English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlaşma bu

Anlaşma bu translate Portuguese

1,652 parallel translation
Boot'tan direk bir anlaşma bu.
Este acordo veio pessoalmente do Booth.
Anlaşma bu.
- Esse é o trato.
İstediğin bu mu? Bitmiş bir anlaşma bu.
- Se é isso que queres, está feito.
Anlaşma bu
- É essa a ideia.
Anlaşma bu.
É este o acordo.
Bak, sen hızlı çalışırsın bu anlaşma gerçekleşene, Darling Holding benim olana kadar düğünü iptal etmiyorum.
Ouve, tens que ser rápido, porque até o acordo estar fechado, até as Empresas Darling serem minhas, o casamento continua.
Anlaşma bu.
É o acordo.
Tüm anlaşma batmak üzere yani seni bu akşam alamayacağım.
O negócio está prestes a ir-se, por isso não vou poder-te levar hoje, não hoje.
Anlaşma yaptığımızı anlamamıştım. "Ben ile tanışacaksın, bu demektir ki bir iki hafta daha dairemi görmene izin yok."
Não me tinha apercebido de que era uma troca. "Vais conhecer o Ben amanhã, por isso são mais duas semanas em que não te é permitido ver o meu apartamento."
Bu, Smithfield'ın Göçmen Bürosu'yla yaptığı bir anlaşma.
É um acordo entre a Smithfield e as autoridades da Imigração.
İmzaladığı anlaşma nedeniyle, bu çiftçi durumunu açıkça beyan edemiyor.
Como condição do acordo, o agricultor não pode comentar o seu caso.
Bu durumda anlaşma koşullarında daha fazla bastırabilmesi için bölge savcısına sağlam deliller sunmak zorundayız.
Vamos precisar mais do que isso se a promotoria decidir contestar. O teu homem não quer falar? Ele tem muito a dizer, mas não sobre os homicídios.
Bu hafta kötü geçti çünkü bu anlaşma geldi, Ve o, uh...
Está um bocado pior esta semana porque tem este acordo e...
Bu iyi bir anlaşma değil, Daisy.
- Não é um bom negócio, Daisy.
Şef ve IE sabaha kadar bunun cevabını istiyor.Bu yüzden yarın 9 a kadar vaktin var yoksa anlaşma imzalanmış olacak
É por isso que o Chefe quer AA uma reunião obrigatória manhã. Eles não sabem nada da equipa E isso é como me manter.
" Bu anlaşma, zamanın sonuna kadar onların oğulları ve oğullarının oğulları tarafından
" Estas tréguas seriam respeitadas pelos seus filhos e pelos filhos dos seus filhos,
Anlaşma nasıl, terfi almak için mi bu davaya bakıyorsun?
Qual é a ideia, usar este caso para ser promovido?
Bu akıl hastaları ve Neurinolar arasında imzalanan anlaşma.
É o acordo entre estes lunáticos e os neutrinos.
Paket anlaşma mı bu?
É um pacote para dois?
Anlaşma bu mu?
- Esse é o trato.
Cennete gittiğimizde bu anlaşma sona erer.
Quando chegarmos ao céu, todas as apostas acabaram.
Sırf bu anlaşma için şehre geldim, iyi geçse çok sevinicem.
Vim para essa cidade só para fazer esse negócio, é bom que valha à pena.
Düşündüm ki ; bu işi doğrudan annene götürsek belki çok daha iyi şartlarda bir anlaşma sağlayabiliriz.
Estava a pensar que seria melhor se levássemos isto directamente à tua mãe.
- Bu kötü bir anlaşma.
- Bem, isso é o diabo de uma declaração.
Yani bu sizin için çok iyi bir anlaşma.
Então é um óptimo negócio para si.
Bu, oldukça iyi bir anlaşma.
Este é um bom negócio.
Bu sadece bir seferlik ve bir seferlik anlaşma.
É uma e única vez. Ta lembrado disso?
İşlerin bu kadar ileri gideceğini beklemiyordu, ama boşanmak ve iyi bir anlaşma için zemin hazırlamak istiyordu.
Não esperava que as coisas fossem tão longe, mas queria motivos para o divórcio e uma casa grande, claro.
Bu çok mantıksız ve ayrıca anlaşma koşullarımıza yapılan açık bir ihlal.
Isso é um absurdo e uma quebra clara dos termos do nosso acordo.
Bu götü b.kluları çekmek için bir anlaşma yapmıştık!
Isto é o que recebo por fazer um acordo de merda!
Bu insanlar, anlaşma olmadan bahanelerle düzülecekler- -
Estas pessoas vão ser lixadas com o pretexto de que nenhuma convenção...
Demek istediğim başkaları ne derse desin umrumda bile değil, bunu anlatmaya çalışıyorum Bir daha ki sefer için tek düşünebildiğim gözlerine saatlerce bakmak hayatımın geri kalanı için hergün gözlerine bakmak için bir şans bulabilmek bu kulağa harika bir anlaşma gibi geliyor.
O que eu quero dizer é isto. O que tenho a dizer é que a subordinação não importando Que ninguém me diz... Tudo o que posso pensar é na próxima vez I get a stare em seus olhos.
- Bayım, anlaşma yok. Bu konuda...
- Senhor, isto não é negociável.
Yani, bu gerçek bir anlaşma baba.
Quero dizer, pai, que isto é muito a sério.
Bu köylülerin onlara taze kan sağlamak için yaptıkları eski bir anlaşma. Karşılığında korkak yaşamlarını sürdürebiliyorlar.
É um acordo, a vila provê sangue fresco e elas não comem aqueles covardes.
Bu şekilde anlaşma yapıIıyor.
Assim, o pacto é feito.
Bu konuda bir anlaşma yapmıştık!
Eu concordei com isto!
Andrew, bu bir iş anlaşmasıydı ve sen üzerine düşeni yaptın, ama artık bu anlaşma sona erdi.
Andrew, isto foi um acordo de negócios, e aguentaste a tua parte, mas agora o acordo acabou.
Bu müşterek mühürlü anlaşma, Tokugawa Ieyasu'nun, Nobunaga'nın yasal halefi olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Este Pacto Conjunto demonstra, claramente, que Tokugawa Ieyasu é o legítimo sucessor Nobunaga.
Bu anlaşma ile senin ve ailenin güvenliği garanti altında ama bu insanların yetenekleri kontrol altında tutulmalı.
Preparativos que irão garantir a tua segurança, e a segurança desta família. Mas estas capacidades têm de ser controladas.
Bu bir anlaşma değil.
- Terás de fazer melhor. - Isto não é uma negociação.
Zaten bu yüzden Boston polisiyle bir anlaşma yaptım.
Já falei sobre isso com a polícia de Boston.
Bu anlaşma fos çıkarsa seni kendi ellerimle öldürürüm.
Se não fecharmos esse acordo essa manhã... te matarei com minhas próprias mãos.
Cardiff bilgi sızdırmanın onu, öldüreceğini biliyordu, bu yüzden anlaşma yaptım.
O Cardiff sabia que ao contar essa informação, ia acabar morto. Portanto fiz um acordo com ele.
İşte bu iyi bir anlaşma.
É um bom acordo.
Eğer bu anlaşma gerçekleşirse batıdaki en büyük uyuşturucu kaçakçısı konumuna gelecek. Hatta sevgili dostun Escobar'dan bile daha büyük.
Se persistir, será o maior traficante do Ocidente, mais ainda do que o seu sócio Escobar.
Bu işi yapacağına dair anlaşma yaptın ve yemin ederim bunu sana yaptıracağım.
Alistaste-te para trabalhar e por Deus farei com que o faças!
Tek yapmamız gereken bu işin arkasında kimin olduğunu bulmak ve NSA ile anlaşma yapmanın bir yolunu bulmak.
Temos de descobrir quem está por trás disto. Temos de descobrir quem está por trás disto, e depois vemos se a NSA chega a acordo.
Bu anlaşma sadece senin için geçerli, kabul edersen Burke bile sana dokunamayacak.
Ele só fala contigo. Nem sequer o Burke consegue.
Bu gece bir anlaşma yaptım senin yaşamına karşı benimkisi.
Troquei a minha vida pela sua.
O zaman bu ismi patronuna sor ve anlaşma için kafasındaki rakam her neyse, bunu üçle çarpmasını söyle.
Bem, mencione esse nome ao seu chefe, e seja qual for o preço que ele autorizou, diga-lhe para o triplicar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]