Ağırlık translate Portuguese
1,620 parallel translation
Başının üstünde o ağırlıkla öksürürsen boynun kırılır.
Se tussires com aquele peso em cima da tua cabeça, partes o pescoço.
Belki de savunmaya ağırlık vermeliydiniz.
Deveriam ter reforçado a defesa.
Savunmaya ağırlık fikrini aklımda tutacağım gelecekteki dördüncü çeyreklerim için.
Igualmente. Vou lembrar-me de reforçar a defesa, nos quartos períodos, no futuro.
Yükseklik beş feet, ağırlık yaklaşık olarak 140 libre.
1,68 de altura, pesava aproximadamente 64 kg.
Sen, ıh... orda ağırlık mı çalışıyorsun, Greg?
Tens andado a encher, Greg?
Ben-Ben ağırlık çalışacak kadar yapılı da değilim, değil mi?
Não sou muito de pesos, sabe?
Ceset olmaması Bay Rowe'un yeterince ağırlık kullandığı anlamına gelir.
Não haver corpo significa que Mr Rowe tinha pesos suficientes.
Ama Debra da Melissa gibi bıçaklanmış. Ayrıca ağırlık bağlanıp suya atılmış.
Mas, tal como a Melissa, a Debra foi esfaqueada e também usaram pesos para a fazer afundar.
Ama ikisi de ağırlık bağlandıktan sonra göle atılmışlar.
Ambas foram afundadas com pesos e atiradas para um lago.
Debra Massey'in ayak bileklerine ağırlık bağlamakta kullanmışsınız.
Usou a corrente para atar pesos aos tornozelos da Debra Massey.
- Ağırlık filan kaldır.
- Halteres, ou algo do género.
Fazla ağırlık durumu eşitleyecek.
Peso extra acerta as coisas.
Ağırlık kaldırma eldiveni gibi mi?
- De levantamento de pesos?
Havada bir ağırlık var.
Tem um peso no ar.
Tabii ki, havadaki ağırlık beni yavaşlatmazsa.
A menos que o peso do ar me retarde.
Sıva ağırlık yapıyor.
O estuque dá-lhe lastro.
Ağırlık egzersizine başlayacağız.
Vamos começar a levantar pesos.
Hadi şimdi bana bir ağırlık kaldırışı ver.
Vá lá, pega no haltere.
- Osteofitoz'le birlikte görünen omurlar arası boşluğun darlığından donörün sürekli ağırlık kaldırdığını söyleyebiliriz.
Osteofitose com estreitamento dos intervalos intervertebrais condiz com levantamento de coisas pesadas.
Ağırlık çöküyor. İyi geceler. Lanet olsun!
Estou a ficar com muito sono, boa noite.
Kızın batmasını istemiş ki ağırlık bağlamış.
Ele queria que ela afundasse, deve ter-lhe posto lastro.
Savcı biraz ağırlık, bir parça halat ve bir kutu hapla mahkemeye gitmez.
O procurador não vai a tribunal... com dois blocos de cimento, um pedaço de corda e um frasco de comprimidos.
Halkla ilişkilere ağırlık vermeliyiz.
Poderíamos usar as relações públicas.
Yani o, seni ve aileni dibe doğru çeken ve enerjini emerek, zamanını boşa harcatan bir ağırlık.
Ele é só uma âncora que a arrasta e à sua família para baixo? Que lhe suga a energia e lhe desperdiça a vida?
Kaliteden anlamalısın. Şekil, ağırlık, berraklık.
Tem de ver as coisas pela qualidade, forma, peso, clareza.
- Evet. Tüm ağırlık sana yüklenecek, hazır ol.
Segura o peso, eu corto-a aos três.
MR makinesinin ağırlık limiti 270 kg.
O limite da máquina de RM é de 200 quilos.
Ağırlık limiti anlaşılan o ki, sadece bir tahmin.
- Perdemos o emprego. - O limite de peso é uma estimativa.
Ağırlık çalışsan iyi olur.
Melhor ires para o ginásio.
Mike, Voodoo'yu ağırlık odasından çıkar.
Mike, chama o Voodoo. Diz-lhe que quero falar com ele.
Bir dahaki sefere bovlingden önce ağırlık kaldıralım. Pembe dizi gibi.
Na próxima, fazemos pesos antes de jogar Bowling.
Ve çalılara ağırlık ver.
E pensa mais "arbustoso".
Üstünde bir ağırlık hissediyor musun?
Está bem assim?
Yapma. Yarın sıkı bir ağırlık idmanı yapalım derim.
Eu acho que precisamos ir em grande para a sala de pesos amanhã.
Düşündüğünüz ağırlık değil, gerçek ağırlığınız lazım.
Não o que pensa que pesa, mas sim o que realmente pesa.
Ağırlık kaldırma ve kondisyon çalışmaları üzerinde yoğunlaşmalısın.
Por isso devias trabalhar em pesos e condição física.
Ağırlık salonunda fazla kalması için yaptığımız isteğe cevap verildi mi acaba?
Você já tem uma resposta sobre aquela solicitação que fizemos... sobre um tempo extra na sala de pesos?
Ağırlık ve son yerleşimi tahmin edebilmek için bize izin verin tabii ki kesin karar karşılıklı hacmine göre verilecek.
Esperemos até saber o peso. E a última oferta será, claro, reflectida pelo volume determinado.
Yani yapman gereken ağırlık ve kondisyon çalışmaları olmalı.
Portanto, o que deverias a começar a fazer é... levantar peso e melhorar a tua condição física.
Üzerimden bir ağırlık kalkmış gibi.
Como se me tivessem tirado um peso de cima. - Isso é bom!
Çantanızda 40 pound ağırlık taşıyacağınız hakkında bilgilendirilmiştiniz.
Foi instruído para carregar com 18,14 kg na sua mochila.
Fakat bugün senin şanslı günün. Bunun sebebi hemen burada 40 poundluk ağırlık var.
Mas hoje é o teu dia de sorte porque tenho aqui 18,14 Kg.
Fazla ağırlık var.
És muito pesado.
Üstünde çok fazla ağırlık var.
És muito pesado.
Boy beş feet. Ağırlığı yaklaşık olarak 167 libre.
1,68 m de altura, pesava aproximadamente 76 kg.
Ağırlık antrenmanı.
Halteres.
Nathan, derler ki bizi yaşamın ağırlığından, ve acılarından özgür kılacak bir kelime varmış, ve o kelime de aşkmış.
Nathan, dizem que há uma palavra que nos liberta... do peso e da dor da vida, e essa palavra é amor.
Ya halatın bir ucunu kızın bileğine, diğer ucunu da ağırlığa bağladıysa?
E se ele tiver atado uma ponta da corda ao tornozelo... e a outra ao lastro?
Onun ağırlığında birine göre tahminen, yaklaşık on dakika.
Tenho de adivinhar de acordo com o peso dele. Cerca de 10 minutos, mais minuto, menos minuto.
Patron, 543 pound fazla ağırlığımız var, ve bu açık hava ile hafif esintide geçerli.
Temos oficialmente 246 kg excesso de peso, e isto com céu azul e uma brisa suave.
Erkek ayı ağırlığını dağıtmayı deniyor, ama bütün kış onu taşımış olan buz, şimdi hızla çözülüyor.
Ele tenta espalhar seu peso mas o gelo que o suportou durante o inverno está se desintegrando rapidamente.