English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Alıyorum

Alıyorum translate Portuguese

13,566 parallel translation
Bir kutuyla işim bitince öbür odaya götürüp oradan yeni birkaç kutu alıyorum.
Quando acabava umas caixas guardava-as e ia buscar outras caixas.
- Hayır, sadece nakit alıyorum.
- Não, só dinheiro vivo.
- Siyahi Amerikan soul sanatçılarından esin alıyorum.
Me inspiram os cantores negros.
Ama atlama sporunu çok ciddiye alıyorum.
Mas levo os saltos muito a sério.
Sadece biraz su alıyorum.
Vou só buscar água.
- Tamam, o puanı ben alıyorum.
- Vou manter o meu ponto.
Bu işi yapmaktan zevk alıyorum.
Eu adoro a emoção. " Estou?
Kilo alıyorum yahu.
Eu vou só por ir.
Ben deli alıyorum!
Estou-me a passar!
- Şey... Bu yüzden çok para alıyorum değil mi?
- Bem... é para isso que sou tão bem pago?
- Satmıyorum, alıyorum.
- Não quero vender, quero comprar.
Komisyon alıyorum.
Eu cobro uma comissão.
Özür dilemeyeceğim çünkü ağzıma almaktan keyif alıyorum.
Não vou pedir desculpa por gostar de ter pilas na boca.
Norm, geri alıyorum.
Norm, retiro o que disse.
Çok yavaştan alıyorum hiç aceleye getirmedim, tıpkı öğrettiğin gibi.
Tenho ido com calma, não me apressei, como me ensinaste...
Satın alıyorum.
Estou comprando-o.
Hayır. Her kış yedi kilo alıyorum mont giymeme gerek kalmıyor.
Não, engordo sempre 7kg no Natal para não ter de usar sobretudos.
Sizi örnek alıyorum.
Eu acredito no vosso trabalho.
Şahane. Alıyorum.
Esplêndido, fico com ele.
Ben Jake'den daha iyi nişan alıyorum.
Tenho melhor pontaria do que o Jake.
Ben kuzeyi alıyorum.
Eu vou ficar com o lado Norte.
Asıl ben risk alıyorum.
Eu é que estou a arriscar.
Bir gemi kazasıyla ilgili sayısız haber alıyorum.
Estou a ouvir muita coisa sobre um navio naufragado e eu...
- Ben burada sadece kan alıyorum.
Estou aqui só para tirar sangue.
Bir şeyler alıyorum.
Consegui qualquer coisa.
- Ne? Galiba başka bir şey alıyorum.
Apanhei outra coisa.
Durun... bir şeyler alıyorum.
- Esperem, estou a ouvir algo.
Evet, alıyorum.
Sim, estou a tomar.
Mükemmel, alıyorum.
Perfeito, vou levar.
Bu soğanları alıyorum.
Vou pôr as cebolas aqui.
Red Bull'u alıyorum.
Vou levar este Red Bull.
Bu iltifatları sıkça alıyorum bu günlerde.
- Têm-me dito muito isso, ultimamente.
Onları alıyorum.
Vou levá-las.
Bir tür sinyal alıyorum.
Estou a apanhar uma espécie de sinal.
Yorktown'dan gelen her frekanstan acil durum sinyalleri alıyorum.
Estou a apanhar sinais de socorro em todas as frequências de Yorktown.
Bir keresinde çocukların yemeğimi alıp kucağıma döktüklerini hatırlıyorum.
Recordo uma vez em que me atiraram todo meu almoçoi para as pernas.
- Çıraklık tüzüğünden alıntı yapıyorum.
citando o estatuto da aprendizagem.
Ve alıntı yapıyorum : " Altınla bezenmiş bir antik kentin harabelerine rastladık.
E cito, encontramos as ruínas de uma cidade antiga, adornada com ouro.
Alınıyorum.
Posso ficar ofendida. O que sei eu?
Hastaneye gidiyorum, sana ulaşamadım. Jack'i arıyorum.
Como Sua Senhoria deve estar ao corrente, o Sr. Al Bashir perdeu.
- Alıyorum.
- Eu estou a respirar.
Sadece saatimi al, cüzdanımı al. At kuyruğuna dokunma yeter. Bütün güçlerimi orada saklıyorum.
Levem o relógio, a carteira, mas não toquem no rabo-de-cavalo, é onde guardo os meus poderes.
Benim saygıdeğer jeolog meslektaşlarımın görüşüne göre Bu teori, Alıntı yapıyorum : Bok ötesi!
A opinião dos meus estimados colegas geólogos é que tudo isso, e cito : "É puro lixo"
- Marihuana kokusu alıyorum.
Cheira-me a marijuana.
Ama şunu biliyorum ki... Yardım alıyorum... - Karantina'ya kadar.
- A quarentena é para baixo.
Doktordan alıntı yapıyorum. "Yüzüm % 87 iyileşmiş."
O médico disse, e estou a citar, que o meu rosto está 87 % curado.
Senin aktif görevden alınman için, katı gerekçeler olduğuna inanıyorum.
Creio haver motivos sólidos para o tirar do exército.
Evet, şehre alışıyorum.
Sim, a ambientar-me à cidade.
Verandada uyuyup geleceğime alışıyorum.
A dormindo na varanda, a ensaiar o meu futuro.
Pazartesi kalkıyorum, masada hazır öğle yemeğimi alıp evden işime gidiyorum.
Levanto-me às segundas de manhã, tenho o almoço na mesa, saio para ir trabalhar.
Claire, neden hep alıntı yapmak zorunda olduğunu anlamıyorum.
Claire, não sei porque tens sempre de citar tudo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]