Şeye translate French
30,022 parallel translation
- Bundan daha çok şeye sahiptir.
- Bien plus que ça.
Babam işte. Yani bilirsin, her şeye sinirlenir.
Il s'énerve pour rien.
Farkettim ki, ne kadar mutluysan o kadar az şeye ihtiyaç duyuyorsun.
J'ai appris que plus on est heureux, moins on a de besoins.
Bu olay kolay bir şeye benziyor.
Cette affaire, c'est du tout cuit.
Bir daha hiçbir şeye bu aptal oyunla karar vermeyeceğiz.
Je ne veux plus rien régler avec ce débile à l'avenir.
Yapmak istediğin şeye engel oluyor muyum?
Est-ce que je barre ta route? Celle de ta mission?
Birçok şeye katlanabilirim Jake, fakat bir yalancıya katlanamam.
Je peux accepter beaucoup de choses, mais je ne supporte pas les menteurs.
Yeterince düşünmeden bu kadar büyük bir şeye kalkışıp endişe etmemek garip olurdu.
Mais ce serait bizarre de ne pas avoir de doutes après avoir franchi un cap si important sans y avoir vraiment réfléchi.
Her şeye hakimsin.
Tu l'as.
Sana söylediklerimi hatırla, her şeye sahip olmaktan daha iyi bir intikam yoktur.
Souviens-toi quand je t'ai dit... qu'il n'y a pas meilleure vengeance... Que de ne pas en avoir.
Tek yapman gereken onu öldürmek. Sonra istediğin her şeye sahip olabilirsin.
Tout ce que tu as à faire c'est la tuer, et tu pourras avoir tout ce que tu as toujours voulu.
Benim hatam. Benimle gelip bir şeye bakmasını istedim.
C'est ma faute, j'avais besoin de son avis.
Kimse hayatta her istediği şeye sahip olamıyor.
On n'a pas tout ce qu'on veut.
Biraz mekâna bakabilir misin yoksa hâlâ şu şeye mi gitmen lazım?
- Oui? Tu peux gérer le restaurant un moment ou alors, tu as ce truc de prévu?
Bugün şeye gitmeyecek miydiniz siz?
Vous n'avez pas d'autres plans?
Olmadık, uyduruk bir şeye benziyor.
C'est un peu tiré par les cheveux.
Cidden herkes bu şeye methiyeler düzüyor.
Tout le monde en fait le panégyrique.
Bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver, olur mu?
Dites-moi s'il vous faut quoi que ce soit.
Birden gelip her şeye kaldığımız yerden devam etmeyi mi?
Qu'en débarquant ici on reprendrait là où on s'est arrêté?
Size bakıp gülmesi her şeye değiyor ama.
Quand il vous renvoie son sourire, vous savez que tout ça en vaut la peine.
Herkes, başkasına saçma gelecek bir şeye inanıyor.
Toutes les croyances d'une personne paraîtront folles à une autre.
Her şeye hazırlıklı olmalıyız.
On doit être préparé à n'importe quoi.
Adam hiçbir şeye seçilmedi.
Le gars n'a jamais été élu à rien. Il gère le Logement.
Orada, birçok şeye gözlerini yuman birisi yetkili de ondan.
Quelqu'un aux manettes ferme les yeux sur trop d'affaires.
Onun için yaptığım her şeye teşekkür etti.
Il m'a remercié pour tout ce que j'ai fait.
İçtiğin şeye hiçbiri uymaz ki.
Rien ne peut passer avec ce que vous avez bu.
İkimiz de bize daima en fazla hazzı sağlayan şeye yeniden yatırım yapabiliriz.
On pourrait tous les deux se replonger dans ce qui nous a toujours donné la plus grande des satisfactions...
Sınavların için bilgi kartları hazırlamıştım çünkü bu bir eşin yapacağı bir şeye benziyordu ve benim bir gün senin eşin olacağıma inanmak için bir sebebim vardı.
J'avais fait plein de notes pour tes examens parce qu'il me semblait que c'était le rôle d'une épouse, et j'avais des raisons de penser qu'un jour, je serais ton épouse.
Nancy'ye sürekli her şeye dahil olmasını istediğini söylüyormuş.
Il n'arrête pas de dire à Nancy qu'il veut qu'elle s'implique dans tout.
Bak, başarı gösterdiğin her şeye saygı duyuyorum.
Je respecte votre travail.
Yalnızca kötü bir şeye sebep olacak bir şeyi yapmak istediğiniz hâlde durduğuuz oldu mu hiç?
N'avez-vous jamais voulu arrêter de vouloir ce que vous désirez parce que vous savez que ça ne vous fera que souffrir.
- Bir şeye mi ihtiyacın var?
Vous faut-il quelque chose?
Bu, hak ettiğin her şeye ulaşmanı sağlayacak.
- Je te le garantis. vous aurez tous ce que vous méritez.
Yakında benim olacak bir şeye zarar verdirtme!
Ne me fais pas abîmer ce qui sera bientôt à moi!
Ne istediğini söyle. Rehinelerin bir kısmını salacağım. Ama bir şeye kalkışırsan insanlar ölür.
Je vais relâcher quelques otages, mais si vous tentez quelque chose, des gens mourront.
İhraç fazlası mağazasına girersen birkaç şeye maruz kalmayı göze alırsın.
Tu vas dans une boutique de surplus, tu es forcé de croiser quelques crétins.
Bir şeye yapmaya kalkışma.
Ne tente rien.
Ne olursa olsun, her şeye açık olmaya çalıştık gerçekten.
On a été ouverts à presque tout, en fait.
Yok, Bill'le bizim öyle bir şeye ihtiyacımız...
Non, Bill et moi n'avons pas vraiment besoin...
- Kayıt mı? Şeye mi?
- T'inscrire où?
Neden söylediğin herhangi bir şeye inanayım ki?
Et pourquoi je te croirais?
İstediğimiz her şeye sahip olmuştum.
C'était tout ce qu'on avait espérer
Hakkında konuştuğumuz her şeye sahiptim.
C'était tout ce dont on parlait. Tu voit
Başka bir şeye zaman kalmıyor.
Il n'y a même pas de temps pour...
Tüm gün boyunca tek yaptığın şu şeye bakmak.
Tu es hypnotisée par ce truc toute la journée.
Önemli bir şeye parmak basmaya çalışıyordum.
Je veux juste mettre les choses au point.
Bu el kitabıyla Dramaworld'ü düzene sokmak için ihtiyacın olan her şeye sahip olacaksın.
Avec ce livre, tu auras tous les outils pour ramener l'ordre à Dramaworld.
Bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver, ben her şeyi hallederim.
Dis-moi si tu as besoin d'aide, je rattraperai le retard.
İşle ilgili olduğunu söyledi, Fakat almaya geldiğinde, Bir şeye üzüldüğü belliydi.
Elle a dit que c'était le travail, mais à son retour, elle avait l'air bouleversée.
Phil'le çok sıkıntılı bir ilişkimiz oldu. Fakat bu ilişkiyi hiçbir şeye değişmem. Çünkü bu ilişkiyle özel bir bağ kurduk.
Phil et moi avons eu quelques accrocs, mais je ne changerais absolument rien car ça nous a menés à notre destination :
Tedavi için minnettar olmalarına karşın bu, hükümetin yaptığı her şeye tamam demelerini gerektirmiyor.
Ils en sont reconnaissants.