Allahın belası translate Portuguese
754 parallel translation
Allahın belası.
A velha caveira!
Jo nerede allahın belası?
O Tonio está comigo. Onde está o Jo?
Bu, açıkca Allahın belası, yalancılar için yasal bir dildir.
É o linguajar jurídico para mentir.
Bu Noel bu Allahın belası haydutlar için gerçekten kötü olacak.
Será um mau Natal para esses bandidos.
Allahın belası evli adam ilişkileri...
Fizeste o que os homens casados fazem.
O allahın belası bir yalancı.
É uma maldita mentirosa!
Allahın belası fatih ordu caddelerde,
O exército a dormir nas ruas.
Ayrıca kadınlar beni sever, allahın belası!
E as mulheres gostam, caramba!
Allahın belası motor stop etti ; yapabileceğim birşey yoktu.
Droga, o motor parou não há o que fazer.
Allahın belası herifler sıkıymış.
Eram uns brancos duros!
- Allahın belası piç!
- Sacana!
- Allahın belası, aşağılık piç!
- Sacana!
Allahın belası, aşağılık piçherif!
Grande sacana!
Siz allahın belası Sicilyalılar, beni çok güldürüyorsunuz.
Vocês, italianos fazem-me rir.
Allahın belası pis Nazi kasabı!
Maldito porco Nazi!
Allahın belası oros...
Seu filho da m...
Allahın belası piç herifler!
Malditos bastardos!
- Kalk allahın belası!
- De pé, raios!
... Bu Allahın belası hastanede kalmak zorundayım.
Tenho que ficar aqui sentada neste maldito hospital.
Kalk, Allahın belası.
Levante-se, Maldição!
Şu Allahın belası arabayı kapat ve gidip biraz Johnnie Walker al. Ve şu kahrolası boku göstergelerin önünden çek.
Desliga este maldito carro e venha comprar um pouco do Johnny Walker, e deixa esta merda de álcool barato no mostrador.
Allahın belası!
Ah, filha da puta! Maldita!
Allahın belası!
Estúpido!
Allahın belası salak!
Maldito imbecil.
Allahın belası kaltak!
Vagabunda!
Allahın belası! Seni öldüreceğim
Vou pegar você!
Teğmen, derhal bu Allah'ın belası flütleri toplayın.
Tenente von Frittzwitz, confisque as malditas flautas imediatamente!
- Yok, şu Allah'ın belası at!
- Foi o maldito cavalo.
Allah'ın belası at! Yavaş!
Maldito cavalo!
Lanet olsun! Allah belasını versin!
Pode ser que desta vez dê certo.
Bu Allah'ın belası yer de ne?
O que é este maldito sítio?
Herhalde bu Allah'ın belası yaprakları 20 kez filan kullanmışımdır.
Já devo ter utilizado estas malditas folhas umas 20 vezes.
Ve sonra Allah'ın belası öksüzlerin ödülünü kabul etmem gerek.
E, depois, a entrega de prémios àqueles órfãos malditos! Basta! Basta!
Allah'ın belası.
Maldito seja!
Allah'ın belası bir insanım, işte.
Macacos me mordam se sei.
Bana cevap ver, Allah'ın belası!
Responda-me, raios o partam!
... Allah'ın belası... ağzından kutsal dinime herkes tarafından kutsal bilinen atasına kötü sözler çıkana kadar!
Filho da mãe, até que elas te saiam dessa asquerosa boca. Rogo pragas ao Santíssimo Sacramento e à sua putativa mãe!
"Bunu okuyanın... Allah belasını versin."
Que estás a ver?
Şu Allah'ın belası parayı al, onu bulmak için ne çok uğraştım!
Guarde-o. Queria dinheiro, não?
Allah'ın belası alanın üzerine çilek reçeli gibi sürülmüş olurdun.
Espalhavas-te pelo raio do campo todo... como doce de morango. Nunca mais.
Allah belasını versin!
Qual é o problema?
- Seni Allah'ın belası pislik!
- Seu idiota!
Nerede bu Allah'ın belası Barlow?
Onde diabos está o Barlow?
Allah'ın belası katil piçler.
Aqueles assassinos.
Allah'ın belası herifi kayalıklarda kaybettim.
Perdi o maldito nas rochas.
Allah'ın belası, büyük ikramiye bize çıktı!
Caramba, saiu-nos a sorte grande!
Sen söyle mi... Allah'ın belası...
Você não...
Annesinin dişleri bile yok! " Sonra arabadan atladım, yolun kenarına tosladı. Ve şimdi bu Allah'ın belası uçaktayım.
Saltei para um carro, que deu o berro no meio da estrada, e acabei neste maldito "avião".
Şu ana kadar kovaladığım en Allah'ın belası kaçak da sensin.
Digo-te, enquanto perseguidor, que tu foste o perseguido mais teso de todos.
Çok üzgünüm, Allah'ın belası.
Lamento muito.
Allah'ın belası kadın!
- Essa mulher dum raio.