1000 translate Portuguese
3,186 parallel translation
Merak ediyorum, Klaus. 1000 yıl boyunca hep bir adım önce biri olarak buna karşı hazırlıklı mıydın?
Pergunto-me, Klaus, como alguém que esteve sempre um passo à frente, durante mil anos, estavas preparado para isto?
Annie anlamıyorsun, gerçekten biraz yalnız zaman geçirmeye ihtiyacımız var, sana 1000 $ öderim.
Não, Annie, tu não entendes. Precisamos de um tempo juntos e... Pagaremos mil dólares.
Çin'deki Nixon'a 1000 $'lık bilet aldım. İkiniz çıkıyor musunuz?
Arranjei bilhetes de mil dólares para "Nixon na China".
Bir insan 1000 gigawatt enerji sağlayamaz.
Ninguém consegue aumentar a voltagem para 1000 giga-wat.
- Bunun 1000 kez olduğunu düşün.
- Imagine isso multiplicado por mil.
Bunun o 1000 dolarlık şişelerden biri olduğunu düşünmüyorsun değil mi?
Não achas que esta é uma daquelas garrafas caríssimas, pois não?
Kafa başı 200 dolar, ayrıca gecede en az 1000 dolar da bahşiş topluyorsun.
A $ 200 por pessoa, ganhas pelo menos $ 1000 em gorgetas por noite.
Taçlar babadan oğla geçer, hükümdarlıklar ise hak edilir.
{ \ fad ( 500,1000 ) } As coroas são herdadas, os reinos são ganhos.
Gölge Savaşçı Bir kişinin gerçekte kim olduğu gözle görülemez.
{ \ fad ( 500,1000 ) } O que uma pessoa é na verdade não pode ser visto com os olhos.
Anlayış, yüzeyin altındaki hakikate saygı duymaktır.
{ \ fad ( 500,1000 ) } Compreender é honrar a verdade sob a superfície.
Bahse girerim binlerce dolar limiti olan altın kredi kartınla Natesville'deki bütün pizzaları alabilirsin!
Aposto que podes usar o teu cartão de crédito dourado, com um limite de 1000 dólares e comprar todas as pizzas de Natesville!
Ne zamandan beri ısırabilen bir yiyeceğe yüzlerce dolar ödüyoruz?
Desde quando é que pagamos 1000 dólares por comida que pode retaliar?
5S 1000.
- O quê? Cinco "S"... 1000.
Five Card Stud, giriş $ 1000.
Five cards stud... aposta, mil dólares.
Bu yaşlı hanım kızımız en fazla bin deniz mili uçabiliyor.
Aqui a velhota só consegue fazer umas 1000 milhas náuticas.
Üç aydır likör ve mangodan başka şey yiyip içmedim. Bin deniz milini o kokuyla geçirmek istemiyorsan...
Eu só consumi literalmente álcool e mangas durante 3 meses, então, a menos que querias voar 1000 milhas náuticas
Bin millik alandaki tek iniş pistini nasıl bulacağını bilmez! O yüzden iniş yapıp yakıt alamaz!
Não sabe procurar a única pista de aterragem em 1000 milhas para poder aterrar sozinho quando precisa de combustível!
Az biraz bakımla, 1000 papele satarız.
Com um bocado de sorte, podemos vendê-lo por uns 1000 dólares.
Arkamı döndüm ve başka bin tane GMO-olmayan alan : İtalya'nın % 90'ı, Avusturya'nın % 90'ı.
Eu olho pros lados, e há mais 1000 áreas livres em 90 % da Itália e 90 % da Austria.
Sadakate doğru ilk adım, güven duymaktır.
{ \ fad ( 500,1000 ) } O primeiro passo para a lealdade é a confiança.
Sezon 4 Bölüm 6 "Göçebe Droid'ler" iyi seyirler
- Nomad Droids { \ fad ( 500,1000 ) } Quem é mais tolo, o tolo ou o tolo que o segue?
Cehaletin yolu korkuyla şekillenir.
{ \ fad ( 500,1000 ) } O caminho da ignorância é guiado pelo medo.
Bundan M.Ö. 1,000'e kadar dünya parçalanmış bölgeler hâlindeydi.
Por volta de 1000 a. C., o mundo permanece um lugar dividido.
Bart, troller ve devler arasındaki binyıl savaşını hatırlıyor musun?
Bart, lembras-te da guerra dos 1000 anos - entre os trolls e os ogres?
1000 fotoğrafa falan baktım.
Eu devo ter visto milhares de fotografias.
Hareketlerimiz mirasımızı belirler.
{ \ fad ( 500,1000 ) } As nossas ações definem o nosso legado.
Gittiğimiz yer, herzaman geldiğimiz yerin yansımasıdır.
{ \ fad ( 500,1000 ) } Para onde vamos reflete sempre de onde viemos.
Bilge olan önderlik, güçlü olan takip eder.
{ \ fad ( 500,1000 ) } O homem sábio lidera, o homem forte segue.
Başkalarını köleleştirenler, kaçınılmaz şekilde kendilerini de köle hale getirirler.
{ \ fad ( 500,1000 ) } Aqueles que escravizam os outros, inevitavelmente tornam-se escravos.
1000 feet e alcal 1000 feet e alcaliyorum.
A descer para 1.000 pés. A descer para 1.000 pés. Colette, diz-lhes que vamos aterrar.
Pinsky ormanı yarım milyon dönümdür ve bunun 1000 dönümü Udinov'lara aittir.
A floresta Pinsky cobre duzentos mil hectares, quatrocentos dos quais pertencem aos Udinovs.
Evet, arkadaki bayandan 1000 pound geldi.
1000 libras da senhora no fundo.
- 500 geldi. - 1000.
- 1000 libras.
Ben de 1000 tanesiyle uğraşıyorum.
Ainda bem para ti.
Koca bir tuz balonu derinizin altına yerleştirilip 1000 cc sıvıyla şişirilirse büyük rahatsızlık verir.
Se inserirmos um balão grande de soro debaixo da pele e o enchermos com 1000cc de líquido, é de esperar que cause um grande desconforto.
1,000 dolar civarında. Belki de daha fazla.
São cerca de 1000 dólares.
Ayrıca 1000 doların üstünde bir şey çalmam. ... çünkü fazlası New York'ta ağır suça girer.
E nunca roubei nada acima dos $ 1,000, porque em Nova Iorque isso é crime.
Bu tarif 1000 yıldan uzun süredir sırımızdır, yapılışını en iyilerimiz anlayabilir.
Por mais de mil anos essa receita tem sido o nosso segredo. A fabricação é só entendida pelas melhores de nós.
Bu küçük alet bizim en büyük bilgisayarımızdan bile daha büyük bir bilgisayar gücüne sahip.
Este pequeno dispositivo, senhores, tem 1000 vezes mais poder de computação que os nossos computadores todos juntos.
200'den 1000 seyirciye geçişini gördüm sonra 80000'e sonra 100000'e.
Vi um teatro com 200 pessoas, depois 1.000, e depois vi 80 mil. Eu vi 100 mil pessoas.
Bundan 1000 yıI sonra bile.
Nem daqui a um milhar de anos.
Bu esnada, Howard ve ben 4 adet 300 galonluk damıtma kazanı dövdük.
Entretanto, eu e o Howard construímos quatro alambiques de 1000 litros.
Haftada 1000 galon damıtabiliyoruz.
Conseguimos produzir mais de 3700 litros, por semana.
Majesteleri, size varisim ve oğlumu takdim ediyorum kuzeyli istilacılara karşı toprağımızı savunmuş ve kılıcı Kan Akıtan ile bin düşmanı bozguna uğratmıştır.
Vossa majestade, apresento-vos o meu herdeiro e descendente, que defendeu a nossa terra dos invasores nortenhos, e com a sua espada, Stab Blooder, derrotou 1000 inimigos.
Belki de şu anda bilmeniz gereken tek şey Dent Yasası yüzünden 1000 mahkumun Blackgate Hapishanesi'nde bulunduğu.
Talvez neste momento só precisem de saber que há mil reclusos em Blackgate graças especialmente ao Decreto Dent.
1000 dolar!
$ 1000!
1000 dolar ödemeyi kabul ettiler, tamam mı?
Eles concordaram em pagar 1000 dólares, ouviu?
Şu 1000 vatlık gülümsemeni görelim.
Vamos, mostre... aquele sorriso de 1000 watts.
Tam anlamıyla arzuladıkları amaca gidiyorlar.
O Reino de 1000 anos...
Akşama kadar bunlardan bir düzine istiyorum.
1000 armas, até esta noite.
Bir düzineden fazla adam öldürdüm.
Já matei mais de 1000 pessoas.