güreşi final karşılaşması başlamak üzere.
La finale de lutte féminine 55kg des Jeux de 2010, est sur le point de commencer.
Oliver gelmek üzere.
Oliver va arriver.
- Yenidoğan uzmanı nerede? - Gelmek üzere.
Où est notre néonatologiste?
Ve şimdi de gelmiş tutuklanmak üzere olduğumu söylüyorsun.
Là, tu viens m'annoncer qu'on va m'arrêter.
Yanlarında kalmasını ve gelenek olduğu üzere aile işini devam ettirmesini istiyorlar.
Ils veulent qu'il respecte certaines règles Ils exigent de lui qu'il reste dans la maison familiale, pour continuer à s'occuper de l'affaire paternelle, comme il est d'usage ici.
İki alımcı da devamlı olarak "ben, o, kendim" gibi zamirler kullanmış, bu da istatistik olarak daha çok kadınlara özgü. İki alımcı da devamlı olarak "ben, o, kendim" gibi zamirler kullanmış, bu da istatistik olarak daha çok kadınlara özgü. "Olmak üzere" deyimine de dikkat edin.
Les deux recruteurs utilisent de manière répétitives des pronoms comme "je", "elle" et "moi-même", qui, statistiquement, sont attribués à des femmes plus qu'à des hommes.
Unutmayalım ki Büyükelçi Wilson Al Badi ve örgütüne karşı Irak ve Türkiye arasında ittifak sağlamak üzere. Unutmayalım ki Büyükelçi Wilson Al Badi ve örgütüne karşı Irak ve Türkiye arasında ittifak sağlamak üzere. İmza töreni bu öğleden sonra Amerikan Konsolosluğu'nda.
Et, n'oubliez pas, l'Ambassadeur Wilson et sur le point de sécuriser une alliance entre l'Irak et la Turquie contre Al Badi et son groupe terroriste.
16 yaşındaki Daniel Başkan Underwood da dahil olmak üzere hayatında tanımadığı pek çok kişiye hayat vererek bu dünyadan ayrıldı.
Daniel, 16 ans, qui a sauvé le président, a quitté ce monde en donnant à ceux qu'il n'espérait pas toucher.
3. torunum da dünyaya gelmek üzere.
Bientôt un troisième petit-fils.
Bir sonraki oylama başlamak üzere.
Le scrutin va commencer.
Louisiana! Kongrenin dün sabah da anlaştığı üzere önce başkan yardımcılığı adaylığını belirleyeceğiz. Bu süreç de tüm kurultayda devam edecek.
La Louisiane, suivant la décision prise hier matin, on nomme le vice-président, ce qui va occuper toute la convention.
Daha bitmedi ama bitmek üzere.
C'est pas simple, mais presque fini.
Cisco Ramon sağlam bir orkestra yönetmek üzere.
Cisco Ramon est sur le point de diriger quelque chose d'énorme.
Öngördüğüm üzere aşağılık koyunlar gibi davranıyorlar.
Comme prévu, ils obéissent comme des moutons.
Adam ölmek üzere Clark, senin neyin var?
Il respire à peine, Clark. Qu'est-ce qui t'a pris?
Tilly hemen gelmek üzere.
Tilly sera là dans une minute.
Az önce bilgilendirildiğim üzere Sayın Başkan Ulusal Güvenlik Konseyi ile görüşmek için Washington'a gidecek.
Le président se rend à Washington pour traiter de la sécurité nationale.
- Ölmek üzere olduğumu düşün.
Imagine que je meure.
Ya şimdi konuşuruz ya da kontrolörlerimle konuşmak üzere bir avukat takımı tutmayı beklersin.
On peut parler, ou confronter vos avocats à mes vérificateurs.
- Hayır hiçbir şey söylemezsem olmaz çünkü şu an da 100 muhabir kapıyı kırmak üzere.
J'ai 100 journalistes prêts à enfoncer la porte.
Çıkar şunları başlamak üzere - -
Obtenez ces off parce que nous sommes sur le point de commencer la...
Senator Haas yerini almak üzere, ve seni çağırıyor.
Um, sénateur Haas est sur le point de monter sur scène, et elle te demande.
MSB ajanları - görüşmeyi bitirmek üzere.
Les agents RPO terminent l'entrevue. Tu peux attendre...
O yüzden bugün burada FBI'a incelenmek üzere sunulmuş davalara bakacaksınız.
Vous allez étudier des dossiers qui ont été présentés au FBI pour une enquête.
Hannah bana karşı suçlamada bulunmak üzere.
Hannah est sur le point de porter des accusations contre moi.
Teraslı bir ev buluyorlar. Sonra banyo da dahil olmak üzere bütün eşyaları ve tesisatı söküp atıyorlar. Sonra her tarafı kenevirle dolduruyorlar.
Ils trouvent une maison mitoyenne, arrachent tout, y compris la salle de bain, tous les équipements et les accessoires et remplissent tout avec des plants de cannabis.
- Görüşmek üzere.
À plus tard.
O zaman görüşmek üzere.
Envoyez-moi l'adresse.
Bunu konuşmayacağımız üzere anlaşmıştık.
On était d'accord pour ne plus en reparler.
Gördüğün üzere süt ısıtıcısı denen bir şeye para vereceğime...... ayakkabı gibi gözüken şu minnacık çorapları almayı tercih ettim.
À la place, j'ai acheté ces toutes petites chaussettes qui ressemblent à des baskets lacées.
Gördüğünüz üzere, dünyayı kurtarmaktaki tek şansınız benim.
Tu vois, je suis ton unique chance de sauver le monde.
Yerlileri öldürdüler ve El Dorado sınırsız zenginliğin olduğu bir fantaziyi temsil etmek üzere günümüze kadar geldi. İşte paketin içinde bu var.
Alors ils ont tué tous les indiens, et El Dorado est devenue le fantasme d'une richesse illimitée c'est ce qu'il y a à l'intérieur de la mallette.
Jingim Doğu'ya, ölümüne doğru gidiyor. Bizim fırtınamız da Batı'da başlamak üzere.
Jingim chevauche vers sa mort dans l'Est, tandis que notre tempête se forme dans l'Ouest.
Şov başlamak üzere.
Le spectacle est sur le point de commencer.
Bu garibanlar, ailelerinin rızası ve yine onlar tarafından, ıslâh evlerinde veya ülke dışındaki madenlerde değerlendirilmek üzere bize gönderildiler.
Ces pauvres gens nous ont été envoyés avec la bénédiction de leur famille ou de l'hospice pour être placés dans les mines à l'étranger.
Açlıktan ölmek üzere olan çocuklarla ticaret yapmak?
Envoyer des enfants affamés dans le monde entier?
Bay Marley cüzdanını çaldırmış ve yalnızca iki gün sonra, Bay Scrooge'un doğruladığı üzere borcunuzun bir bölümünü ödemişsiniz.
La sacoche de M. Marley a été volée, et seulement deux jours après, M. Scrooge a confirmé, que vous avez réglé une partie de votre dette.
Affedersiniz, efendim. Ama Bayan Barbary, Bayan Havisham'ı görmek üzere gelmişler.
Pardonnez-moi, mais Mlle Barbary est ici pour voir Mlle Havisham.
Bay Gradgrind bildiğiniz üzere Bayan Bumble ve ben yeni bir konum arıyoruz.
M. Gradgring, comme vous le savez, Mme Bumble et moi recherchons un nouveau poste.
Yani saldırmak üzere.
Il est donc sur le point de frapper.
PowerPoint diye bir program var bildiğin üzere.
On a un PowerPoint, tu sais.
İki günlük ciddi iş ilişkisinden sonra Mavi Sınır'ın, Lucy'nin muhbiri dahil olmak üzere kadınları öldürmek için para ödediği kişinin adresini bulduk ama bir sorunla karşılaştık.
Donc, après deux jours de collaboration strictement professionnelle, nous avons l'adresse de la personne qui était rémunéré par The Blue Limit. pour tuer ces femmes, y compris la source de Lucy, mais on a rencontré un problème.
Benim muhbirim de dahil olmak üzere birçok kadını öldürdü.
Il a tiré sur mon informateur, et un tas d'autres femmes.
"Olmak üzere" deyimine de dikkat edin. Ama bu "almak üzere" nin yanlış yazılmış hali değil mi? Ama bu "almak üzere" nin yanlış yazılmış hali değil mi?
Intéressons-nous à la phrase "sur les cartes".
Güneş doğmak üzere.
Pas de problèmes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]