English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anson

Anson translate Portuguese

337 parallel translation
Az sayıdaki Sunderland deniz devriye ve bombardıman uçağını saymazsak Anson uçağı haricindeki uçaklar, alelacele biraraya getirilmişti.
À excepção dos hidroaviões Sunderland, que eram poucos, e dos Anson, todas as outras aeronaves eram remedeios.
- PC Anson.
- Policial da Paz ( PC ) Anson.
Honus Wagner, Cap Anson...
Honus Wagner, Cap Anson...
Peki Anson, gerçekleştirme prosedürü için ararsa, ne yapayım?
E o que faço se o Anson telefonar a reclamar uma fundamentação?
Birilerinin Seattle'a uçup, Anson'ın kalbine kazık saplaması gerek...
Alguém tem de ir a Seattle trespassar o coração do Anson.
- Yani Anson'la anlaşacak mısın?
- Então trata do Anson?
Hedeflere ulaşmaya söz vermiştin, Anson hisse başına bir dolar altmış demiştin.
Você prometeu cumprir as previsões. Disse $ 1.60 por acção.
Mühim olan bugün, Anson.
O que interessa é o dia de hoje, Anson.
Hayır. Baer / Grant Yayıncılık yok Baer / Grant Yayıncılık yok Anson Baer yoksa.
Não há Publicações Baer / Grant Publicações Baer / Grant...
Muhtemelen denize açılmış senin ne cehennemde kaldığını merak ederek, emeklilik günlerinin tadını çıkarıyordur, Anson.
Provavelmente num iate, a aproveitar os anos dourados e a pensar onde você anda, Anson.
Bunun iyiliğin için olduğunu farzet, Anson.
É do seu interesse, Anson...
- Anson Baers, şehirde, Ritz Carlton'daymış.
- Anson Baer está no Ritz Carlton.
Evet ve bilmeni istiyorum ki, Pazar günü olanlar...
Anson, gostaria que soubesse que o que aconteceu foi...
Neredesin Anson?
Onde estás, Anson?
Cevap ver. Anson.
Responde.
Anson'ı arıyorum.
Estou a chamar-te, Anson.
Neredesin Anson?
Onde estás?
Anson'ı arıyorum.
Chamando o Anson.
Anson, çabuk çık oradan.
Sai cá para fora.
Bu iş bitti Anson.
Agora é que é.
Anson Stokes, bunu o yaptı.
O Anson Stokes. Foi ele que me fez isto.
Anson Stokes, Bay Gilmore'un depolama tesislerinde çalışan eski bir eleman.
O Anson Stokes é um antigo empregado do complexo de armazenamento do Sr. Gilmore.
Sonra Bay Gilmore'un başına bu felaket gelmiş.
Sim. E depois o Sr. Gilmore ficou doente, e o Anson Stokes desapareceu.
- Yani benim gördüğüm kadarıyla. - Olabilir ama ben yine de... Anson'ın neden polisle konuşmak istemediğini merak ediyorum.
Talvez, mas continuo a querer saber porque é que o Anson não quer falar com a polícia.
Anson burada değil.
O Anson não está aqui.
Anson Stokes burayı açtıktan sonra ortadan kaybolmuş.
O Stokes abriu a unidade, e depois desapareceu.
- Anson, iyi misin?
- Anson, estás bem?
Sıkı durun, Anson geliyor.
Aqui vem o Anson. É isso mesmo.
Bu Anson Stokes, değil mi?
É o Anson Stokes?
- Anson acı çekmedi değil mi?
O Anson não sofreu, pois não?
Anson'dan daha akıllı davranmak istiyorum.
Tenho de ser mais esperto que o Anson.
Lanet olsun, Anson.
Raios, Anson.
Anson'la posta kutusu beyzbolu oynuyorduk.
Eu e o Anson estávamos a jogar basebol de caixa de correio.
Anson arabayı kullanıyordu. Ben de pencereden iyice sarkmıştım.
O Anson ia a guiar e eu estava pendurado da janela.
Anson'ın konuşmasını istiyorum.
desejo que o Anson possa falar.
Anson'ın konuşmasını istiyorum.
Desejo que o Anson possa falar.
Anson Stokes'u kim geri isteyebilir?
- Quem quereria o Anson Stokes de volta?
Duydun mu Anson?
Estás a ouvir, Anson?
Ama onun sonucu saçma oldu. Değil mi Anson?
Acabou por ser bastante estúpida, não, Anson?
- Leslie Stokes ve kardeşi Anson.
- Do Leslie Stokes e do seu irmão Anson.
Ve Anson Stokes artık görünür halde.
E o Anson Stokes agora é visível.
Anson, ölümü gördüğün zaman ne düşünürsün?
Anson, quando viste a morte, o que pensaste?
Anson ile öğle yemeğindeyim.
Estou a almoçar com o Anson.
Anson.
Anson.
Benim, Anson.
Sou eu, Anson.
Sen olduğunu biliyorum.
Claro que sei que és o Anson.
Alay'a bağlı saldırı timinde görevli Çavuş George Anson Blane Ekim 10-11, 1952 gecesi hayatını riske atarak ağır düşman ateşi altında Kore'deki 242. numaralı Po Chin tepesinde düşmanın üzerine korkusuzca ilerlemiş ve bir düşman tankını imha etmiştir.
" Por ordem do Secretário de Defesa e do Departamento do Exército para George Anson Blane, sargento do Regimento de Combate 347. Na noite de 10 para 11 de Outubro de 1952, arriscando a vida e sob fogo inimigo, avançou e destruiu um tanque inimigo em Hill 242,
- Oyun, Anson Baer mi?
- "O Jogo" é o Anson Baer?
Merhaba biz Bay Anson Stokes'u arıyoruz.
- Procuramos um tal Sr. Anson Stokes.
- Yani Anson'ın kardeşisin.
É o irmão do Anson?
Anson geliyor.
Aqui vai o Anson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]