Açacağım translate Portuguese
1,638 parallel translation
Yani kapıyı açacağım her sefer kolu yukarıya doğru iterdim. Eğer yukarıya çıkmazsa odama birisi girmiş olabilir. Ama sadece bununla odama birinin girdiğine emin olamam.
Por outras palavras, quando abro a porta, se a maçaneta estiver normal, significa que alguém esteve no meu quarto.
Ben bir polis tarafından vurulup şehre dava açacağım.
Fui buscar o smoking à lavandaria, Mr. Donaghy, tal como pediu.
Bunu yaptığınız için size dava açacağım!
Devia processá-la por isto, sua irresponsável.
Damar yolu açacağım.
Vou fazer uma ligação intravenosa.
Hatta kal, açacağım.
Eu vou abri-lo.
Bagajı açacağım.
Vou abrir a bagageira.
- Ben de kapıyı açacağım...
Vou abrir a porta.
Asına bakarsan yemek yapamam ama restoran açacağım.
Na verdade eu sei cozinhar, e vou abrir um restaurante.
Gece görüşünü açacağım.
Vou ligar a visão por infra-vermelhos.
2 gün içinde, ben buranın kapılarını tekrar açacağım.
Dentro de dois dias, Vou reabrir as suas portas.
Göz yaşartıcı sprey sıktım, kaçtı ve onu ancak beni kendi mektup açacağımla yaralayacak kadar uzağa püskürtebildim.
Bem, eu tinha um taco, que, por sua vez, chateou-o o suficiente para o levar a tentar cortar-me com o meu próprio abre cartas.
Üniversitedeyken sevgilimden kilitleri nasıl açacağımı öğrenmiştim.
Eu tive um namorado no colégio que me ensinou como forçar fechaduras.
- Tom, bunları nasıl açacağımı bilmiyorum!
- Tom, não sei como os abrir. - Mãezinha?
Bir dahaki sefere ışığı açacağım.
Para a próxima, ligo a luz.
Açacağımız yeni avlu mağazayı daha aydınlık ve canlı yapacak.
O novo átrio deixará a loja mais luminosa e animada.
İşte kendime düşen kısmı yapıp kapıyı açacağım.
Olha para mim. A fazer a minha parte, ao abrir a porta.
- Ben bunu açacağım.
- Vou abrí-la.
Bu davayı sonlandırdığımızda onu açacağımı her zaman söylüyordum.
Sempre disse que, quando encerrasse este caso, abria a garrafa.
Yani, sen bunu gözden geçirirken ben de Bones'a kendimi açacağım.
Enquanto lê isto, eu mostro-me à Ossos.
Evet ve gelecek sefer kapıyı neye açacağım... dev bir yılana mı?
Sim, e o que verei ao abrir a porta? Uma cobra gigante?
Bir kulüp açacağım.
Vou abrir um clube.
- Ben bir telefon açacağım.
- Vou acender o forno. - Eu vou fazer um telefonema.
Oh, Tanrım, o plağı açacağım tekrar.
Céus, vou meter o disco outra vez.
- Ağzınızı açacağım.
- Eu abro-Ihe a boca.
- Yakında açacağım sizleri
Todd - Em breve vos usarei
- Alarmı açacağım.
- Vou ligar o alarme.
Ben bir konu açacağım siz de dünya edebiyatından o konuyla ilgili örnekler vereceksiniz.
Nomearei um tema. Diga umas palavras... uma citação pertinente do mundo da literatura.
- Bir kaç telefon açacağım.
Sim. Vou fazer uns telefonemas...
Kıçına yeni bir delik açacağım onun.
Vou ter de lhe ir aos cornos.
İlk fırsatta, mavi zarfı açacağım.
À primeira oportunidade, abrirei o envelope azul.
Tamam saçımı açacağım.
Eu vou puxar os meus cabelos.
- Açacağım.
- Está bem.
Açacağım..
Um minuto, um minuto, eu vou levanta-lo..
Kıçlarına dava açacağım.
Dou-lhes cabo do couro!
Bak, haddimi aşmak istemem ama Boca'da yeni bir KiloVer açacağım da... Diyordum ki sahne almak ister misin acaba? Mükemmel olur.
Não quero parecer presunçosa, mas vou abrir um novo Pese-Pouco em Boca e pensei que talvez você gostasse de actuar lá.
İçeri uzanıp, kilidi açacağım, göt herif.
Vou meter lá a mão e vou abrir a janela.
Ama işin gerçeği, bu kapıyı ben kilitlemedim alarm çaldığında kendi kendine kitlendi ve nasıl açacağımı da bilmiyorum.
A Verdade é que eu não tranquei a porta, Ela se trancou sozinha quando o alarme disparou, Não sei como abri-la,
Isıtıcıyı açacağım.
Eu ligo o aquecimento.
- Bizim programımızı açacağım.
- Vou Pôr o nosso programa.
Kapıyı açacağım.
Vou abrir a porta.
Tek kelime daha edersen... çenende koca bir delik açacağım...
Se disseres mais uma palavra que seja, arranco-te o queixo!
Bir gün, bu dağları aşıp okyanusa ineceğim. ve sahildeki güzel bir kumsalda küçük bir büfe açacağım.
Um dia, espero viajar além daquelas montanhas até ao oceano e abrir um bar numa praia linda, longe daqui.
İki dakika daha sabret açacağım.
Mais dois minutos.
Hayır, bir kaç kez çaldırdıktan sonra açacağım.
Não, não vou atender nos primeiros toques.
Tümörü aldım mı, katı açacağım.
Abrirei o acesso... a este andar assim que tiver extraído o tumor.
Bana tamamen uyanıkken göğsümü kesip açacağınızı mı söylüyorsunuz?
Você quer que eu a deixe abrir-me o peito enquanto estou acordado?
Basının, Liman Koyu Kasabı'na duyduğu manyakça ilginin başımıza dert açacağı belliydi.
O circo mediático em torno do Carniceiro voltou para nos azucrinar.
Hep şişe açacağı mı taşırsın?
Anda sempre com um abre-garrafas?
Görüşürüz. Gecenin içine doğru yelken açacağız amına koyayım.
Vamos velejar pela noite dentro!
Kim bize ihtiyacımız olduğunda lokanta açacağız diye para gönderdi?
De onde vem o dinheiro? Quem emprestou o dinheiro para pagar o restaurante?
Bu açaçağımız kutuların listesi.
Aqui está. É a lista de todos que é preciso abrir