English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ 1 ] / 110

110 translate Portuguese

983 parallel translation
Herif 110 kilo falandı galiba.
Ele devia pesar uns 110 quilos, pelo menos.
Bir şey fark etmezsin ama hızın 100'e çıkınca...
Não notas nada, e, um dia, a 110 km...
Sonra termometreyi ağzıma soktu ve ateşim 43 dereceye fırladı.
E então colocou o termómetro na minha boca... e a minha temperatura foi para 110.
100-110 kilometre ileride.
Entre 100 a 110 quilómetros.
Bir tabur düşünün, suya öyle muhtaçlar ki... su bulmak için ilerledikleri yoldan 110 kilometre sapıyorlar.
Pensem num batalhão tão necessitado de água, que tem de se desviar 110 quilómetros da linha de marcha para a ter.
Sen deli misin? Neden, 70 mill yolu geçmeye kalkıyoruz. Belki daha fazla.
Esta salina tem 110 quilómetros... de um lado ao outro, talvez mais.
Şu an tonu 110 dolar.
A tonelada custa agora 110 $.
... 107, 108, 109, 110, 111, 112...
... 107, 108, 109, 110, 111, 112...
Anneleri, ki herhalde 110 yaşında olmalı. Massachusetts'li teyzeleri. Ve adlarını bile hatırlayamadığım üç tane daha.
A mãe delas, que deve ter uns 110 anos, uma tia de Massachusetts, e mais três cujos nomes nem percebi.
110 Apache kadın ve çocuk katledildi.
Massacraram 110 mulheres e crianças apache.
- Kim?
Em frente, na 110.
- 110 numaralı hücre. - O pes etmedi.
Ele faz-lhes frente, é destemido.
- 110. Karakol.
- No Distrito Policial 110.
- 110. Karakoldan mısınız? - Evet, beyefendi.
- É do Distrito Policial 110?
110. Karakolda kaydedilmiş ve nezarete atılmış.
Foi detido e preso na esquadra do Distrito 110.
Şimdi, Bayan Willis 110.
Srta. Willis não é verdade que fizeram um auto de reconhecimento no Distrito 110?
Manny, seni 110. Karakoldan çağırıyorlar.
Manny, querem que vás ao Distrito Policial 110.
Hadtada 110 dolar?
110 dólares por semana.
110 dolar bana iyi uyar.
110 chega-me perfeitamente.
" dün akşam 5.30'da vurdu ve 286 East 110'daki...
" e deixou-o a sangrar até morrer no passeio...
" dükkanının önünde kaldırıma bırakarak ölüme terk etti.
" em frente à mercearia de 286 East 110 Street.
110. Sokakta manavı öldüren çocuk hakkında bir şey var mı?
Tens sobre o miúdo que matou o merceeiro na 110th Street?
110, Pitkin, Daire 2.
Rua Pitkin, 110, apartamento 2.
110 numaralı parça.
Número 110 do catálogo.
Bir adam, otostop çekip, her seferinde çabuk hızlanabilen, saatte 100-120 km hız yapan araçlara binerek, bir şehirden bir şehre benden daha hızlı gidebilir.
Poderia alguém como você, parado na estrada, à espera de boleia, estar sempre à minha frente em todas as cidades, ainda que apanhasse boleia de carros, que vão a uns 105 ou 110 quilómetros por hora?
Kilosu onüç cent olduğuna göre, yaklaşık 110-120 $ eder.
Bem, a cerca de seis cêntimos o décimo, deve dar uns $ 110 a $ 120.
156 portatif tuvalet. Saatte 110 km sürat yapmalıyım.
150 w.c ´ s a viajarem pela estrada a 100 quilómetros por hora.
Gazetelerin iddia ettiği milyondan çok daha azı.
Não são os 110 milhões anunciados pelos jornais.
- 110'da.
- Estou na 110.
110 yıl.
110 anos.
110 yıl mı?
110 anos?
110 yıl bekledik.
Esperamos 110 anos.
Burada 30 gramını 30 dolara alırsan Pakistan'da 1 10 dolara satabilirsin ve paranı üçe katlarsın.
Se comprar cá a 30 dólares a onça, pode vender, digamos, no Paquistão a 110 e triplicar o seu dinheiro.
- Bana 110, 60 ve 85 borçlusun.
- Uma de 110, outra de 60 e outra de 85.
110 ve 60'ı alayım.
Pago-te a de 110 e a de 60.
Sana 110 verdim. Bana 2 dolar borçlusun.
Eu dei-te 110, por isso deves-me $ 2.
Yüz on.
110.
104, 105 106, 107 108, 109 110, 111 112, 113 114, 115...
104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111,
110 dolara değdi, aslında.
Valor de $ 110, na verdade.
110 yaşına gelsem yine orada olacaklar.
E aqui continuarão, mesmo que eu viva até aos 110.
Clipper 110 numaralı uçuş yolcu almaya başlamıştır.
O Voo Clipper 110 está pronto para o embarque.
Onu haberlerde gören 110 kadından aşk mektubu almış.
Recebeu 110 cartas de amor de mulheres que o viram nas notícias.
Hayır, ama kendisi 110 kiloydu ve palabıyıklıydı.
Não, mas ele tinha 140 quilos e um bigode farfalhudo.
Doktor Kane.
Dr. Kane, pulso : 110
Nabız 110 kan basıncı 100'e 150, solunum normal.
A pressão sanguínea elevou-se 150 sobre 100. Respiração : normal.
Saatte 110 kilometreyle gittiğimi sanıyor.
Ela não quer sabe como é ir a uns 1OO km / h.
Adam benim 110 dolarımı alınca durumu anladık.
Descobrimos quando o homem levou os meus 110 dólares.
110 tanesi kepekli buğday ekmeğine.
110 com pão integral...
110.
110.
Dünyanın heryerinden ülkelerini temsil eden 55 araba ve 110 sürücü var
Há 55 carros e 110 pilotos, que representam países do mundo inteiro.
Burası Grant Kalesi'ne 110 mil uzakta, efendim.
Então suponho que este baile não é em minha honra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]