Alta translate Portuguese
11,173 parallel translation
Onu alta alır, kaynağı aç ve bunu kapa.
Coloca-o debaixo dela, abre-o e fecha-o.
Sesli müzik, birsürü insan ve birkaç tane sarhoş davetli.
Música alta, um monte de gente e um bando de convidados bêbados.
Kamera çözünürlüğü çok yüksek.
A resolução da câmara está alta demais.
Bu şekilde ilk seferinde onun gardını düşürdüm... onu öptükten sonra, alta geçtim...
Foi assim que a conquistei da primeira vez... isso e... - quando a beijei, usei...
Çok boş vaktim vardı. Bu bomba yüksek teknoloji ürünü.
Esta é uma bomba de alta tecnologia.
- Doktor bir kaç hafta içeresinde çıkabileceklerini söyledi.
O médico disse eles devem ter alta - nos proximos dias.
Düşük kısıtlamalar. Yüksek derecede riskli.
- Poucas inibições e alta tolerância de risco.
İstersen, sesli mesaja alabilirim.
Posso pôr a mensagem em alta voz.
Tansiyonun normalden daha yüksek.
A tua pressão arterial está um pouco mais alta que o habitual.
Bunun için insanları çok korumalı hapislere koyuyorlar.
Eles mandam pessoas para prisões de alta segurança.
Bahanene inanmıyor ve çok korumalı hapsi boyluyorsun.
Não vai acreditar na tua desculpa e tu acabas na prisão de alta segurança.
Ve sen de... Tahmin ettiğin gibi çok korumalı hapsi boyladın.
E tu acabas na... adivinhaste prisão de alta segurança.
Çok korumalı hapislerde ne olur biliyor musun?
Sabes o que acontece na prisão de alta segurança?
Bunun çok korumalı hapis ihtimalini dışarıda bıraktığını biliyorum ama bu grafiğin sonucu :
FORMAS DE MORRER FALAR COM A REBECCA Reconheço que isto elimina a possibilidade da prisão de alta segurança, mas, para efeitos deste gráfico, a prisão de alta segurança é igual a morrer.
Yüksek teknolojili bir sistemdi, bende yardım edebileceğimi söyledim.
É um sistema de alta tecnologia. Eu vou ajudá-la.
Doktor bugün taburcu olabileceğini söyledi, unuttun mu?
A médica disse que poderás receber alta hoje, lembras-te? O que é que ela sabe?
Bunlarda sesli söylediğim kelimeler.
E acabei de dizer isto em voz alta.
Brizanımı genelde Pepe Le Pew'la birlikte bir kafede yanında reçelle alırım.
Alta capacidade de detonação. Eu geralmente gosto da minha detonação com um pouco de geleia num café com Pepe Le Gambá.
Beni diyafona al ki Guevara da duyabilsin.
Coloque-me no alta voz para o Guevara ouvir isto.
Bekle, diyafondasın.
Diz de novo, espera, estás em alta voz.
Babanın perşembe günü taburcu edileceğini söylediler.
Dizem que o teu pai vai ter alta na quarta-feira.
Bu sabah erken saatlerde, Bronx Parkında yürürken ağır makineli tüfekle kafasından vuruldu.
Esta manhã, caminhava pelo parque do Bronx, quando foi atingido na cabeça por uma espingarda de alta potência.
İki davacı da ağır makineli tüfekle öldürülmüş. Aynı Dixon gibi.
Foram mortos por espingardas de alta potência, tal como o Dixon.
Adıma yüksek dereceli vatan hainliği suçlaması...
Para mim, é "alta traição".
Wu, seni hoparlöre veriyorum.
Wu, vou colocar-te em alta voz.
Kan değerlerim yükseldi biraz.
A pressão sanguínea está algo alta. Tirando isso, estou bem.
Eminim bunu yüksek sesle söyleyeceğini düşünmemişsindir.
Aposto que nunca pensaste dizer isso em voz alta.
Hiç yemek yemiş olmak için yemek yiyen birini yememiştim.
Nunca jantei com uma senhora da alta sociedade.
- Vaughn Du Clark'ın kıçını olabilecek en yüksek yerden atmaya hazır mısınız?
Preparado para ir pendurar o Vaughn Du Clark da árvore mais alta?
- Hayır, bunlar fazla zengin.
Não, essas são de classe alta.
Tek seferde Bana "Anne Cesareti" ni yüksek sesle okumuştu
Ela leu-me "Mother Courage" em voz alta, a peça toda sem pausas.
- Evet. Vize sınavlarını kaçırmadan seni buradan çabuk çıkarsak iyi olur.
É melhor dar-lhe alta depressa para não perder os exames finais.
Ama o zamana kadar çok geç olabilir.
Mannin mandou-me verificar a Rachel antes de dar-lhe alta.
Olayın yaşandığı yerin hemen üstündeki görüntüye göre birkaç HPD aracı H-1 anayolunda hızla giden bir motosikleti kovalıyor.
A visão aérea mostra aquilo que parecem ser várias viaturas da Polícia em perseguição a uma mota em alta velocidade na auto-estrada H-1.
Hoparlördesin bebeğim, ne buldun?
Boneca, estás no alta-voz.
Hoparlördesin Hotch.
Hotch, estás no alta-voz.
Foton enerjisi alışılmışın dışında.
A energia dos fotões está muito alta.
Yüksek sesle müzik mi ne dinliyormuşum aptal komşularım aile içi şiddet ihbarı yapmış.
A música estava alta ou algo do género, e por isso os meus vizinhos idiotas denunciaram uma disputa doméstica.
Sonunda sesli bir şekilde söyledim.
Finalmente posso dizer isto em voz alta.
Hoparlöre veriyorum seni.
Estou a colocar-te no alta voz.
Yemedi değil mi beyler?
A aposta é muito alta para vocês?
Yüksek kart striptizi.
Despimo-nos à carta mais alta.
Hastanede şizofreni için tedavi görüyormuş ama Dr.Healy ailesinin gözetiminde taburcu etmiş...
Estava a trata-lo por esquizofrenia no hospital, mas deu-lhe alta aos cuidados dos pais
Solunum durması ve hipertansiyon gözlemlendi.
Hipertensão alta e paragem respiratória.
Tamam, sen taburcu et o zaman.
- Está bem, dá-lhe alta.
- Kimi taburcu ediyorsunuz?
- Alta para quem?
Bir keresinde havaalanında Lebron'u görmüştüm. Ondan daha uzun bence.
Já vi o LeBron no aeroporto e ela é mais alta.
Uçmuş Bir Şekilde Yolculuk.
PEDRADA EM ALTA
Sam ve Nell diyafonda.
Estou com o Sam e a Nell no alta voz.
Az önce H-1 anayolunda polis takibi görüldü.
Neste momento... uma perseguição policial em alta velocidade na H-1.
Lyon Şehir Ayanı'nın kızı.
A família dela é suficientemente alta...