Anlarsınız translate Portuguese
1,231 parallel translation
Artık bundan ne anlarsınız.
Interprete isto como quiser.
Anlarsınız ya, yanlış bir şey yapmak istemem.
Sabe, se dizemos a coisa errada...
Buna bir de Ellis'in şanssız çocuklar için çalışmalarını ekleyin, çocukların bazıları şu anda Ellis'le birlikte oturuyor... .. ve ödülü neden onun kazandığını anlarsınız.
Juntem isso ao trabalho do Ellis com miúdos desprivilegiados, alguns dos quais estão sentados à mesa principal com o Ellis... e podem perceber porque é ele o vencedor do nosso prémio.
Daha önce duymamış ve koklamamışsanız bir şeyin ne olduğunu nasıl anlarsınız?
Se nunca ouviram ou cheiraram uma coisa, como podem saber o que é?
Anlarsınız, aslında biz o gece uyumadık.
Sabem, nós não chegamos a ir dormir nessa noite.
- Anlarsınız ya.
Compreende.
Pekala, efendim. Şerif buraya gelmeniz gerektiğini düşünüyor. Çünkü, anlarsınız, buraya bir çiftlik çobanı bir sürü... buna ne denir tam bilmiyorum ama,
Bom, senhor, o Xerife acha que talvez devesse vir cá abaixo, porque, sabe, aqui um rancheiro local acabou de trazer um monte de...
Eğer iyi dinlerseniz, ne demek istediğini anlarsınız.
Se escutarem, entenderão o que ele diz.
Anlarsınız.
Percebe isso?
Umarım anlarsınız.
Espero que tenha entendido.
Askerlerim beni canlı görsün, kime sadık olduklarını anlarsınız.
Deixa que os meus homens me vejam vivo e verás a quem são leais.
Bir gün aynaya bakarsınız ve gördüğünüzün ulaşabileceğiniz en iyi durum olduğunu anlarsınız.
Há um tempo que se olha para o espelho e compreende-se que o que se vê é tudo o alguma vez será.
Savaştan beri hakkınızda- - Yani. Anlarsınız ya.
Com a guerra, eu pensei que vocês, iam... você sabe.
Şey, uzun hikaye, tamam? Benim salak arkadaşım Jerry diğer arkadaşım Noreen'in,... anlarsınız, ... kendisine asıldığını söyledi.
É uma longa história, compreende, mas o estúpido do meu amigo Jerry disse a uma outra amiga minha, a Noreen, que ela estava a atirar-se a ele.
Anlarsınız ya.
Pois é...
Bunları okuduktan sonra umarım son arzumu daha iyi anlarsınız
Depois de lerem tudo isto espero que compreendam o meu último pedido.
Bu arada bir sürü şey oluyordu. Masa altından, anlarsınız.
Entretanto, as coisas iam-se passando debaixo das mesas e companhia.
Haklı olduğumu anlarsınız.
Verá que tenho razão.
Herkes akşam yemeğinde etrafa serumlarıyla oturmuş tepeden sallandırıyorlar, anlarsınız?
Todos sentados à mesa, com as sopas nos balões de transfusão pendurados e...
Anlarsınız ne dediğimi.
Vocês sabem do estou a falar ".
Sizi geminizden ayırmak zorunda kaldığımız için üzgünüz ama eminim anlarsınız size sormak istediğimiz çok şey var.
Desculpem termos tido de vos separar da vossa nave, mas decerto entendem que temos muitas perguntas para vós.
Eğer benimle Voyager'ı görmeye [br] gelirseniz, size doğruyu söylediğimizi anlarsınız.
Se você vier comigo para ver a Voyager, você verá que tudo o que estamos a dizer para vocês é verdade.
Birkaç yıldır bu bölgede çalışıyor fakat o çoğu erkeğin ilk tercihi değildi, anlarsınız ya.
Trabalhava nesta área há uns anos, mas não era das preferidas, se é que me faço entender.
Tekliflere açığım. Anlarsınız ya.
Admitem-se propostas, sabem.
Benim iyiliğimi düşündüğünüzü biliyorum umarım zamanla anlarsınız.
Pensei que ficariam felizes por mim. Um dia compreenderão.
Ed Peters iyi biridir ama anlarsınız ki, elimizde hiç kanıt yok.
Ed Peters é um bom homem mas não temos provas suficientes.
Sonra da Seattle'daki seri katillerin Long Island'dakinden bile daha fazla olduğunu hatırladım. Şu büyük kahve mağazası sahnesine bakarak daima uyanık olan psikopatlarla dolu bir şehre geldiğimi anlarsınız.
LUA ENFEITIÇADA
Ondan çok hoşlandılar, ne dediğimi anlarsınız.
Eles gostavam muito dela, não sei se me entende.
Hayır. Anlarsınız, aslında biz o gece uyumadık.
Não. sabem, nós não chegamos a ir dormir nesse noite.
Anlarsınız ya, piliçleri reşit olmamaktan kaçırıyorum.
Fixe. As miúdas gostam de minorias.
Peder Dodsın üzerimde kalıcı bir etki bırakmıştı, ne demek istediğimi anlarsınız...
O padre Dodson deixou-me uma marca permanente, se é que me entendem.
Geriye mektupla dönersem anlarsınız.
Se eu voltar com correio fica a saber.
Beyler, siz ikiniz savaştan anlarsınız.
Estes dois senhores percebem de guerras.
Şimdiye kadar anlarsınız sanmıştım.
Pensava que já tivessem descoberto.
Anlarsınız, o...
Ele...
Umarım beni anlarsınız.
Espero que compreenda que foi apenas um sinal de respeito.
Teğmen Kim, belki de dikkatinizi önünüzde ki sensör konsoluna yoğunlaştırırsanız Vostigiye istasyonunun yakınında mıyız anlarsınız.
Imediato Kim, talvez você pudesse direccionar a sua atenção para os sensores e nos dizer se estamos nos aproximando da estação espacial Vostigyeana.
Bazen geldiğini anlarsınız.
Às vezes sentimos esse momento a chegar.
Oğlunuzun kendini iyi hissetmediğinde anlarsınız.
Sabe-se quando um filho está doente.
Çocuğunuzun kendini iyi hissetmediğini anlarsınız.
Sabe-se quando os filhos estão mal.
Eve gelirken nefesim kesildi. Sadece yokuş çıkarken anlarsınız bir gün yokuş aşağı ineceğinizi.
É só quando se sobe uma colina que você... percebe que está descendo.
İşte, anlarsınız.
Vocês sabem. Bud!
Ve oraya gittiğinizde orada olduğunuzu nasıl anlarsınız?
E como se consegue saber quando se chegou lá?
Şimdi, eğer bunu o lânet kafanıza sokabilirseniz sıcak bir yemeğin ne kadar önemli olduğunu anlarsınız belki!
Quero que metas no raio da tua cabeça, como uma refeição quente pode ser importante.
V6 sesinden tabiki anlarsınız.
É um motor que "canta".
Böyle eğlenceli şeyler anlarsınız ya.
Coisas divertidas.
- Umarım anlarsınız.
- Espero que compreendas.
Bunu tam olarak kavramanızı isterim böylece bizi daha iyi anlarsınız.
O que queremos é que compreendas isto verdadeiramente, para que consigas entender-nos melhor.
- Şaka yaptınız sandım. Hayır, şaka yaptığımda anlarsın.
Vai perceber quando eu estiver a brincar.
Bilim adamlarımınızın bize, sizin geminizin enerji kaynağının dilityum olduğunu ve kolayca trilityuma dönüştürülebileceğini söylediğinde şaşkınlığımızı anlarsınız.
Diário da Capitã, Data Estelar 50156.2.
Anlarsınız ya.
Compreende.