English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ 1 ] / 18 yaşında

18 yaşında translate Portuguese

713 parallel translation
Seninle evlendiğimde daha 18 yaşında olmama aldırmamıştın.
Casei contigo aos 18 anos. - Isso é...
Son derece güzel bir kız ve daha 18 yaşında.
Ela é excessivamente bonita e tem apenas dezoito anos.
Gwendolen'e 18 yaşında çok güzel bir kızın vasisi olduğundan bahsettin mi?
Contaste à Gwendolen que tens uma pupila extremamente bonita, que apenas tem 18 anos? Não.
18 yaşında bir kızı evlat edinemezsin ve benden...
Não pode adoptar uma rapariga de 18 anos nem pedir-me que...
18 yaşında.
18 anos.
- Daha 18 yaşında.
- Ele tem 18 anos.
Çocuk sadece 18 yaşında biliyorum.
Eu sei que ele só tem 18 anos.
Ben 18 yaşında,... o 23.
Eu tinha 18 anos. Ele tinha 23.
18 yaşında ve bunca yıl hiç mutsuz bir günü olmadı.
18 anos, e nunca teve um dia infeliz em todos esses anos.
18 yaşında, Pecos'un güneyinde tek beyaz adam sendin.
Aos 18 você era o único homem branco ao sul de Pecos.
- 18 yaşında bile değil.
- Já não tenho 18 anos. Nada!
Bu mevsimde İsveç çok güzeldir özellikle de evlenmeye kararlı 18 yaşında bir kız için.
A Suécia é linda, nesta altura do ano, sobretudo para uma rapariga de 18 anos que pensa em casar.
18 yaşında onun öğrencisi oldum. Onu Robert Browning okurken dinlemiştim.
Quando tinha 18 anos, era sua aluna e ouvi-o ler Robert Browning.
18 yaşında, kabakulak mı geçirdiniz?
Teve papeira aos 18 anos?
O daha 18 yaşında!
Ela tem 18.
Koyunun henüz 18 yaşında olmadığı göz önünde bulundurulursa son derece edepsiz bir suç
Deve ser repugnante visto que a ovelha tinha menos de 18 anos.
O daha 18 yaşında.
Só tem 18 anos.
Sarışın, yaklaşık 1.80 boylarında ve 18 yaşında gördün mü?
Louro, um metro e oitenta, uns 18 anos.
Yapma, 18 yaşında.
Vá lá, já tem 1 8 anos.
"Söylenmemiş ve yatıştırılmamış tekrar canlanmayacak sonsuza dek 18 yaşında kalacak."
A tua morte não será contada. "Não contada e não atenuada a morte, Para não mais ressuscitar, " Para todo o sempre Um rapaz de 18 anos.
18 yaşında birini öldüremezsin, değil mi?
Você não matava uma rapariga de 18 anos.
Hem bana da 18 yaşında olduğunu söyledi. Üstelik... çok da hevesliydi, bilmem anlatabildim mi?
Ela tinha 15 anos, a caminho dos 35... e disse-me que tinha 18, e tinha muita vontade, está a perceber?
Güçlü biri. Dişlerine bakılırsa ya 17, ya da 18 yaşında.
Este é dos fortes. 17 ou 18 anos pela sua dentição.
18 yaşında bir Don Kişot hayal edin.
" Imaginem D. Quixote com 19 anos. Rosto comprido...
18 yaşında her şey yapılabilir, ama 15 yaşında.
Aos 18, podes fazer o que quiseres, mas aos 14...
Peki 18 yaşında olsaydın şu anda nerede olurdun?
Onde estarias se tivesses 18?
Ve 18 yaşında milyoner oldum.
E no entanto eu era um milionário aos 18 anos.
David, daha 18 yaşında.
O David só tem 18 anos.
Bu genci tanıyorum, o daha 18 yaşında.
Conheço este rapaz e ele só tem 18 anos.
18 yaşında üniversiteye girdi... ve aşık oldu.
Tinha 18 anos quando entrou para a universidade, e se apaixonou.
Gerçekten 18 yaşında mısın?
Tens mesmo 18 anos?
Konuşan kesinlikle bir bayan tahminen 18 yaşında kötü konuşma stilinden anladığıma göre sınırlı bir eğitim geçmişi var.
A pessoa que fala é, de facto, feminina, idade aproximada : 18 anos. Formação educacional limitada, como indicado pelo tipo de discurso macarrónico.
18 yaşında uçmanın nasıl olduğunu bilir misin?
Sabe como é quando se tem 1 8 anos?
Evet... 18 yaşında, erkek.
Um rapaz de 18 anos.
- 18 yaşında bir eş arıyor.
- À procura de uma esposa com 18 anos.
Senatör Brian - Milyarder Vali Brian Flanagan... sıfırdan yaptığı büyük bir yükselişle J.D. Rockfeller'ı bile kıskandırmış... olan iş adamı, dün sabah 18 yaşındaki 7 inci eşinin üzerinde tepinirken... 99 yaşında hayata veda etti.
" Senador Brian Fla... Governador bilionário Brian Flanagan cuja ascensão meteórica à fama e fortuna teria feito inveja ao próprio JD Rockefeller faleceu na manhã de ontem com 99 anos de idade, enquanto fazia amor com a sua sétima esposa de 18 anos, Heidi,
- 18 yaşında mısın? - Evet.
Você tem 18 anos?
Jenny'nin on sekiz yaşında bir kızı var...
A Jenny tem uma filha de 18 anos...
Jenny'nin on sekiz yaşında bir kızı varmış.
A Jenny tem uma filha de 18 anos.
18 yaşında olduğunu düşünseler ne olacak ki?
0 que acontece quando pensam que tem 18 anos?
Bütün sürücülerim 18, 19 yaşında.
Todos os meus condutores têm 18-19 anos.
Annesi olduğum için onu koruduğumu sakın sanmayın işin ilginç tarafı cezası çok fazla henüz 18 yaşında o daha bir çocuk.
Não tento desculpar. O que fiz está mal. Mas o castigo não se corresponde com o delito.
Steve 20 yaşında ve Jeff ise 18.
O Steve tem 20 e o Jeff tem 18.
17 yaşında.
Tem 17 e vai fazer 18.
18 yaşına geldiğinde, 1918 yılında buraya geri dönüyor.
Ele regressou em 1918, quando tinha 18 anos.
Belki 17, belki de 16 yaşında.
Talvez 17 ou 18 anos.
Stegman 18 yaşın altında. Uğraşmamı istediğiniz çocukların hepsi 18 yaşın altında.
Stegman não tem nem dezoito anos.
Onsekiz, belki de yirmi yaşında.
Uns 18 ou 20 anos.
- Kızın 1 8 yaşında mı?
- A sua irmã já tem 18 anos?
18 yaşında olan Debbie mi? Para her kapıyı açar, Kel.
Exacto, querido.
Aslında, kişisel olarak, 18 yaşına basıncaya kadar zaman öldürüyorum.
O que se passa? Não vês? Estou a fazer bolos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]