Alacağım translate Portuguese
17,078 parallel translation
O zaman gözlerini alacağım.
Então, vou tirar-te os olhos.
Belki, sonunda intikamını da alacağım.
Talvez, finalmente vou vingar a tua morte!
Biraz asker alacağım, ve yarın hepsini dışarıda sileceğim.
( Japonês ) Vou levar alguns soldados comigo, e acaber com eles amanhã!
1 Temmuz itibarıyla, başka ayarlamalar yapılana dek, onu yeniden devlet gözetimine alacağım.
"No dia 1 de Junho irei levá-lo de volta para a custódia do Estado " até que se encontrem soluções alternativas.
- Dana eti alacağım, çorbanız var mı?
- Quero a vitela. Têm sopa?
Biraz daha şarap alacağım.
Vou buscar mais champanhe.
Bir tane daha alacağım.
Penso que vou tomar outra.
Şirketimi geri alacağım.
Vou conseguir recuperar a minha empresa.
Bu fare deliğinden fırlamış yerde senin gibi işe yaramaz bir şarlatandan bir şey satın alacağımı düşünüyorsan...
Se julga que vou comprar algo a um charlatão numa espelunca destas...
Tüm bu battaniyelerle daha da zor nefes alacağım şimdi.
Nem vou respirar com tanto cobertor.
Onları alacağım o halde.
Bem, então vou recuperá-los imediatamente.
Onu geri alacağım.
Vou tomá-la de volta.
- Bize kahve alacağım.
- Vou buscar café para nós.
Bu iki çantayı ve kemeri alacağım sanırım.
Acho que vou levar ambas as malas e este cinto.
Fazladan seçeneği olsun diye iki renk alacağım.
Assim tem por onde escolher. Óptimo.
Bedava sinema bileti alacağım söylendi.
Disseram-me que era para ver um filme de borla.
Bir şeyler alacağım.
Comprarei algo.
Filistinliler öldürdü ve ben de intikamımızı alacağım.
Foram os Filisteus, e encontrarei vingança pelo acto deles.
- Reebok... Ben şunu alacağım, Şu iki Adidas...
Eu vou levar os dois "Adidas"...
- Tampon alacağım.
- Preciso de tampões.
Duş alacağım.
Vou tomar um duche.
Herkes sakin olsun, tüfeğimi alacağım.
Não. Aguentem amigos.
Flamekeeper haber alacağımıza söz vermişti!
O Conselheiro prometeu que seríamos ouvidos!
Arabayla bir kızı alacağım da arabam güzel koksun istiyorum.
Vou buscar uma rapariga de carro e quero que ele cheire bem. Não quero que cheire mal.
- Bir dakikanızı alacağım.
Preciso da tua atenção por um minuto.
- Alacağımı biliyorsun.
- Eu sei que vai.
Alacağım zamana kadar buradayım.
Vou ficar aqui o tempo que for preciso.
Ona daha çok var ama Roosevelt modelini örnek alacağım.
Virada para o futuro, mas inspirada no Roosevelt.
İlkbahar geldiğinde, gidip alacağım.
Quando vier a Primavera, eu vou buscar-lho.
Pekâla, sadece kalça merhemi tarafını alacağım.
Está bem. Vou apenas utilizar um tubo grande de pomada para o rabo.
Tezgâha koyarsanız hangilerini alacağımızı söyleyebilirim.
Ponham-nos no balcão, para ver quais são importantes.
Alacağımızı aldık zaten. Yok, zahmet ettiğimize değmez.
- Temos o que viemos buscar.
Bu dünya bizim ve onu nasıl alacağımızı biliyoruz.
O mundo é nosso. E sabemos o que fazer.
Geri döndüğümde, sana Amerika Vizesi alacağım.
Quando eu voltar, Vou arranjar-te um visto americano.
Ben duş alacağım.
Vou tomar um duche.
Annemi alacağım!
Vou buscar a mãe!
Dövüşüm için 2 milyon dolar alacağım.
Pagam-me dois milhões pela minha próxima luta.
Çiçeği nereden alacağım?
Onde é que vou arranjar flores?
Anne babanı bulur bulmaz bu kalla zambağını alacağım, tamam mı?
Escuta, levo estes jarros assim que encontrarmos os teus pais, sim?
O kemeri alacağım, biliyorsun.
Eu vou mesmo atrás do cinto.
Ben bir tane Heineken alacağım.
Aceito uma dessas Heineken.
İntikamımı alacağım ama bugün değil.
Terei a minha vingança. Mas não é hoje.
Onu kullanıp yükseleceğim. Geronimo'yu bulacağım ve Charlie'yi geri alacağız.
Vou usá-lo, crescer na cadeia alimentar, encontrar o Geronimo, e então conseguimos o Charlie de volta.
Aklını başına alacağını sanmıştım.
Eu pensei que tinhas vindo pela tua intuição.
Yakında cevabımızı alacağız Clarke.
Em breve saberemos a resposta, Clarke.
Birlikte topraklarımızda barışı sağlama alacağız.
Juntos, levaremos a paz ao país.
Bir dakikanı alacağım.
Preciso só dum minuto da tua atenção.
- Tam boy ayna alacağım.
Compro um espelho.
Ama dövüşten sonra alacağın yarım milyonu alamazsın.
Mas ficas sem o outro meio milhão que recebes depois da luta.
Sen de şuna inan ki bir dakikalığına olsun düşmana teslim olmanın halkımızı güvenceye alacağını düşünsem hemen yaparım ama sadece yanılgı içindeki birisi buna inanır ve yalnızca suçlu birisi bunu deneyip, derdini anlatmaya çalışır.
E espero que acredites que se eu achasse mesmo que entregar-me ao inimigo iria garantir a segurança do nosso povo... Eu fa-lo-ia. Mas só um homem louco acreditaria nisso.
Tamam, şimdi beş saniyeliğine nefes alacağız, beş saniye tutacağız beş saniye de vereceğiz, anlaşıldı mı?
Está bem, então, contamos até cinco enquanto inspiramos, sustemos a respiração o mesmo tempo, e expiramos durante a contagem até cinco. Está bem?