Autumn translate Portuguese
120 parallel translation
Lenny... - Atlar finişe yaklaşmaya başladı. - Hadi Kunduz, bastır!
Está entre Autumn Daisy e Enmity.
450 Şelalelerine tam donanımlı bir adli ekibe ihtiyacım var.
Preciso de uma equipa forense completa ao número 450 de Autumn Terrace.
Çocuklar eşim Autumn ile tanışmanızı istiyorum.
Rapazes, apresento-vos a minha esposa, Autumn.
Autumn, sen sarhoşsun.
Autumn, estás bêbeda.
Bir numaralı Crematorium Autumn, 1944
O Crematório Número Um Outono, 1944
Peter, Autumn's Piano'u beraber izleyeceğimize dair söz vermiştin.
Peter, tu prometeste que vinhas comigo ver o "Piano de Autumn".
- Sen Autumn Daniels olmalısın.
Deves ser a Autumn Daniels.
Doğum gününü kutlayan kızın babası. Bu da Autumn.
É o pai da aniversariante.
Bugün 16'sına bastı.
E... aquela é a Autumn.
Amacım yalnızca Autumn'u korkutmaktı.
Eu só queria assustar a Autumn.
Autumn ve Chaz Archerson'ın okulu.
A escola da Autumn e do Chaz Archerson.
- Autumn'u, anaokulu öncesinden beri tanırım.
Conheço a Autumn desde a pré-primária.
Autumn, partiye kuzeni Mia Plescow'la birlikte gelirsem kendimi affettirebileceğimi söyledi.
Ela disse que podia compensá-la se levasse a prima dela à festa.
Autumn ve arkadaşları sarhoş olursa 16 yaş partisi kusmuk festivaline döner diye ummuştum.
Pensei que a Autumn e as amigas iam ficar bêbedas e estragassem a festa.
Autumn seni görürse çok kızar.
Se a Autumn te vê, vai ficar fula. Vá lá.
- Autumn bana kızgındı.
- A Autumn estava chateada comigo.
Autumn bunu annesine söylemiş mi?
- A Autumn contou à mãe dela?
Autumn'un annesine söylememesi Edward'a o otomobile patlamıştı.
Foi o preço que o Edward pagou para que ela não contasse.
Edward ve ben, Autumn için bir Mustang almakta karar kılmıştık.
O Edward e eu concordámos em oferecer-lhe um Mustang.
Autumn öyle istemişmiş!
Era o que a Autumn queria.
Kızımı Autumn'u.
Autumn.
Autumn.
Autumn.
Autumn da Edward'ın fikriydi.
Que raio de nome é esse? O nome Autumn foi ideia do Edward.
Autumn, bu Cobra olmalı. Yani o geri dönmüş!
O Outono, quer dizer, o Cobra, voltou!
Autumn, Crystal, haberler kötü.
Autumn, Crystal, tenho más notícias.
Çalıştıkları kulübün güler yüzlü patronu Bay LaShade'in yardımıyla cinayetleri çözen Automn ve Crystal adlı iki striptizcinin hikayesi.
É sobre a Autumn e a Crystal, duas dançarinas que resolviam crimes com a ajuda do delicado e adulador dono do clube, o Sr. LaShade.
- Un-unh. Autumn, yürü git biraz limon getir. Ben de tequila kapıp geleyim.
Autumn, vai buscar limas, eu vou buscar a tequila e tu tiras a camisa, Brooke.
Öyleyse birşeyler yap, Autumn.
Ninguém te está a impedir.
Autumn, bunu bugece bir klüpte falan yapamaz mıyız?
Outono, podemos fazer esta noite, Em, como, de um clube ou algo parecido?
İsa aşkına, Autumn!
Jesus, Outono!
- Şimdi, Autumn, tatlım -
- - Agora, Outono, mel - -
Kadının adı Autumn ( sonbahar )
O nome dela é Autumn ( Outono ).
Sen Barbie olmalısın.. ben Autumn
Tu deves ser a Barbie. Eu sou a Autumn. É um prazer conhecer-te.
Yarın sabah 9 da sen ve Autumn..
Lembra-te de onde vens. A Casa de Beleza de Terri Lee, amanhã às 9h da manhã. Já está reservado e pago.
Ben ve Autumn.. harika ya.
Eu e a Autumn, porreiro.
- Bunu benim için yap, o sana saygı duyuyor
Olha, Pai, eu tenho que regressar. Preciso que faças isto por mim. - A Autumn respeita-te muito.
Autumn'la evlisin.
Estás casado com a Autumn.
- Autumn
A Autumn!
- Autumn da aynını dedi
Então saíste com ele, eu entendo isso. Passaram um bom bocado.
Nişanlı demişken, Autumn nerde?
Por falar em noivas e mulheres, onde está a Autumn?
Baban söyledi mi olanları?
Barbie, o teu pai contou-te acerca do nosso dia de beleza? Sabes um coisa, Autumn?
Autumn, babamı anlama konusunda dikkat et.
Ouve, Autumn, tem cuidado em idolatrar o meu pai.
Autumn'u düşün
- Pensa em Autumn. - O quê?
- Ne? - Evlenmeden onla kaç kere buluştum
Com a Autumn, quase que me casei e divorciei antes que tivesses hipótese de a conhecer.
- Autumn, Henry'den bahsediyor
A Autumn está a falar do Henry.
- Ceset gelince, Autumn herşeyi halledecek
Na verdade, para além de trazer o corpo de volta ao país, a Autumn tem tudo resolvido.
Sonra "Yüzüklerin Efendisi" ni seyrederiz.
Na ida para casa, alugamos o Autumn in New York... e gozamo-lo toda a tarde.
- Hey, çek ellerini.
Obrigado, Autumn.
- Size inanamıyorum!
Então faz alguma coisa, Autumn.
Bak en son oraya ne zaman gittiğini bilmiyorsun 4 yıl önce Autumn denen eşiyle tanışmadım bile
Sim, mas nunca dizes a sério. Ouve, não pode ser tão mau como te lembras. Tu cresceste, eles cresceram.
- Autumn evet ama benim -
Parece porreiro, mas tenho que ir para casa.