English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Aldırmıyorum

Aldırmıyorum translate Portuguese

170 parallel translation
Aldırmıyorum.
Não me importa.
- Evet. Ben aldırmıyorum. Ama galiba karımın hoşuna gitmeyecek.
A minha mulher não vai gostar.
Kim olduğun ya da ne olduğuna aldırmıyorum... ama hain olmadığını ve bu insanları bana karşı ayaklandırmayacağını kendi dudaklarından işitmek istiyorum.
Não quero saber quem és, que és ou o que dizem acerca de ti... mas quero ouvir dos teus próprios lábios que não és um traidor, que não chefiarias uma revolta desta gente contra mim.
Aldırmıyorum.
Vai-te embora.
Aldırmıyorum.
Tanto me faz.
Bu duvarlar, bu parmaklıklar onlara aldırmıyorum.
Estas paredes, estas grades... são-me indiferentes.
Zaten aldırmıyorum da.
Não me preocupo com isso.
Artık Ben Nicholson'a eskisi kadar aldırmıyorum.
Já nem me preocupo com o Ben Nicholson.
Aldırıyorum ama aldırmıyorum diyorum.
E importo, mas digo que não.
Herkes düşünüyor. Ama aldırmıyorum.
Toda a gente acha.
NasıI yaptığına aldırmıyorum. Seni istiyorum.
Não me importa como o faça, mas quero...
Ona, onun bana aldırdığı kadar aldırmıyorum.
Liga-me mais do que eu a ele.
- Ne dediyse dedi, aldırmıyorum.
- Não me importo.
- Aldırmıyorum.
- Eu não.
Hiçbir şeye aldırmıyorum.
Estou a deixar-me ir... E tão bom...
Kokusuna aldırmıyorum bile.
Também não me agrada o cheiro.
Ben buna aldırmıyorum. Güzel diye, uçsun diye istiyorum onu.
Eu quero-o pelo que é, para o deixar voar.
Bilmiyorum ve aldırmıyorum.
Não sei. Nem me importa.
-... intihar olmadığını biliyorum. - Bak, kahrolasının nasıl öldüğüne hiç aldırmıyorum. Bütün ilgilendiğim konu onun Mexico City'ye teslim etmesi gereken üç yüz elli beş bin dolarımdır.
Tudo que me interessa são os meus 355.000 dólares... que ele deveria entregar na Cidade do México.
Sen berbat bir dönemden geçerken benim bunu söylemem çok duyarsız bir davranış galiba. Ama gariptir ki, buna da aldırmıyorum.
Estou a ser insensível ao dizer isto, quando estás a passar um mau bocado, mas por estranho que pareça, não me interessa.
Hiç aldırmıyorum.
Quero lá saber.
- Ama para elimde olsun isterim. - Tabii, ama ben aldırmıyorum.
- Bem, eu gostaria de os ter de volta.
Anneme benzemesine bile aldırmıyorum.
E nem sequer me importo que se pareça com a minha mãe.
Doğrusunu istersen buna hiç aldırmıyorum.
Não estou numa de preferências, sabes, como, quem é o pai.
Aletlerimizle ilgili bu tip incitici sözlere aldırmıyorum, 007!
Não faço caso dessa chacota sobre o nosso equipamento.
Aldırmıyorum.
Não me importei.
Aldırmıyorum.
Não me incomoda.
Uykusuzluktan nefret ederim, ama yalnızlığa aldırmıyorum.
Detesto as insónia, mas aprecio estar sozinho.
Ne dediğine aldırmıyorum.
Diz o que quiseres.
Bilmelerine aldırmıyorum.
Não ligo se elas sabem.
Kalıtım mı, çevre mi tartışmalarına falan aldırmıyorum.
Quero lá saber da hereditariedade contra o meio ambiente!
Aldırmıyorum.
Não quero saber.
Yahudi oluşuna aldırmıyorum. Adil oluşunu önemsiyorum.
Não me importo por ser Judeu, só me importo que ele seja justo.
Yaşlanmış olmama aldırmıyorum.
Não me importo de envelhecer.
Olacaklara aldırmıyorum.
Não me importa o que acontecer.
Kaç kere göreve çıktığınıza aldırmıyorum!
Não me importa em quantas missões é que já voaram!
Ne kadar iyi olduğunuzu düşündüğünüze aldırmıyorum!
Não me importa que achem que são bons!
Ama aldırmıyorum. Çünkü aynı zamanda bana çok iyi davranıyorsunuz.
Mas eu não me importo, porque são tão queridos para mim.
Aldırmıyorum.
Simplesmente não percebo.
Ne olduğuna aldırmıyorum.
Não quero saber o que tem nessa caixa.
Benim hakkında her şeyi bilmenize gerçekten aldırmıyorum Bilmek istediğime de çok emin değilim.
Não me importo que saiba tudo sobre mim. Mas não tenho certeza de que quero saber isso.
Bana bakmasına aldırmıyorum çünkü burada olmaktan hoşlanıyorum.
e sou gira de olhar. e eu não me importo, porque gosto de estar aqui.
Suçun neyse aldırmıyorum.
O teu crime não me interessa.
Ama mutluyum ve aldırmıyorum.
E ainda assim, estou feliz.
Ben mal aldırmıyorum.
- Não lhe dei nada.
Artık aldırmıyorum.
Agora já não me importo.
Duygularına aldırmıyorum.
Quero lá saber do que sentes.
İşim, geleceğim, önemli sayılan her şey, ama aldırmıyorum.
Tudo aquilo que as pessoas pensam que é importante,... mas não me preocupo!
Lanet oyunu yazmakta zorlanıyorum, ama sen aldırmıyorsun bile!
Estou com problemas com a minha maldita peça e tu não ligas.
" Paul biraz kıskanabilir ama aldırmıyorum.
" O Paul ficará invejoso.
İşimi anlatıyorum, aldırmıyorsun.
Falo do trabalho, que não te interessa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]