English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ 1 ] / 130

130 translate Portuguese

825 parallel translation
- Sadece bir torpido mu attılar dediniz
Assim, um... 130
- "Temeli 130 metre kare."
- "Os alicerces têm 130 metros quadrados."
Bu meslekte saatte 140 km hız yapsanız bile hissetmezsiniz.
Quando vai a 130 km / h, neste carro, aposto que nem sente nada.
Ama yolumuzdan 130 kilometre sapmak demek bu.
Mas significa desviarmo-nos 130 quilómetros do nosso caminho.
Şunu seksen yapıp yüzündeki o sırıtışı silmek istiyorum.
Vou chegar aos 130 e limpar esse sorriso da tua cara.
Bu nedenle de posta servisi son derece gelişmiş durumda. 350 milyon mektup ve paket, 130 milyon kişiye en kısa sürede ulaştırılmak için, inanılmaz bir çalışma yapılıyor.
O progresso facilita a classificação e a entrega... de 350 milhões de cartas e encomendas diariamente... enviados por 130 milhões de utilizadores..
Apache bölgesini gösteriyor. Üzerinde anlaştığımız gibi 130 bin kilometrekare.
Mostra o território Apache, 50 mil milhas quadradas do qual acordaram.
- Tahmini yaşam süreleri 130 yıl.
- A esperança de vida é de 130.
Bu durumda geriye 130,000 pound kalıyor.
Restam cerca de 130.000 libras.
Yanında 130,000 pound götürmüş.
Levou 130.000 libras com ela.
- 130'un üzerinde olmalı.
- Deve ser mais de 130.
- 130 mu...
- 130...
Fonlarda tutulan yaklaşık 130 bin pound parası var, hepsi bu. Hoşçakalın Lady Bracknell.
Oh, cerca de £ 130,000 em bens, é tudo.
130 bin pound... ve fonda tutuluyor?
£ 130,000? E em bens?
Buranın 130 kilometre kuzeyinde.
Isso fica 130 km a norte daqui.
- Yaklaşık 50 bin mil karelik bir alan.
- 130.000 quilómetros quadrados.
Araba düz yolda 130 kilometre hız yapıyor.
Pode ir a 120 em linha reta.
240'a 130.
240 por 130.
120, 130'a çıkacağım hatta formdaysam 180'e bile çıkarım.
Meu carro faz 120, 130... 180 km por hora, se eu estiver em forma.
- 130 santim.
- Um metro e meio.
130 metre yüksekliğinde ve düz. İnsan ya da hayvan tırmanamaz.
São 120 metros a pique e impossíveis de escalar por homem ou animal.
130 km. etrafındaki her şeyi bilir.
Nada acontece num raio de 100 km, que o Feisal não saiba.
Evet, albay. 130 km güneye.
Sim, coronel, 80 quilómetros para Sul.
Anchorage'nın 150 km kuzeyinde.
A uns 130 quilómetros a Norte de Anchorage.
130 adam mı?
130 homens?
130 adam geliyor!
Vêm aí 130 homens!
Yarın görüşürsünüz... 130 cm lik küçük çocukla buluşmaya mı?
Já sei porque está zangada. Vai vê-lo amanhã à noite. Eu o vi em uma outra noite.
Sanırım 130'la filan gidiyordu. Ambulans...
Devia estar a mais de 120 km / h!
NÜKLEER BAŞLIKLI İKİ TORPİL KOVANI 130 METRE DERİNLİKTE
DOIS TORPEDOS COM OGIVA NUCLEAR SUBMERGIDO A 420 METROS
Aslında 1 30 tane duydun.
Para ser exacto ouviu 130.
130 küsur sayfasıyla hazır.
Cerca de 130 páginas.
Peki öyleyse, elimde 130 küsur sayfalık zorlama, inanılmaz, palavra bir...
Entao, está bem. Tenho na mao umas 130 páginas de prosa ridícula, desmotivada e a soar a falso...
Düşman 130 km'lik bir alanda, beş ayrı noktadan ilerliyor.
O inimigo está a atacar em cinco pontos ao longo de uma frente de 140 km.
Rotadan 130 mil sapmış olmamız pek yardımcı olmayacak.
Não nos ajudará estarmos 208 Km fora do rumo.
130 bin km!
120 mil quilômetros!
241... 225... 208... 183...
150... 140... 130... 120...
Sizinkiler 100 km uzakta.
Estão a 130 quilómetros de distância.
Yılda ortalama 120, 130 tay yaptı.
E tinha uma média de cerca de 120, 130 poldros por ano.
Bu adada 130.000 Japon var.
Há 130 mil japoneses nesta ilha.
Ben ne yapsam saatte 80-90 mil hızla süremem.
Não consigo dirigir a 130 ou 145 km / h.
130.000'den fazla sayıda asker silah bırakmıştı. Tarihte benzeri yoktu.
Mais de 130 mil tropas baixaram os braços na maior capitulação que o exército britânico conheceu.
Saatler geceyarısını gösterdiğinde, 130.000 kişi kıyıya çıkmıştı.
À meia-noite, 130 mil tropas estavam em terra.
Ev hanımları ve çocuklar günde sadece 130 gramlık bir ekmek alabiliyorlardı.
As donas de casa e as crianças só tinham direito a 130 gramas deste "pão" por dia.
Bir diğer konvoy olan SC-130 ile dalgaların üzerinde yol aldık.
Navegámos ao encontro do comboio seguinte, o SC-130, com um sentimento de grande confiança.
Burada göze çarpan şey Ruslar'ın, kendi bölgelerinin 128 kilometre içinde bulunan Berlin'e Batı'nın gelmesine izin vermeleridir.
que havia sido ocupada pelos soviéticos. É óbvio que os russos deixaram que o Ocidente entrasse em Berlim, que estava a 130 km dentro da sua zona.
Glikoz : 130.
Glucose : 130.
Eğer polis bizi fazla zorlarsa, diyelim ki, saatte 140 yaparlarsa,... sanırım en az 7 dakika, en çok 10 dakika önlerinde olacağız. Hangi yolu seçtiklerine göre değişir.
Se a polícia vier logo atrás de nós, a uma média de 130 km por hora, temos sete minutos no mínimo, 10 minutos no máximo, dependendo no trajecto que tomarem.
İbreyi 100 ile 130 arasında tut.
Meta lenha na caldeira até manter a agulha entre os 100 e os 130.
Bununla ona iki kere ateş edildi, ama kadın 130 kilo, kurşunlar önemli organları tutturmamış.
Foi atingida duas vezes com esta coisa mas como é muito forte, nenhuma bala atingiu os órgãos vitais.
Dakikada 130.000 dolardan bahsediyorum.
Estou a falar de 130 mil dólares por minuto.
Görünen tek trafik, 6 : 00 pozisyonunda, 40 km mesafede bir TWA L-1011 ve 12 : 00 pozisyonunda, 130 km bir Allegheny DC-9.
O único tráfego que tenho é um TWA L-1011 ás suas 6h a 24 km e um Allegheny DC-9 ás suas 12h, a 80 km.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]