Abartmayın translate Portuguese
87 parallel translation
Yapmayın, Sayın Yargıç abartmayın.
Vamos, vamos... Nao exagere.
- Abartmayın.
- Não exagere!
Çok da güzel değilim, abartmayın.
- Bonita, que exagero.
Onlara beni anlatırken çok abartmayın lütfen.
Quando lhes falar de mim, não me elogie demais.
- Onu kayıp mı ettiniz? - Abartmayın.
- Não exageremos...
Abartmayın.
Não exagere.
Saçımı kesersem mi vereceksin? - Tanrı aşkına, abartmayın!
- Dás-me o dinheiro se eu cortar o cabelo?
- Bunu abartmayın.
- Não exagere.
Fazla abartmayın.
Não exagere.
Peki, ama abartmayın.
Está bem, mas vão com calma.
Lütfen, lütfen, fazla abartmayın.
Vá lá, já chega.
Abartmayın.
Não exagerem.
Abartmayın lütfen.
Não façam alarido.
Ama abartmayın.
Mas não exagere.
Ailesine hoşçakal derken bunu yine çok fazla abartmayın.
Quando se despedirem dos pais não exagerem.
Hey, Mano konusunu abartmayın adamım.
Ei, vai devagar com o Mano, mano.
Sadece, çapkınlığı abartmayın.
Mas aconselho que se mantenham discretos ao máximo.
- Abartmayın.
- Não é assim tão mau.
Haydi o kadar abartmayın.
Não me venham com essa!
Abartmayın!
Não pode ser...
Abartmayın, Biraz seyahat ederim.
Bem, faço umas viagens.
- Abartmayın.
- Não exagere.
Fazla abartmayın ama bu Cuma boş olup olmadığını öğrenin.
Sê discreta, mas pergunta-lhe se ele está livre na sexta.
Hadi, ikiniz de abartmayın.
Vá lá, não façam disto um problema.
Abartmayın.
Grande coisa.
Abartmayın!
Não exagerem!
- Abartmayın.
- Vá lá, pessoal.
Ama çok abartmayın.
Mas não cobre muito.
Fazla abartmayın.
Não tires de mais.
Fazla abartmayın, tamam mı?
Vai com calma.
Işıkları abartmayın.
Parece muito bem. Não exagere nas luzes.
- O kadar da abartmayın canım.
Isso não é nada.
- Yeter Mouss, daha fazla abartmayın! Beni geri zekâlı mı sandınız?
Chega, Mouss, deves achar que sou parva?
Fazla abartmayın.
Sejam simples.
O kadar da abartmayın.
Mesmo se... não.
- Abartmayın yahu.
- Não, não é.
"Ama abartmayın."
"Mas não muito"
Abartmayın.
Estão a exagerar.
Abartmayın siz de.
Tenham calma por aqui.
- Tıpkı Raymond Chandler gibi. - Abartmayın.
Como o Raymond Chandler...
Hadi, abartmayın.
Vamos, não queiram fazer tudo à pressa.
Bu kadar abartmayın.
Não faça um grande caso disto.
O kadar da abartmayın.
Meninas, não é assim tão estranho.
Ama, abartmayın.
Mas não esta!
Fazla abartmayın.
Não quer dizer nada.
Tamam ama fazla abartmayın.
Certo, mas não se entusiasmem.
Shylock abartmayı bıraksın.
Shylock devia ultrapassar isso.
Abartmayı pek sevmem ama... Barış Muhafızlarının geleceği sana bağlı.
Eu não sou dado a exageros, mas... a sobrevivência dos Peacekeeper depende de você.
Abartmayı bırak da aynaya bak. Bana minnettar olacaksın.
Amanhã quando olhar-se ao espelho, vai estar deveras agradecida.
Ben de Brenda'nın önünde fazla abartmayı istemem.
Também não quero confusão à frente da Brenda.
Abartmayı sakın unutmayın.
Lembrem-se de mentir.