Asker translate Portuguese
9,366 parallel translation
Asker ve tıbbi nakil aracı istiyorum.
Solicito paramédicos.
Hollanda işgalinde İngiltere asker ve filosunun üçte birini verecek.
Invadimos a Holanda. A Inglaterra fornece um terço das tropas e navios.
Belirtilenlere göre patlamaya neden olan genç terörist eski astronot Dr. Molly Woods ve eski asker JD Richter ile bağlantılı.
A explosão está vinculada a uma adolescente que está ligada à antiga astronauta, Molly Woods, e ao antigo agente especial JD Ritcher.
Askere karşı asker.
De soldado para soldado.
Peki bunu yaparsam nasıl bir asker olurum?
Que tipo de soldado seria se fizesse isso?
- Benim gibi olmayan bir asker.
Não do meu tipo.
- Asker olacağını söylüyor.
Ela disse que vai ser um soldado.
Ama asker ol diye geliştirilmedin.
Mas não foste criado para ser soldado.
Belki de ilk görevini bulduk, asker.
Talvez tenhamos encontrado a tua primeira missão, soldado.
İyi uykular, asker.
Dorme bem, soldado.
Şu anda Charlie'nin sayesinde çok itaatkâr bir asker olduğuma göre sahaya gönderilecek miyim?
Agora que sou um soldado perfeitamente conformado, graças ao Charlie, quando vou para o terreno?
- Hayır, asker.
Não, soldado.
Özgür iradenin beni daha iyi bir asker yapacağını biliyorsun.
Sabes que livre, serei um melhor soldado.
- O bir asker.
Ela é soldado.
- Ne tür bir asker?
Que tipo de soldado?
Ben de senin gibi asker olmak istiyorum.
Quero ser um soldado, como tu.
- O bir asker.
- Ela é um soldado.
- Ne tür bir asker?
- Que tipo de soldado?
Emre itaat etmektense asker kaçağı olmayı tercih eden bir adama.
Um homem que prefere fugir a cumprir uma ordem.
"Bir çocuğun hafızasını silen ve bir fast food dükkanı açar gibi robot asker ordusu üreten kadın." dedi.
Quem apagou a memória de uma criança e apressou a produção de soldados robots, como se estivesse a abrir uma rede de fast food?
Bir asker bana, savaşımdan askerlerimden kaçtığımı söyledi.
Um soldado disse-me recentemente que fugi da minha guerra, - dos meus homens.
Üstün asker, usta bir suikastçi olmak için yetiştirildim ben.
Fui criado para ser o soldado perfeito, um mestre assassino.
Bogdani Arnavut ve eski bir asker, Kostin ise Rus, eski bir karacı.
O Bogdandi é ex-militar da Albânia, e o Kostin, das Força Armadas da Rússia.
Bunun tek bir anlamı var, adamlar paralı asker.
O que apenas pode significar uma coisa... são mercenários.
Askeriyeden kırgın ayrılan bir asker olduğunu.
Que era um soldado descontente.
Asker kasabası.
Cidade militar.
Asker delirir ve karısına saldırır.
O soldado enlouquece, ataca a esposa.
Tahminimce eski asker ve yanında kahramanlık kompleksi olan birisin.
O meu palpite é de ex-militar com um certo complexo de herói.
Ortaklarıma sana asker temin etmelerini söylerim.
Vou fazer com que os meus subsidiários lhe dêem soldados.
- Kendine iyi bak, asker.
- Coragem, soldado.
Savaşında asker olmam Sana yetmiyor demek.
Já não chega ser um soldado na Tua guerra.
Bu taraftan asker!
Por aqui. Vão!
Julie Billy'nin asker kardeşi Joey'i tanıyor muydu?
A Julie conhecia o Joey, o irmão mais velho do Billy? O soldado?
Dağ asker alımı, hatırladın mı?
Recrutamento da 12ª, lembra-se?
- Seni arayıp buldum, asker.
Fui atrás de ti, soldado. - Porquê?
- Oliver asker değil.
- O Oliver não é nenhum soldado. - Será que não?
- Bu mücadeleye, kampanyanıza başladığımızda insanlara bu ülkeye asker olarak hizmet etmiş, asker olmanın fedakarlığı ve onurunu bilen bir başkan vermek istedik.
- Quando começamos esta cruzada... a sua campanha eleitoral, queríamos dar à pessoas... uma Presidente que tinha servido este país, alguém que sabia... a honra e o sacrifício de ser um soldado.
Cahil beyaz adam bir asker tarafından kiralanır.
Taxas baixíssimas De um ex-soldado,
Muhtemelen kiralık, eski asker.
Provavelmente mercenário, ex-militar.
Ekibime hoş geldin asker bozuntusu.
Bem-vindo à minha unidade, meu triste soldado.
Bağımsız bir kolonide sorun çıkaran bir avuç madenciyi temizlemek için bir paralı asker grubuna katıldım.
Juntar-me a um grupo de mercenários e ajudar a eliminar alguns mineiros problemáticos numa colónia independente qualquer.
Sonrasında bir paralı asker olduğunu söyledi.
Depois, ele disse-me que era um mercenário.
Paralı asker olmak için biraz genç görünüyorsun.
Parece algo jovem para ser mercenária.
- Evet, yapamam ama ben bir Romalıyım. Ve emir almış bir asker.
Não, não posso, mas sou romano e um soldado com ordens.
- Asker.
- Soldado.
Wisconsin Demokrat Senatörleri Başkan Grant'in Batı Angola'ya asker göndermesi ile ilgili kararından dolayı hoşnutsuzluklarını dile getirmeye devam ediyorlar.
Os democratas continuam a protestar contra a decisão do Presidente de enviar tropas para o Oeste da Angola.
Paralı asker...
Um mercenário.
Wallis'ın gönüllü asker olması, Christine için zor olmuştur.
Deve ter sido difícil para ela quando o Wallis se alistou.
- Ben de bir asker olacak mıyım?
Eu também vou?
- Yalnız asker.
- Soldado solitário.
O bir asker ve Başkomutan.
Ela é um soldado e a Comandante Suprema.