English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Atım

Atım translate Portuguese

11,176 parallel translation
Hayatımı tehlikeye atıyorum.
Estou a arriscar a minha vida.
Fetüs nabzı. - Dakikada 158 atım.
Ritmo cardíaco fetal de 158 batidas por minuto.
Hey, Angela, bıçağı yere at ve onu bırak tamam mı?
Angela, pouse a faca e saia de cima dele, pode ser?
Yani bana onu gördüğünü söylesen hapse atılmaktan mı korkuyordun?
Então, se contasses que o viste, voltavas para a cadeia?
Bir adım daha ileri gidelim. Bulundukları yerin doğu tarafındaki mahalle biraz kötü. Model A renklerin icadından beri ev boya yüzü görmemiş fakat şirketin kalbi o duvarların içinde atıyor.
Para ir mais longe um segundo, eles estão agora na parte leste, é um bairro mais problemático, a própria casa não é pintada desde a invenção do automóvel, mas o coração da empresa está embutido nas paredes.
- O mu? Ağdan mı atıyor?
Vai cortar-nos a rede?
Cambridge'den atılmıştım.
Fui recrutado em Cambridge.
- Doğru. Tabii bu sefer o ilk adım yerden 39 bin fit yükseklikte atılacak.
Só que, desta vez, o primeiro passo é a 39 mil pés de altura.
- Yalnız başına atın üstüne binmiş yalanlar dizen biri tarafından soyulmayacağım.
Não serei assaltado por um cavaleiro solitário qualquer!
Sadece bir tesadüf eseri takip cihazım beni soymakta olduğun at arabasına getirdi.
Foi um acaso o meu localizador me ter conduzido à carruagem que estavas a assaltar.
Ve ona sadece tek atış hakkın var. Anladın mı?
E só vai ter uma oportunidade, percebe?
At sırtında mı geldiniz buraya?
Vocês vieram de cavalo?
Hemen lazım, at bana.
Preciso dele agora, por isso, envia-o.
Kadın temizlik ürünlerini oraya atıp üzerine sifonu çekmiyorsun değil mi? 58 yaşındayım.
Não jogou produtos de higiene femininos ali para dentro?
Atış için hazırım efendim.
Estou pronto para disparar agora, senhor.
At sürerim, avlanırım da ama rüyamda at görmem.
Monto, até caço, mas não vejo cavalos nos meus sonhos.
Ben odama gidiyorum ve, sanırım sizi havalaanına götürmesi için kiraladığım at arabasını iptal ettirmem gerekecek
Vou cancelar o cavalo e a carruagem para vos levar ao aeroporto.
Hepimize birer çay yaptım. Sonra da bir şeyler atıştırırız.
Há chá para todos e lanche para si mais tarde.
Ava çıkmaz mı? Ya da atış talimine?
Ele não caça nem atira?
Herkese işten atıldığımı hali hazırda iş aradığımı söyledim.
Contei a todos que tinha perdido o meu emprego, mas que andava activamente à procura de outro.
Kabal, bir Soğuk Savaş daha başlatmaya çalışıyor ve burada bir terör olayının olması da bu amaçta atılacak bir adım.
O Cabal quer começar outra Guerra Fria e cometer um ato terrorista aqui é o primeiro passo.
Oturup bu genç adamın ailesinin ve geleceğinin, ondan sakladığımız bir skandalla riske atılmasına göz mü yumacağız?
Vamos mesmo deixar que a família e o futuro deste jovem sejam postos em causa devido a um escândalo que escondemos dele?
Kalbim hâlâ atıyor. Sanırım işe yaramış yani.
O meu coração ainda está a bater, então acho que funcionou.
Birini eve mi atacaksın, at anasını satayım.
Quer levar alguma delas para casa. Eu não me importo.
Joan'a mesaj atıp yakın zamanda Yargıç Vaughn'la içlerinden biri sorun yaşamış mı bakmasını isteyeceğim.
Vou enviar mensagem a Joan, e pedir-lhe para ver se algum deles recentemente teve problemas com o juiz Vaughn.
Çığlık atıp, bizi buradan attırabilirsin ya da Olivia'nın ona yardım etmek isteyen bir aile üyesiyle yeniden biraraya gelmesine yardım edebilirsin.
Pode gritar e fazer sermos expulsos daqui. Ou pode ajudar a Olivia a reunir-se a um familiar que só está a tentar ajudá-la.
Kızlar bir popoya ihtiyacımız var senin bir atın var aynı ailedenler, aynı Jolie-Pitt çocukları gibi.
Meninas, precisamos de um burro, vocês têm um cavalo... mesma família, mas não são parentes, tal como os filhos da Jolie e do Pitt. Nem pensar.
Sanırım "at" sesinin "orospu" sesine benzemesinin bir nedeni varmış.
Deve ser essa a razão para "cavalo" parecer tanto com "vadia".
- At mı o?
- É um cavalo?
At olamaz mı?
Cavalos?
- İmza atılan bir kayıt defteri var mı?
Bem, há algum registo onde a pessoa que as retirou tenha assinado?
Çöpe at ya da ben atacağım.
- Chega. Larga-o. Ou largo eu.
Ya da hizmetli odasına kilitlenmiş yardım için çığlık atıyordum ve ertesi sabah polisler beni bulana kadar orada kalıyordum.
Ou quando eu gritava por ajuda, depois de ser presa no armário do porteiro, e ser deixada lá até a polícia encontrar-me no dia seguinte.
Büyük ihtimalle atış alanımı engelliyordur.
Provavelmente a bloquear os meus tiros.
Kızın biriyle çıkmıştım, mekandan atılınca sona ermiş oldu.
Tive um encontro que acabou, porque ela foi expulsa daqui.
Feribottan atıldığını mı düşünüyorsun?
Achas que ele veio no ferry?
Doktor, elimdeki tek zaman bir kalp atışımla son kalp atışım arasında.
Doutor, entre um batimento cardíaco e o último é o tempo que eu tenho.
Glenn dışarıda hayatını sizler ve herkes için tehlikeye atıyor. Ben de hâlâ buradayım. Yani ne saçlamadığını anlamadım ben.
O Glenn está lá fora a arriscar por nós e eu continuo aqui, então não sei do que raio estás a falar.
Ailem atıldığımı duyunca yıkılmıştı.
Quando os meus pais souberam que fui expulso, eles cansaram-se.
Herhangi birinizin atış hakkı var mı?
Alguém mais tem um tiro limpo?
Washington'da zehirli atıkların arıtılmasını göz ardı eden karar verilirken o odada mıydınız?
Estava na sala quando a decisão foi tomada para ignorar o tratamento de resíduos perigosos em Washington Township?
Şu çalıştığım yerdeki katiller katılmak için can atıyorlar.
- Claro. Os "gorilas" onde eu trabalho... estão todos ansiosos para participar.
Bir atış şansım vardı.
Tinha-o na mira e disparei.
Biraz atıştırmalık mı yesek?
Podemos comer algo?
Truva Atı donanımı sinyal yaydığı için UDP veya TCP girişlerinize erişim imkanı veriyor dostum.
O cavalo de Troia emitiu um sinal que permite aceder às tuas portas UDP ou TCP, amigo.
Hazırlıklı olmadığımız anda savaşa atılmak tehlikeli bir strateji.
Lutar sem estar preparado é uma estratégia perigosa.
Dünyamda biz akılları bitirip tüketiriz ben tamamen doyacağımı umuyordum fakat açıkça görülüyor ki sen atıştırmalık olacaksın.
No meu mundo, devoramos o intelecto. Esperava uma refeição completa. Mas tu, claro, vais ser apenas um petisco.
Ben bile çok geç kalmadan adım at demiştim.
- Até te disse para avançares antes que fosse tarde demais.
Ben sizin için bombalanıp, gerektiğinde hırpalanıp bir kenara atılacak daha sonra lazım olduğunda bir kez daha sizi kurtarmam için çağıracağınız adamım.
Sou o homem que serve para ser atirado para cima da granada... E o homem que usa, abusa e joga fora... E tenta desesperadamente trazê-lo de volta para salvá-lo novamente.
Dün gece barda öyle bir yazar hatunla tanıştım ki oğlum resmen at gibiydi.
"Boa, boa, montes de boa".
Sola doğru geri adım at.
Pé direito para trás.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]