Şırınga translate French
521 parallel translation
Bir şırınga bulun.
Allez chercher la seringue.
Bu elimdeki son şırınga.
- Je sais pas!
- Şırınga, lütfen.
- La seringue.
Eğer ağrın çok artarsa... bu morfin. Bu da şırınga.
Si la douleur est trop forte... voici de la morphine... et une seringue.
Bunlar damara şırınga edilir.
On l'injecte dans les veines.
Alkol, kırık bir şırınga ve o şişe.
Cette bouteille d'alcool à 90 ° et cette seringue cassée...
Kollarının her yerinde şırınga izleri bulunuyordu.
Leurs bras portaient des traces de piqûres.
Operasyondan sonra toplardamar sistemi yoluyla döneceğiz enseye doğru ulaşıp, tam burada dışarıya çıkarılacağız. Şırınga yardımıyla.
Après l'opération, nous reviendrons par le système veineux, pour atteindre la base du cou où nous serons récupérés, grâce à une seringue hypodermique.
- Şırınga işlemine hazır olun. - Anlaşıldı.
- Injection imminente.
- Şırınga.
- La seringue.
Kazayı tekrar yaşatalım. Şırınga kazasının tekrar olmamasını sağlayalım.
Pour revivre l'accident et s'assurer d'éviter l'accident avec la seringue.
Herkese şırınga edildi ama Jarvis ve sen?
Tout le monde a reçu sa dose à part vous et Jarvis?
Doktor. Kendine şırınga yap.
Administrez-vous le tranquillisant.
Richter'in sağ tarafında içinde şırınga ve dosya olan bir tepsi var, Anna.
A côté de Richter, il y a une seringue.
Çantamda adrenalin ve şırınga olacak.
J'ai des seringues dans mon sac.
Birisi bana 100 miligramlık bir şırınga getirsin, hemen!
Apportez-moi une seringue avec 100 mg de phénobarbitone.
Yanına bir şırınga ve David için de biraz antibiyotik almanı istiyorum.
Prends des antibiotiques pour David.
Hemşire, daha çok şırınga gerekiyor!
Il n'y a pas assez de seringues!
Sanırım ona 20 cc zehir şırınga edebilirim.
Je peux lui injecter 20 cc de strychnine.
Şırınga.
La fléchette.
Biri bu adamın kalbine çok ince bir şırınga sokmuş.
On lui a planté une seringue hypodermique dans le coeur.
Sodyum Pentothal'le ikna edeceğim, şırınga ve serum verin.
Je vais provoquer avec du pentothal en IV.
- Şırınga ampulü. Yani zehir.
- Du cyanure, je l'ai là.
Şimdi, Şırınga iğnenizi alıp, Doktor her neredeyse onu bulup bana getireceksiniz!
Vous pouvez rembarquer vos seringues, "docteur", et tout ce qu'il y a dedans, et foutre le camp d'ici!
Bahse girerim koluna bir milyon dolarlık mal şırınga etmiştir.
Il a dû s'en injecter pour un million de dollars.
Bir şırınga çıkardı ve plastik torbanın içindekileri kadına enjekte etti... bardağı barın üzerine bıraktı... kapıları ve pencereleri açık bıraktı... ve evine gitti.
Avec une seringue, elle injecte... le contenu de la poche en plastique... laisse le verre sur le bar... déverrouille la porte, ouvre les fenêtres... rentre chez elle.
Bir şişe insülin, şırınga ve iğne.
Un flacon d'insuline, une seringue et des aiguilles.
Mutfakta, bizim insülin ve şırınga takımımız.
A la cuisine, l'équipe "insuline".
Beş tana şırınga hazırlaması için bir doktor bulun.
Faites préparer cinq aiguilles.
İlk kanıtımız kabuk bağlamış şırınga.
Premier point, le dépôt sur l'aiguille.
- İlk olarak, kabuk bağlayan şırınga.
La question du dépôt sur l'aiguille...
Olay yerinde şırınga bulduk mu?
A-t-on trouvé une seringue sur les lieux?
Bu şırınga iki hafta önce Lamar Ortaokulu'nun bahçesinde bulundu.
Cette seringue vient d'un terrain de jeu au collège Lamar.
Kamaranızda bir şırınga bulundu.
Cette seringue hypodermique a été trouvée dans vos quartiers.
Yatağımda bir şırınga buldum.
J'ai trouvé une seringue dans mon lit.
Boş bir şırınga ile yönetiyorsun.
Avec une seringue au bout des doigts.
Şırınga. İyi.
Seringue.
Ön koltuğun altında bir şırınga bulunmuş.
On a trouvé une seringue sur l e plancher de la voiture.
Ve arabanın arkasındaki şu şırınga.
Qu'est-ce que cette seringue dans la voiture?
Ama Mickey'yle şırınga paylaşırken hiç umursamıyorsun.
Alors que tu partages le matos de Mickey.
Burada şırınga yok ufaklık. Büyük silahlarımız var.
Nous n'avons pas de seringues ici, petit, juste un putain de gros flingue.
Burada bir sürü artık var. Şırınga falan.
Il y a toutes sortes de trucs usagers ici : des seringues et d'autres choses.
Şırınga olması gerekiyor mu?
On n'est pas supposés avoir des seringues, n'est-ce pas?
Birbirimizi tanımıyoruz, ama sizin odada şırınga var mı?
Salut. vous ne me connaissez pas, et je ne vous connais pas non plus, mais avez-vous des seringues?
Burada şırınga var da. Acaba standart mı diye soracaktım.
Ici, nous avons des seringues et je me demandais si elles étaient ou non comprises avec la chambre.
Bir de şırınga.
Réservé aux Allemands
Şırınga.
Seringue.
- Şırınga bile gerekmiyor, adamım.
- Pas d'aiguille.
Bu bir çeşit şırınga.
Avec les Ferengis faisant des propositions de paix, cela pourrait causer un grand embarras à Starfleet.
İğne, şırınga, beyaz toz güzel çeşit haplar, Demerol...
Aiguilles, seringues, poudre blanche, un choix de pilules, du Demerol.
Bir şırınga daha yerleştir.
Employez une autre seringue.