Anında translate Portuguese
7,091 parallel translation
Şu an burada yanında olmamı istiyor musun?
Queres-me aqui contigo neste momento? Não sei.
Harlan ilçesinden Wabash ilçesine geçti ve anında Leo'nun Barı'nda 120 dolar harcadı.
Atravessou fronteira de Harlan, para Wabash, e gastou logo 120 dólares, na Leo's Liquor.
Boyd anında anlayacak.
O Boyd vai topar tudo, de olhos fechados.
Umarım terslik anında kullanacağın bir yedek planın vardır.
Espero que tenhas um plano B caso alguma coisa corra mal.
İstediğin kadar dalga geç, ama sana şunu söyleyeyim benim online dedektiflik kişisel savunma kursum da özel kuvvetler eğitimi gibiydi beni olay anında eğitti.
Podes gozar, mas estou a dizer-te, o meu curso de autodefesa online para detectives privados, é muito parecido com o teu treino das forças especiais, manteve-me em alerta.
Şifreler anında değiştirildi ama gizli mühimmat depolarımızın konumları çantaya sahip olanların elinde olabilir.
Os códigos foram mudados, mas... a localização das nossas armas está nas mãos de quem roubou a Futebol.
Şu an beni öldürürseniz bunu anlarım ama eğer bana bir şans verirseniz yanınızda o ruh hastalarının yanında olduğumdan daha fazla mutlu olurum.
Eu compreenderia se me matasse agora, mas... se me der a oportunidade, senhor, sentir-me-ia muito mais feliz aqui consigo e com a sua tripulação do que com aquele criminoso lunático.
Söylemişimdir herhalde. Anında para kazandırmaya başlayacak sağlam bir işe giriyorum.
Imagina que te digo que tinha tomado as rédeas de um negócio sólido que dá dinheiro no imediato?
Herkes bu işleri yapanların radikal liberaller olduğunu sanıyor. Ama kazançlarına azcık çomak sokmayagör seni anında dar ağacında sallandırırlar. - Tommy...
Toda a gente pensa que isto é só liberais radicais, mas, se lixas a margem de lucro, eles dão cabo de ti.
Hayatımın her anında acılarımı dindir. Ya da bana sabırla bu yükü taşıyabileceğim güç ver. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.
Vais proteger-me do sofrimento ou dar-me força para suportar com paciência, pois a Tua parelha é fácil e o Teu fardo leve.
Kırmızıda bile geçsen anında yanında biteceğim!
Se passar um vermelho, vamos estar em cima de si.
Yara bandı reklamı, anında kaptı.
Foi logo contratado para um anúncio de pensos rápidos.
Anında hissedilebilecek bir aura var gibi.
É como se tivessem uma aura que conseguimos sentir imediatamente.
Anlaşma yaparsan, bu pisliği anında benim sokaklarıma geri göndermiş olursun.
Se fizer um acordo, põe este lixo nas minhas ruas em pouco tempo.
Oraya vardık, ve anında adamlar üzerimize ateş etmeye başladılar.
Chegamos lá e os homens começaram a atirar em nós.
Ona o depodan bahsedersen, anında adamlarıyla birlikte orayı basar.
Se lhe contares sobre o armazém, ele invade com a cavalaria toda.
Şuradaki eleman da gelecekteki çocuğumuz. - Anında sana abayı yakacaktır.
Este tipo mais velho aqui, é o teu futuro filho.
Zombi anında denekler agresif durumdadırlar.
E no estado zombie, o sujeito permanece agressivo.
Eğer hesaplamalarım doğru ise bu söylediğiniz anında gerçekleşecek.
Se os meus cálculos estão correctos, deve acontecer quase instantaneamente.
Olur da evde kalır, duşunu alır ve beş kutsanmış saniyeyi kendine ayırırsan o zaman anında kötü anneliğe dönersin.
Mas se ficar em casa, e tomar um banho e fizer uma pausa, bem merecida, de cinco segundosi, bem, então voltamos à péssima mãe.
Ama eğer ölseydin ve son anında... ve son anında hayatında şöyle bir geriye baksaydın senin için en çok önemli olan şeylere evliliğimiz hakkında ne söylerdin?
Mas se estivesses a morrer e tivesses uma última oportunidade para... olhar para trás para a tua vida, para as coisas que foram mais importantes para ti... que dirias sobre o nosso casamento?
Vurulma anında ailesi havuzdaymış.
A família estava na piscina quando tudo aconteceu.
Kocası her an yanında taşıdığını söylemişti.
O marido disse que ela andava sempre com ele.
Hayatımın çoğu anında kimseyi umursamadım.
Durante a maior parte da minha vida, não quis saber de ninguém.
Önemli olan tek şey şu an yanında olmam.
A única coisa que interessa é que eu estou cá contigo agora.
Önemli olan tek şey şu an yanında olmam.
O que importa é que agora estou aqui contigo.
Hayatının o tek anında...
Durante um momento da tua vida
Bir bilgisayar açılırsa anında alarm işareti alırız.
Recebo um alerta cada vez que o computador é ligado.
Son ne zaman içinden gelen bir şeyi anında yapabilmiştin?
Quando foi a última vez que fizeste algo espontâneo?
Ölüm anında olmuş.
Perimortem.
Bu organizma beyin ve omurilik dokularına yerleştiğinden dolayı herhangi bir cerrahi müdahele hastayı anında öldürecektir.
Infelizmente, o organismo entranha-se tanto no cérebro e na medula que operar quase de certeza mataria o doente.
Kar erime oranı yüzde 18, barajlar neredeyse kurudu bizim su canavarı ağacın anında bu ufaklık ayda bir damla su içiyor.
A geleira está a 18 %. Os reservatórios estão quase secos, e ele precisa apenas de um gole de água por mês, ao contrário daquelas figueiras beberronas.
Bir gün kız telefonları açmayınca anında merkeze gelip kayıp formunu doldurup, bizi suçlamaya başladılar.
Ela não respondeu a umas chamadas um dia, vão até a esquadra fazer uma denuncia de pessoa desaparecida e a apontar o culpado.
Şu an Hera'ya domuzun bu tarafında gerçekten ihtiyacım olabilir.
Era bom que a Hera estivesse deste lado da porca.
- Benim içimden bir ses de anı kaçırdığında afallayacağını söylüyor.
- Tenho um pressentimento... que vão acertar-te se não te ligares ao que se passa no momento.
Şu an tüm rüyalarım anlaşmalar ve rüyalar hakkında oluyor.
Agora, só sonho com acordos e dólares.
Karantina altında olan herkes şu an ölü.
Temos.
Aslında şu an nerede durduğumuzdan emin değilim.
Agora não sei como estamos.
Gerçek içgörü mekanı ile karşılaştığında, tüm illüzyonlardan özgürleşmiş bilinçlilik anını tecrübe edeceksin.
Quando chegar ao lugar de verdadeiro conhecimento, passará por um momento de consciência livre de todas as ilusões.
Size göre Descent anı yazısı ve kurmaca arasında nerede duruyor?
Onde coloca o Descent na escala entre ficção e memória?
Bu travmatik anıları çıkardığında bu hayatından ve önceki hayatından o zaman temizleniyorsun.
Assim que elimina todas as memórias traumáticas desta vida e outras anteriores, a pessoa passa a estar Clear.
Feyzabad'da 345. Özel Paraşütçü Alayı'nda şu an.
Pertence ao 345 Regimento de Paraquedistas, em Faizabad.
Eyalet Savcısı iken yaptıkları, vali iken şu an yapıyor oldukları,... seçmenlerin bana yönelik algıları hakkında bilgi veriyor.
Aquilo que ele fez como Procurador Estadual e faz agora como Governador informa-nos da percepção que os eleitores têm de mim.
Lincoln Anıtında.
- O Memorial Lincoln.
Feyzabad'da 345. Özel Paraşütçü Alayı'nda şu an.
Ele está no 345º Regimento Independente de Paraquedistas em Faizabad.
Lester şu an bir seansa başlamak üzere aslında.
O Lester está a começar uma sessão, agora mesmo.
Aslında şu an evinin önünde bir polis var.
Isto é da Mrs. Garrett. Neste momento está um policia à porta dela.
Yılbaşında Empire State binası yerine babamın düğününde Portland havalimanına yakın bir şaraphanede olacak olması dışında aynı An Affair to Remember'daki gibi.
Vai ser tal como em "O Grande Amor da Minha Vida" só que em vez de ser no Empire State Building na Passagem de Ano, vai ser numa garrafeira perto do aeroporto de Portland no casamento do meu pai.
Bana Keane'ın tablolarında çizdiği çocukları anımsatıyorsun. En azından bir tarafınla.
Pareces uma daquelas pinturas dos miúdos do Keane, pelo menos de lado.
- Evet. Aslında sıradan herifler ; ancak şu an onlardan daha üstünüz, zira sınırsız olduğumuza inanıyorum.
Eles são muito fortes, mas somos maiores agora, porque acredito que o céu é o limite.
Şu an bir şerifin yakınında olmanın iyi bir fikir olacağını sanmıyorum.
Não sei se é uma boa ideia ficar perto da Xerife agora.