English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anladık

Anladık translate Portuguese

4,577 parallel translation
İşi anladık.
Acho que consigo.
Anladık.
Entendi.
Anladık, anladık.
Nós compreendemos.
Rahat ol. Sorun yok. Daha önce görmediğini anladık zaten.
Nós já percebemos que nunca tinhas visto isso antes.
Sonradan anladık ki, buna hazır değilmişiz.
Olhando para trás, não estávamos preparados. Nós...
Gayet iyi anladık.
Acho que percebemos.
Evet, anladık.
Sim, nós percebemos.
Anladık.
Obrigada.
Anladık büyük planların var da biraz olsun kafanı şu kitaptan kaldıramıyor musun yani?
Ouça, sei que tem grandes planos, mas, nunca levanta a cabeça desse livro?
Moskova'ya ulaşmak zorunda. Anladık mı?
Tem que chegar a Moscovo.
Tamam. Peki. Anladık.
Pronto, ganhaste.
Evet. Tamam, anladık.
- Sim, já percebi.
Anladık, not ettim, iyi geceler.
Entendido! Boa noite.
Hayır, anladık, Lucas.
Não, nós entendemos, Lucas.
Anladık Arthur, tamam mı?
Vamos apanhá-lo, Arthur.
Anladık artık Emma.
Pronto, Emma. Já percebi.
Anladık.
Já percebemos.
- Anladık baba.
Está bem pai.
Fakat Barney "Jabba sarhoşluğuna" geçtiği an o gecenin bittiğini anladık.
Mas nós sabiamos que a noite tinha acabado quando o Barney ficava... "Jabba bêbado."
Yeni katilin kopyalamadığı eski katilin imzasının saç olduğunu anladık.
Então, percebemos que a assinatura do velho assassino que o novo assassino não copiou...
Ama bu işte birlikte olduğumuzu anladık diye düşünüyorum.
Mas, pensei que havíamos entendido que estávamos nesta juntos.
Anladık. Bekle.
Ainda quer matar-te?
Tamam, demek istediğini anladık.
- Certo, provou o que queria.
- Birbirimizi iyi anladık mı?
Estamos entendidos?
Doğaüstü bir yaratık olduğunu biliyorlar ama bir kez kontrol ettikten sonra kötü ruhu taşıyanın sen olmadığını anladıklarında sana zarar vermeyecekler.
Eles sabem que és sobrenatural mas assim que te verificarem, assim que virem que não transportas esse espirito negro, eles não te vão fazer mal. Prometo-te.
Anladık.
Eu percebo.
Tamam anladık.
Já percebemos.
Claire'in açığa çıktığını anladığımız andan itibaren orjinal plana sadık kalacağımızı mı sandınız?
Achas que ficávamos com o plano original, depois de descobrimos que falaste com a Clare?
Senin gibi ukala, aşağılık denyoların testislerinin yasal olarak bedeninden sökülüp, kendini beğenmiş kıçına sokulacağını anladığı anda gözlerinin içine bakmak için.
Foi para ver a expressão de algum imbecil arrogante no momento em que perceber que os testículos dele serão arrancados legalmente e enfiados no seu rabo pomposo. Queres dizer...
Onu anladık.
Com certeza és tu.
Ne olduklarını anladın mı artık?
Entendes agora o que eles são?
Anladığım kadarıyla beni halka açık alanda ve arkasından yapılacak olan özel partide istiyorsun.
Presumo que me queiras no espectáculo público e na festa privada, depois?
İşverenlerimin itibarlarına leke sürecek hiçbir şeye izin vermeyeceğini, yani kazık atılmayacak kişiler olduklarını anladığınıza emin olmak istiyorum.
Quero que compreendam que os meus empregadores não deixariam que nada prejudicasse a reputação de homens que não se traem.
Hükümetin ve kanunların olmadığını anladığımızda da mahkumları bıraktık.
Naquela hora pensamos, não existem governos, nem políticos. - Deixamo-los ir em liberdade.
Anladığım kadarıyla Kira ve o Davy Crockett kılıklı adama dönüyorsun.
Então, acredito que vais voltar para a Kira e aquele Davy Crockett.
Güzel bir kız. Anladım.
Percebo.
Böylelikle son kısımda beni dinlemek zorunda kalmayacaksınız tüm soruları size kamera verecek, anladınız mı?
Assim, não será necessário, ou refazer as perguntas fora do ar enchendo-o novamente com as mesmas questões, sim?
Anladığım kadarıyla Dorian kurbanın kız arkadaşını bulmuş.
Soube que o Dorian achou a namorada da vítima.
Onları takip ettiğimizi anladılar,... bu yüzden de karını ve kızını alıp buradan hemen gitmişler.
Sabiam que os estávamos a tentar localizar, então, tiraram a tua mulher e filha daqui.
Evet, bu kısmı anladım.
Entendi essa parte.
Çünkü artık büyüdüm, bir nevi ve devrimin fiber ağdan gelmeyeceğini anladım.
Eu cresci, mais ou menos, e descobri que a revolução não vai vir, através de uma conexão rápida.
Ve o an anladım ki iş için, kızlar için Brezilyalı olduğunu söyleyince her şey daha kolay.
Percebi rapidamente que no trabalho e com as miúdas tudo é mais simples quando dizemos que somos brasileiros.
Anlaştık mı? - Gayet iyi anladım.
- Perfeitamente.
Bu ince dokundurmayı anladınız mı bilmem ama bana kızgın.
Não sei se perceberam a subtileza, mas ela está chateada comigo.
Evet, anladık.
Pois, isso...
Anladın mı şimdi, kısa vadeli düşüncelerin kısa vadeli sonuçları olur.
Sabes, pensamento a curto prazo gera resultados a curto prazo.
- Aramız bebek doğduğunda kısa bir süre gayet iyiydi. - Anladım. Ama hala benden saklıyor.
As coisas melhoraram entre nós durante um minuto depois daquilo com o bebé... mas, ele ainda me esconde coisas.
Eğer bana kazık atarsan, ben de senin Meksikalı götüne kazık sokarım. - Anladın mı? - Seth.
Porque, se me lixares, dou cabo do teu couro mexicano, entendes?
Anladık.
Falas espanhol.
Sinemadan çıktık ve onu evine bırakıyordum kapısına geldik ve bunun doğru zaman olduğunu anladım.
Saímos do cinema e eu acompanhei-a até casa. cheguei à porta da casa dela e sabia que tinha chegado a hora.
Laptop'ından anladığımıza göre Lauren oldukça organize biriymiş. Ama önümüzdeki hafta için plan ya da bilet bulmadık.
Pelo computador de Lauren, ela era muito organizada, mas não encontramos planos nem reservas de passagens.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]