English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Ash

Ash translate Portuguese

1,332 parallel translation
Otelde mail gelmiş mi diye bakarken Ash'e not bırakmıştım.
Deixei um aviso ao Ash no hotel, quem vi o meu correio.
İyi işti Ash.
Bom trabalho, Ash.
Tamam. Bu arada Ash e ne olacak?
Está bem, e o Ash?
Bakın şu isimleri unutmayın kontrol edin lütfen Michael Stone, Danny Blue ve Ash Morgan.
Ouça, os nomes deles, lembre-se disto, está bem...
Mickey'nin kayıtlarına bakın.
Michael Stone, Danny Blue, e Ash Morgan. Verifique o cadastro do Mickey.
Ash Morgan mühendis rolü yaptı.
O Ash Morgan apareceu como engenheiro.
Şu Ash denen herif müzayede salonunu hiç terk etmemiş.
Este tipo o Ash não saiu da sala de leilões.
Ash?
- Ash?
Ash şunu biraz daha deş bakalım neler öğreneceğiz.
Ash, vê se consegues descobrir mais alguma coisa.
Onu kullanamazsın Ash.
Não podes fazer isso, Ash.
Ash, Chip Lacey den ne haber?
Ash, Chip Lacey?
Ash?
Ash?
Ama bu işi Stacie ve Ash olmadan yapamayız.
Mais isto não vai para a frente sem a Stacie e o Ash.
Yani, ne diyorsun Ash hepsinden vaz mı geçelim?
Então o que estás a dizer, Ash? Devemos abortar o golpe?
Eddie, Ash ile benim burada işi çözmek için takılmamıza izin vermeni takdir ediyorum.
Eddie, quero dizer... que ficaria muito grato se esperasse enquanto eu e o Ash arranjamos um esquema.
Ash.
Ash.
Ash, bu şimdiye kadar yaptığımız en büyük iş.
Ash, esta é a maior coisa que já fizemos.
Ash, Danny'ye elektriği kesmesi için sinyali verecek bu da bize kameraları halletmemiz ve Stacie'nin işini yapması için otuz saniye sağlayacak.
Com isso feito... O Ash dará o sinal para o Danny cortar a energia... o que nos dará 30s para redireccionar o CCTV... e para a Stacie fazer a parte dela.
- Ash?
- Ash?
Evet, çok hoş Ash. Neredeyse hattımda doksan üç dakikalık konuşma birikmesi kadar güzel... Buda demektir ki 4.500 sterlin kazandım.
Sim, é lindo, Ash, mas não tão lindo quanto o facto... de que completei 93 minutos na minha linha telefónica... o que dá £ 4,500.
Merhaba, Ash.
- Olá, Ash.
- Hey, Ash. Hmm?
- Então como eu estava a dizer...
Bir çikolata çeşmesi getirsek, nasıl olur, sence?
- Hey, Ash? O que achas de arranjar uma fonte de chocolate?
Bunu nasıl yapıyorsun Ash?
Como fazes isso, Ash?
Ash, Ash, bak!
Ash, Ash, olha!
İyi misin Ash?
Estás bem, Ash?
Çıkar buzu ağzından Ash.
- Cospe o gelo, Ash.
Ash, benim, David.
Olá, Ash. Sou eu, o David.
- Ash.
- Olá, Ash.
Ash, dalga mı geçiyorsun?
- Karma? Ash, estás a brincar?
- Ash, bu tamamen şans.
- Ash, isso é sorte.
- Adım Ash...
- O meu nome é Ash...
Selam, Ash.
Olá, Ash.
Ash, hakkını vermem lazım.
Ash, tenho de dizer-te.
- Ash, ne yapıyorsun?
- Ash, o que estás a fazer?
- Ash, uyan.
- Ash, acorda.
Ash, bir galon kurabiye parçacıklı dondurma.
Ash, quero um balde de gelado.
Ash, hadi.
Ash, vá lá.
Selam, Taylor. Merhaba, Madd.
- Olá, Taylor, Mad, Ash.
Selam, Ash. Madd, Ash.
- Mad, Ash.
Ash nasıI?
- Como está o Ash?
- Ash'i görmek ister misin?
- Podes ir visitar o Ash.
Cugini'yi batırmak için kullanılan beton, portekiz çimentosu yerine F sınıfı "fly ash" çimento.
O betão usado para afundar o Cugini contém cinza pesada em vez de cimento Portland.
Bu insanlar çok ucuz olan "fly ash" çimento kullanıyorlar.
Estes usavam cinza pesada, que é mais barato.
- Ash de kim?
- Quem é o Ash?
Ash, iyi misin?
Ash, está tudo bem aí?
Ash!
Ash!
- Hadi Ash.
- Então, Ash.
Ama Ash edebilir.
- Mas o Ash pode.
- Ash!
Ash?
Ash o mu? Dahidir.
- Aquele é o Ash?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]