Allan translate Portuguese
903 parallel translation
Allan durgun bir isim.
Allan é um nome tranqüilo.
Allan Linton.
Allan Linton.
- Allan.
- Allan.
Şeker için teşekkürler Allan.
Obrigado pelos doces, Allan.
- Ben Allan.
- Sou Allan.
İyi olmayan bir şey allanıp pullanmış.
É um mero arranjo de algo que nunca prestou.
Sadece Poe, Mr. Edgar Allan Poe orasını anlatıp, hakkını verebilir!
Somente Poe, o Sr. Edgar Allan Poe, podia fazer igualar aquilo!
Allan dışarı fırladığında çaldıkları...
A polca que estava a tocar quando o Allan...
Allan'ın ölümünden sonra kalbimdeki boşluğu doldurabilmek için tanımadığım insanlar ile birlikte oldum.
Após a morte de Allan encontros com estranhos era tudo o que me restava para encher o meu coração vazio.
Bir gün kalkıp bir sabah gazetesi okursan, belki küçük haberler, halkın ilgisini çeken bazı yazıları farkedersin de, bu da seni biraz evvel bana attığın türden altına bulanmış, allanıp pullanmış palavralar atmana engel olur.
Se alguma vez se levantasse cedo, talvez descobrisse pequenos artigos de interesse geral, que evitassem no futuro de ficar enredado numa mentira tão grande e fantasiosa como a que me acabou de contar!
- Allan'ı gördün mü?
- Viste o Allan?
Allan ve ben bu parayı alacağız.
O Allan e eu não vamos aceitar esse dinheiro.
Allan!
Allan!
Bu adamın kasabada kalmasına izin mi vereceksin?
Allan, vai deixar este homem ficar na cidade?
Denedim, Allan.
Eu tentei, Allan.
Seni seviyorum, Allan.
Eu amo-te, Allan.
Allan, seni kiliseden istiyorlar.
Allan, tem de vir à igreja!
Söylenenlerin hepsini hakediyorum, Allan.
Eu mereço tudo o que foi dito, Allan.
Korktuğum bugün başıma geliyor, Allan.
Hoje eu vim com ela porque estava com medo, Allan.
Doğrusu, Allan, biz kendimiz de ondan korkuyoruz.
Na verdade, Allan, nós temos medo de nós mesmos.
Umarım huzuru bozmazlar, Allan.
Espero que mantenha a paz, Allan.
Allan, kızların geri dönmesinden çok endişe duyuyorum.
Allan, estou muito preocupado com o regresso dessas meninas.
Zavallı Allan.
Pobre Allan!
Allan, Silver Belle'in dışında gördüm.
Allan, eu vi-o no Belle Silver.
- Allan, onu durdurmalısın.
- Allan, tem de o deter!
Sana, onun için teşekkür etmeliyim, Allan.
Gostava de lhe agradecer, Allan. Sei que fez isto para bem dele.
Bu sadece başlangıç, Allan.
É apenas o começo, Allan.
Eve gitmek istemiyorum, Allan.
Eu não quero ir para a nossa casa, Allan.
Hep evimizi hayal ettim, Allan.
Eu sonhava entrar na nossa casa, Allan.
Sanırım Allan'ın istediği de buydu.
Acho que foi o que Allan pretendia.
Allan Burnett için tutuklama emri verecek kadar iyi.
O suficiente para fazer um mandato de prisão para o Allan Burnett.
İşleri daha da zorlaştırma, Allan.
Não torne as coisas mais difíceis, Allan.
Allan Burnett'ı tutukladılar.
O Allan Burnett foi preso.
- Bizim için mi, Allan Burnett için mi.
- Para nós ou para o Allan.
- Allan'ı kastetmedim.
- Não estou a pensar só no Allan.
Yapacakları tek şey Alan'ı tamamen ortadan kaldırmak.
Isso destruirá completamente o Allan!
Bu toplantı Allan linç edilmesiyle sonlanacak.
Esta reunião acabará com o linchamento do Allan!
- Allan mı?
- Como o Allan?
Allan Burnett'ı çıkartın.
Ele usa o Allan Burnett!
- Allan, Jagade'den emir alır.
- O Allan obedece ao Jagade.
Allan hayatta ama güvende değil.
Ele não se vai sentir seguro enquanto o Allan estiver vivo!
Gidip Allan'ı serbest bırakayım.
Vou soltar o Allan!
Ben Allan Burnett, Billy.
Sou Allan Burnett, Billy!
Neden, Allan?
Porquê, Allan?
Lütfen, Allan, tatlım, hemen bu perde sona erer ermez.
Por favor, Allan, querido, assim que a atuação terminar.
Oh, lütfen, Allan, bir dakika, tatlım
Oh, por favor, Allan, não demora, querido.
Buyur, Allan, tatlım.
Toma, Allan, querido.
Fuara çıkarılmış ödül boğası gibi allanıp pullanmışsın.
Estás todo aperaltado para o domingo, como um touro premiado na feira.
Ama gerçekler, Edgar Allan Poe öykülerinden çıkma fanteziler değil.
Fatos, não contos da carochinha!
Allan Linnell.
Allan Linnell.
Güle güle Allan.
Adeus, Allan.