English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Alaska

Alaska translate Portuguese

971 parallel translation
Alaska'ya, Büyük Altına Hücum furyasında, dünyanın her tarafından binlerce insan akın etti.
Durante a febre do ouro no Alasca, milhares de homens chegaram de todas partes.
Elveda, Alaska.
Adeus, Alasca.
"Donanmanın izniyle,... Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi'ne girmeyi başardık. Ve burada sizlerle en son Amerikan Gemisi Alaska'nın denize indirilişini kutlayacağız."
Por cortesia do Ministério da Marinha, podemos agora levá-lo ao Arsenal da Marinha em Brooklyn, onde, com uma série de estações nacionais, tentaremos levar até si uma descrição das cerimónias do lançamento do navio da Marinha,
"Sizlere bu yüzden Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi'den bağlanıyoruz."
o "Alaska". Portanto, sem mais demoras, passamos ao Arsenal da Marinha.
"Tüm Birleşik Devletler adına, adını Alaska koyuyorum."
Em nome do povo dos Estados Unidos baptizo-te "Alaska".
Benzin parasını biliyorsa Alaska veya Güney Kutbu'ndadır.
Estará no Alaska ou no Polo Sul, se ele souber o novo preço da gasolina.
Alaska'da toprağı kazdım. Kanada'da ve Colorado'da da.
Já prospectei no Alasca, no Canadá e no Colorado.
Kayalık dağların batısında, sınırın güneyinde ya da Alaska'da altın bulunduğu hakkında bir şeyler okumuş iki ayakkabı satıcısı.
Dois janotas que leram sobre as prospecções... no Alasca, a sul da fronteira ou a oeste das Rochosas.
- Benny'nin Alaska'da işi var.
O Benny arranjou emprego no Alasca.
- Şey... Alaska'dan yazabilirdi
Podia ter escrito do Alaska.
Tıp mesleği Alaska'da çok zor.
A profissão de médico é muito difícil no Alasca.
- Alaska'da yok mu?
- Não havia mais ninguém no Alasca?
- Alaska'ya gittiğimi söyle.
- Acabo de partir para o Alasca.
George, Alaska'nın en harika yanı evliliğin henüz buraya gelmemiş olması.
George, uma coisa maravilhosa no Alaska... é que o matrimónio aqui não é popular.
Alaska bölgesindeki altın kokusunu en iyi hisseden adama içeceğiz.
Brindemos pelo melhor garimpeiro de ouro... em todo o território do Alaska.
Alaskadaki bütün altınların, Onun küçük parmağı kadar değeri yok!
Seu mindinho vale mais que todo o ouro da Alaska.
Alaska'dan George Pratt'in kartvizitiyle geliyorum.
Diga à Jenny que vim da Alaska com presentes do George Pratt.
- Onun iyi olduğunu duyunca sevineceksin. Ve seni düğün için Alaska'ya götürmek için geldim.
Ele encontra-se bem... e vim para levá-la ao Alaska para o casamento.
Ben istiyorum, uh, Sam McCord, sende gerçekten beni Alaska'ya götürmek istiyormusun?
Digo, Sam McCord... quer mesmo que vá ao Alaska consigo?
- Duyduğuma göre Alaska'da altın bulmuşsun?
- Ouvi que encontrou ouro na Alaska. - Muito.
Adım Sam, ve seni koluma takıp Alaskaya götürene kadar trampet çalacağım.
Meu nome é Sam e te tatuarei no meu braço até que cheguemos ao Alaska.
Pekala, Şimdi, Alaska'ya en çabuk giden en iyi ağaç kesicimizi çağırıyorum,
Muito bem. Então é o turno do melhor lenhador... que jamais tenha fugido do Alaska...
- Alaska'ya.
- Ao Alaska.
Alaska'mı.
Alaska.
Senin Alaska'ya gitme konusunda çok istekli olduğunu düşünmüştüm.
Pensei que tinha vontade de ir ao Alaska.
Bu yüzden en iyisi, Alaska dan uzaklaşmam.
Assim é melhor que eu desapareça do Alaska.
Alaska'ya sanat tanıtıyorum.
Estou introduzindo a arte no Alaska!
Çünkü Sam McCord bir serseri ve sen bir altın madeni kaybettin. Alaska'dan ayrılmamalısın.
Só porque Sam McCord seja um vadio... e tenha perdido a mina de ouro, não saia do Alaska.
Biliyor musun, Alaska'ya aynı sebebden dolayı geldim.
Estou fugindo do Alaska pelo mesmo motivo que vim.
- Alaska. - Alaska.
- Do Alasca.
Sanırım Lo size Alaska'ya gitme projesinden... bahsetmiştir mektubunda.
Acho que a Lo lhe explicou sobre a ida para o Alasca, na carta.
Alaska çocuklar için de harika bir yer.
O Alasca é um óptimo lugar para crianças, tem imenso espaço para brincar.
Alaska'ya vardığımızda sana yazarım.
Eu escrevo quando chegarmos ao Alasca!
Tam olarak bir saat önce, Wainright Alaska'daki arkadaşınız Alan Melvin de aynı iki fotoğrafı seçti.
Há exactamente uma hora, o seu amigo Sr. Alan Melvin, em Wainright, no Alasca tirou as mesmas duas fotos.
Şimdi bana'Alaska Kutup Ayısı Isıtıcısı'hazırla.
Boa. Um "Aquecedor de Urso Polar do Alasca", e já.
- Ben'Alaska Kutup Ayısı Isıtıcısı'dedim.
- "... de Urso Polar do Alasca ". -
Ünlü komedyen Wally Brandford'un, Alaska'da bir uçak kazasındaki ölümü Hollywood'da şaşkınlık yarattı.
A morte de Wally Brandford, o famoso actor de comédia, num acidente aéreo no Alasca, deixou Hollywood em estado de choque.
Benim peder Alaska'da altın aramıştı.
Meu pai foi garimpeiro no Alasca.
Alaska'da.
O Alasca.
Alaska'da yeni bir proje onu çok heyecanlandırmıştı.
Ele estava todo animado com um novo projeto no Alasca.
Alaska'ya evlat. Hoşça kalın.
Eu vou para o Alaska, meu rapaz Adeus.
- Fairbanks, Alaska!
- Fairbanks, Alaska!
- Alaska'nın her yerine gittim...
- Já lá estive, e por todo o Alaska.
Alaska'nın iyi bir bölge olduğunu söylüyorlar.
Dizem que o Alasca é um bom território.
Alaska'ya gideceğimiz o zamanı unuttun mu?
Lembra-se quando a gente ia para o Alasca?
Alaska'ya.
Alasca.
"Kuzey Alaska'ya"
Legendas :
Alaska hakkındaki bir diğer şey Kutup ayılarıdır.
Outra coisa sobre a Alaska.
- Daha önce Alaska'da bulundunmu?
Alguma vez esteve na Alaska?
Ona neden Alaska'dan bahsetmiyorsun?
Porque não lhe contas acerca do Alasca?
Onunla birlikte Alaska'dayken.
Ele e eu no Alasca.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]