English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / António

António translate Portuguese

976 parallel translation
Bu küre, Firavunlar döneminde İsis ve Osiris rahiplerinin kullandığı gerçek, otantik sihirli kristal kürenin ta kendisidir. Kleopatra Sezar'ın ve Antonius'un gelişini bunda görmüştür.
Esta é a genuína, mágica, autêntica bola de cristal dos sacerdotes de Ísis e Osíris do tempo dos Faraós onde Cleópatra viu chegar Júlio César e Marco António.
Mark Antony'yi oynamak istediğini biliyorum ama bunun bize faydası yok.
Sabemos que se quer armar em Marco António, mas isso não ajuda.
- Ne var? Ne oldu?
- O que aconteceu, António?
- O da ne demek?
Que se passa, António?
Dur, Antonio. Dur bir saniye.
Pára um momento, António.
Kalk oradan.
Levanta-te, António.
Antonio?
António. Maria.
Bulursak da eve getiririz, değil mi, Antonio?
E se lá estiver, trazemo-la para casa. Certo, António?
Anton, sen etrafa bak.
António, procura os pneus,
Anton, sen onlara Porta Portese'ye kadar eşlik et. Biz burada kalırız.
António, ele acompanha-te a Porta Portese.
Catania'ya gelişimiz resim çektirişimiz sanki dün gibi...
Parece que ainda foi ontem que fomos a Catánia tirar o retrato. O António, ainda com o uniforme da marinha.
Antonio, büyükbabanı üzmemelisin.
António, não devias preocupar o teu avô. Ele é muito antiquado.
- Her şeyi kaybediyorsunuz!
O António foi pescar.
- Sana 250 çünkü sen daha bebeksin. Ben kendiminkini ve Antonio'nunkini alıyorum.
Eu fico com o meu e o do António.
Antonio senin balığın altı kilo.
É o teu peixe, António? Cinco quilos.
Lanet olası Antonio'yu sert bir cezaya çarptırmalıyız.
Temos de punir severamente o malvado do António.
Hapisteki Antonio'nun bize ne yararı var?
De que nos serve ter o António na cadeia?
Şikayetimizi geri alıyoruz. ... Antonio serbest bırakılsın ve bir an önce geri getirilsin.
Vamos retirar a nossa queixa e diz-Ihe que o António deve ser libertado e trazido de volta imediatamente.
Bayan Lucia, af edersiniz fakat az önce Antoni'nun Catania'da serbest bırakıldığını öğrendim. ... ve size bu güzel haberi ilk veren ben olayım istedim!
Desculpe, menina Lúcia, mas ouvi dizer que libertaram o António em Catánia e queria ser o primeiro a dar-lhe a boa notícia.
Herkes mutluydu fakat başarısı Antonio'yu tatmin etmemişti.
Todos estão felizes, mas o António não está satisfeito com o seu sucesso.
- Antonio, yemen lazım.
António, tens de comer.
Antonio haklı!
O António tem razão.
Babam olsaydı anlardı bunu.
O pai percebia essas coisas. Ele concordaria com o António.
Antonio arkadaşlarına Valastro girişimini anlatıyor ve onların da bağımsız olabileceklerini söylüyor.
Entretanto, António conta aos amigos a iniciativa dos Valastro e sugere que eles também se tornem independentes.
Bir ay sonra ipotek tamamlandı. Antionio'nun keyfi yerinde.
Um mês depois, com a hipoteca feita, António está nas nuvens.
Artık seni "Efendi" Antonio diye mi çağırmalıyız?
Agora temos de te chamar Senhor António?
- Derin suda bir sürü hamsi tuttum.
António, o que apanhaste? Uma carga de anchovas, no fundo do mar. Os outros barcos apanharam alguma coisa?
Kader Antonio'nun yüzüne gülmüştü!
A providência sorria a António.
Antonio bir sürü hamsi yakaladı, acele etmeliyiz.
O António apanhou tantas anchovas que temos de nos apressar.
Pekala Antonio.
E agora, António?
Antonio, kardeşleri ve büyükbabası durmadan çalışmak zorundalar.
O António, os irmãos e o avô têm de continuar a trabalhar.
Bandiera ve Antonio döndü.
O Bandiera e o António estão de volta. Vem ver.
Antonio ve kardeşlerine gelince onlar talihsizliklerinin boyutunu kavrayabilmiş değiller.
Quanto ao António e aos irmãos, jovens, ainda não se aperceberam da dimensão da sua desgraça.
Başkaları için çalışmak zor gelse bile Antonio başka bir yerde iş bulmalı.
Agora, o António tem de encontrar trabalho em qualquer lado, mesmo que seja difícil trabalhar para outros depois de ser patrão.
"Burada savaşmalıyız..." ... diyor Antonio.
"É aqui que temos de lutar", diz o António ao irmão.
Antonio'ya ve herkese selamlar.
Adeus ao António e a todos.
- Antonio duyacak!
- O António vai ouvir-te.
Ve Antonio'ya yardım etmek için çalışmalıyız.
E temos de trabalhar para ajudar o António.
Antonio Ricci.
António Ricci.
Büyükbaba, sana söylüyorum böyle devam edemez! Antonio'nun nesi var?
O que se passa com o António?
70 yaşındayım ve hiç zarar görmedim.
O António devia ouvir os mais velhos.
Antonio böyle fikirler üzerinde çalışıyor.
O António anda a pensar nisso.
Antonio'yla beraber bütün iyi delikanlılar tutuklandılar.
Os jovens mais capazes foram todos presos com o António.
Antonio'yu affetmeliyiz!
Temos de perdoar o António.
Antonio kendi kendine bunu düşünüyordu.
O António só tem pensado nisso.
Antonio'ya bakın!
Olha para o António.
Antonio, rüzgar körfezde daha sert olabilir.
António, o vento pode estar muito forte no golfo.
Antonio geri döndü!
O António voltou!
Ve Antonio Nedda'ya hala aşık.
O António ainda tem o amor de Nedda.
Antonio geceleri barda geçiriyor ve Acitrezza'nın en kötü çocuklarıyla dolaşıyor.
O António passa as noites no bar.
Antonio'ya göz kulak olmazsak aptalca bir şey yapabilir!
Se não tivermos o António debaixo de olho, ainda faz alguma estupidez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]