Asks translate Portuguese
94 parallel translation
- Aşksız bir evlilik mi istiyorsun?
- Queres um casamento sem amor?
- Ben, aşksız?
- Eu? Sem amor?
Aşksız, kedersiz, güzelliksiz bir dünyadansa ölmeyi tercih ederim.
Eu não quero um mundo sem amor, sem dor ou sem beleza. Eu prefiro morrer.
" Onlar aşksız bulutsuz gökyüzü gibi...
Estarás sem afecto... como um céu sem nuvens...
Hayatta edepsizce sürüklenen yetenekleri boşa giden : "Gençken aşksız, yaşlıyken dostsuz" kadınlardan olmanızı istemem.
Não gostaria que se tornasse numa mulher... vagando na vida, bela sem motivo... hábil para nada, jovem sem amantes, velha sem amigos.
Hayır, ama ciddiden beyler, aşksız seks, duygusuz sanat gibi mastürbasyondan başka bir şey değildir.
Näo, mas a sério, cavalheiros, sexo sem amor tal como a arte sem sentimento, näo passa de masturbaçäo.
Aşksız seks, boş bir maceradır.
O sexo sem amor é uma experiência vazia.
Aşksız seks olabilir mi?
- Pode haver amor sem sexo?
Aşksız yaşayamayız.
Não entendem o amor e a paixão.
Kimse aşksız yaşayamaz...
Não se pode viver sem amar.
Kimse aşksız yaşayamaz, Yüce Annemiz... ve O -
Não se pode viver sem amar, Mãezinha. E além disso...
Kimse aşksız yaşayamaz.
Não se pode viver sem amar.
Kimse, aşksız yaşayamaz.
"Não se pode viver sem amar."
Hayat aşksız ne kadar huzurlu olurdu, Adso.
Quão pacífica seria a vida sem o amor, Adso.
- Yani aşksız evliliği, büyük... - Ve o ülkenin kadını olmayı.
- Preferias ter um casamento sem paixão...
Aşksızsın.
Nem amor.
- Aşksızlık.
- Privado.
- Aşksız mı?
De amor?
Aşksız hayatın hayat olmadığını biliyorum.
Sei que uma vida sem amor não é vida.
Çünkü birlikte çok eğleneceğiz. Gözetmensiz ve aşksız.
Porque tu e eu vamos divertir-nos, Sem observadores e sem restrições.
Ne diye aşkın ve aşksızlığın etkisinde kalıyoruz?
Como nos atrevemos a deixar-nos abater pelo amor, ou pela falta dele?
"Aşksız bir dünya ölü bir dünyadır, ve mutlaka suçluların yorulduğu bir saat gelecektir, ve hasret çeken bütün insanlar, aşkın insanları nasıl ısıttığını merak edeceklerdir."
"Amo este mundo como um mundo morto" "e há sempre uma hora em que cansado de prisões" "tudo o que se deseja é uma cara calorosa"
Eski kocan gibi adamlar yüzünden... kendin olmanın bedelinin... aşksız kalmak olduğunu sanıyorsun.
E tipos como esse teu ex-marido, ele fez-te sentir que... o preço que tens a pagar só por seres tu... é não conseguires ter amor.
Biri aşksız nasıl yaşayabilir?
Como alguém pode viver sem amor?
Bu diğer kişi, aşksız bir evliliğin ortasında sıkışıp kalmış bir Jam Pony müşterisi.
A outra pessoa é uma cliente da Jam Pony, presa num casamento sem amor.
- Ama aşksız bir hayat korkunç!
- Uma vida sem amor? Isso é terrível!
Aşksız bir hayat mı?
Uma vida sem amor?
Aşksız bir kadın, güneşsiz bir çiçek gibidir.
- Sim. " Uma mulher sem amor ê como uma flor sem sol.
- Dur bakayım, aşksız hayata mı?
Deixa-me adivinhar. Uma vida sem amor?
Onsuz, aşksız öfke ve acı olmadan nefes almak bir saatin tik-taklarından farksızdır.
E sem isso, sem amor, sem ira, sem mágoa, respirar é só um relógio a fazer tiquetaque.
Aşksız nefes almak bir saatin tik-taklarından farksızdır.
Sem amor, respirar é apenas um relógio a fazer tiquetaque.
Tamamen aşksız kaldım.
"Fiquei sem amor"
Geleceği olmayan bir iş, aşksız bir yaşam, ve üstüne üslük hasta ve yaşlı anan.
Um trabalho sem saída, zero vida amorosa, enquanto he / she toma cuidado para a mãe doente deles / delas.
Belki durmam Frank. Artık anlıyorum ki aşksız bir evlilik bu.
Talvez não fique, Frank, agora que vejo que estou num casamento sem amor.
Aşksız evlilik mi?
Um casamento sem amor?
Aşksız evlilik mi?
Casamento sem amor? ! Casamento sem amor?
Yeni gözlüğümü, aşksız bir evliliğimiz var dediğim için mi kırdın?
Foi por isso que partiste os meus óculos novos? Porque disse que temos um casamento sem amor?
# Her gün aşksız bir hayat yaşarsın #
Dia a dia vives uma vida sem amor.
Aşksız evlilik olmaz... evlenmeden de aşk.
Onde há casamento sem amor haverá amor sem casamento.
- Anlamsız ve aşksız seks çözüm değil. Charlie.
Não faz sentido, sexo sem amor não é a resposta, Charlie.
- Ben aşksız yaşıyorum
- Eu não preciso de amor.
# Aşksız bir adam yalnızdır
A solidão é um homem sem amor
Annem evlenmeden bir hafta önce Cabo'da bir kaçamak yapmış ve sonra aşksız bir evlilik için dönmüş, bu da...
A minha mãe teve uma aventura uma semana antes do casamento... e depois voltou para um casamento sem amor, que foi...
Aşksız şeytani olmuştur.
Fui demoníaco sem amor.
Aşksız sonsuza yaşamak lanetli duyuyorum.
Eu fui amaldiçoado a viver sem amor, e já me resignei.
Aşksız yaşamak imkansız, aşkım
Lobos no curral
Ve annem gibi aşksız bir yaşam mı yaşayayım?
E viver uma vida sem amor como minha mãe?
Ve sonunda, içinde boşluk hissedenler ellerinde tek kalan aşksız günler geçirmeleridir.
E estarão vazias se no final... tudo o que tiverem forem dias e dias sem amor.
Aşksız ne yapardın?
E o que tu irás fazer sem amor?
Çünkü aşksız geçen bir hayat, yaşanmış sayılamaz.
Porque viver a vida sem amor não é viver.
Aşksız eve döneceğime şaşırmıyorum.
Por isso que não temos onde eu moro.