Aında translate Portuguese
191,055 parallel translation
İç soruşturma sonrasında bütün dava reddedildi,
- Não. O caso foi encerrado depois de uma investigação interna, mas a má conduta dele arruinou sua carreira.
O tam yaşında, Ve Shiloh'lu olduğunu söyledi.
Ela tem a mesma idade, e ela disse que é de Shiloh.
Annesinin kim olduğunu biliyorum. Ailesinin geçmişi göz önüne alındığında düşündüğün kadar istikrarlı olamayabilir.
Eu sei quem é a mãe dela, e ela pode não ser tão estável como você acha dada sua história familiar.
15 yaşında Stanford'a kayıt olmuş. Ailesinin garajında sıfırdan şirket kurmak için okulu bırakmış.
Entrou em Stanford com 15 anos, largou os estudos para iniciar um projecto na garagem dos pais.
- Aslında şu anda, özel bir görevde. Korkarım ki görevini bitirmede ısrarcı ama yaptıkları düşünülünce Jobe'un kaprisine katlanılır.
Bem, de momento, ele está a realizar uma tarefa especial, e ele é um pouco obcecado com a agenda, mas considerando tudo, devo dizer que apesar dos caprichos o Jobe vale a pena.
Bir DHS ajanı başa çıkamıyorsa 10 yaşında bir çocuk napsın?
Se a Segurança Nacional não pode lidar com isto, como é que a minha filha de 10 anos vai?
Aslında buradan izleyerek yardım etmen gerek.
Na verdade, ajudavas-me era a monitorar a situação daqui.
"İmzalayan kişi karşılığında öldükten sonra ruhunu vermeyi kabul eder."
"Como... pagamento o signatário concorda em render a sua alma após morte."
Siz topografi ile meşgul iken, Ben ley hatlarındaki parazitler hakkında bilgi toplayacağım.
Enquanto estão ocupados com a topografia, vou pesquisar sobre interferência em linhas de Ley.
Ve felsefe taşı hakkında kesin bilgiler edinebiliriz.
E dar informações cruciais sobre a Pedra Filosofal.
Ancak bir problem var, Général... taş krallığa karşı yakında harp edeceğimiz topraklarda bulunuyor.
O problema, general, é que a pedra está em terras que serão contestadas numa batalha com a coroa.
Sfenksi oylamaya hazır olduklarında takip edeceğimiz yol burası.
Jenny e os outros estejam a postos em segurança e prontos para distrair a Esfinge.
Ben felsefe taşı hakkında birşey bilmiyordum.
Não sabia nada sobre a Pedra Filosofal.
Hiç zamanında onun başını kolayca kesebilmenin ve şimdi o zamandan beri ona zarar veremiyor olmanın nedenini merak ettin mi?
Nunca se perguntou como foi capaz de cortar a cabeça dele tão facilmente, e agora, desde então, nunca mais foi capaz de magoá-lo?
Washington'un bana verdiği görev hakkında ; onu hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Seja qual for a missão que Washington quer que eu faça, eu não irei decepcioná-lo.
Bunca zaman boyunca Bay Thawne ve ortaklarını bulamamanızın sebebi zamanın dışında olmalarıydı.
A razão pela qual não conseguem localizar o Sr. Thawne e seus parceiros durante todo este tempo é porque eles - tem estado a operar fora dele.
Masterlarımdan birini yurtdışında, Oxford'da yapmıştım. O zaman Wendy diye bir kızla çıkarken, 20. yüzyıl başlarında bir bilginin yazdığı, yayınlanmamış bir yazı okuduğumu hatırlıyorum.
Estive um ano em Oxford, a trabalhar no meu mestrado, e entre namorar com esta miúda, a Wendy, eu recordo de ler uma obra não publicada por um estudioso clássico do início do século vinte.
Teori şöyle devam ediyordu. Sör Gawain öldüğü güne kadar bu değerli maddeden ufak bir şişede taşımış. Kuzey Fransa'da bir yere gömülürken o da yanında gömülmüş.
A obra seguia a teoria de que Gawain tinha um frasco desta preciosa substância com ele na altura da sua morte e que foi enterrado com ele algures no norte de França.
John Tolkien 1916 yılında, Somme Muhaberesi sırasında teğmen olarak Kuzey Fransa'da bulunuyordu.
John Tolkien esteve no norte de França em 1916 durante a batalha de Somme como segundo tenente na Primeira Guerra Mundial.
Mızrağın yanında her zaman biri olmalı.
Alguém tem que estar com a Lança a toda hora.
Eminim siperin arkasından bakıldığında manzara epey kasvetlidir.
E eu imagino que a vista das trincheiras é bastante má.
Savaş alanında kafana sert bir darbe almış olman daha muhtemel.
Foi mais provável teres recebido um soco mais a sério na batalha.
Anlaşılan, mızrak ilahi kanın yakınında parlayacakmış.
Aparentemente a Lança brilhará na presença de sangue divino.
İnsanlığın önünü aydınlatacağını söyledik ama sonunda onu siperin arkasında bırakıp gittik.
Que a humanidade iria iluminar o seu caminho, mas... Acabamos por o deixar de volta nas trincheiras.
O zaman kostüm hala laboratuvarında olmalı.
Desde que o homem concordou em não apagar a ti e aos teus amigos da existência.
Aşırı aptal olmanızın dışında çok da tahmin edilebilirsiniz.
Bom, o Sr. Thawne pode ajudar-me a corrigir isso.
Bu planda büyük bir sorun olduğunun farkında mısın Sara? Mızrak diğer bizlerde.
Por isso se não sou nenhum terrorista de conspirações a que ninguém liga, então...
- Senin tam karşında duruyorum.
Eu gosto da maneira como ela está a olhar para nós.
Ve silahlarla ne yaparız biliyorsun. Gördüğüm kadarıyla Zambesi hakkında bir şeyler okuyorsun.
Significa que estou destinado a viver o resto dos meus dias aqui... mesmo... contigo.
Yurt sorumlunuz olanları anlattığında, ne düşündüğünü anlamakta çok zorlandım Xanthippe.
Quando a vossa orientadora me disse o que tinha acontecido, tive dificuldade em entender qual era a tua ideia, Xanthippe.
- Ivy League aslında...
- A Ivy League não dá...
Ajan Garrett, bu Rus topraklarında geçen diplomatik bir olay.
Agente Garrett, este é um evento diplomático a decorrer em solo russo.
Bu herif sürekli votka içip rüyalarında beni kovalıyor.
Este aqui anda demasiado ocupado a beber vodka e a perseguir-me nos seus sonhos.
Evimizde her kaldığında beni mi izliyordun?
Sempre que ficaste connosco na nossa casa, - estavas a espiar-me?
Asla zamanında ulaşamayacaklar ve bunun bedelini de oğlum ödeyecek!
Que nunca vai chegar a tempo, e o meu filho vai pagar o preço por isso!
"Yakalanma" dedi. O yüzden Kuzey Kutbu'nda geyik göçünü takip eden çevreciler gibi davranıyorum, ama yakında Ryan'ı bulurum.
Ela disse : "Não sejas apanhado", então estou a cobrir o meu rasto disfarçando como ambientalistas que estão a seguir uma manada de renas migratórias no Árctico.
Şimdi silahını indir yoksa oğlunun kafasında delik açarım.
Agora baixe a arma ou faço um buraco na cabeça do seu filho.
Helen 10 gün önce bünyesinde 20 uyku hapıyla arabasında ölü bulunmuş...
A Helen foi encontrada morta no carro 10 dias antes com 50 comprimidos para dormir no organismo,
Annesinin yanında kalacağını söyledi.
Ele disse que trouxe a mãe para ficar com ele.
Çok az şey öğrenebiliyoruz ve Garcia da Helen Bollinger ile George Findley arasında bağlantı kuramadı.
Só que há pouco para saber. A Garcia não encontrou ligações entre a Helen Bollinger e o George Findley.
- Peki özel hayatlarında?
E a vida pessoal deles?
- Crystal kaç yaşında?
- Que idade tem a Crystal? - 9 anos.
Findley'nin cesedi şehrin 15 kilometre dışında terk edilmiş bir inşaatta bulunmuş, her zaman takıldığı yerlerin çok uzağında.
O corpo do Findley foi encontrado a 16km da cidade num estaleiro de obras abandonado. Muito longe dos lugares onde geralmente vai.
Helen ve haplar gibi tehdit altında yapmış olabilir.
Não faz sentido. A menos que tenha sido sob coação. Como a Helen com os comprimidos.
Kayıtların başladığı 1974'ten bu yana sırf Tampa Körfezi civarında 500 tane var. Neden sordunuz?
Mais de 500 só em Tampa Bay desde que começaram a registar em 1974.
Yerel kadınlar. Çoğu 20'li yaşların başında, fırsat kurbanları gibi.
Mulheres locais, a maioria na casa dos 20 anos.
4 yaşında bir çocuğa bunu nasıl söyleyebilirsin ki?
Agora, como se diz isso a um rapaz de 4 anos?
Çünkü şüpheli yeniden belirip öldürmeye başladığında kurbanları ve yöntemi tamamen değişti.
Algo importante. Porque quando o suspeito reapareceu para voltar a matar, a vitimologia do seu MO mudou completamente.
2015 Nisan'ının çok da iyi olmayan bir sabahında St. Petersburg'da bir obruk oluşmuş ve Fred ve Marnie Jarvis'in evini kendileriyle birlikte yutmuş.
Ao que parece, numa manhã não muito boa em Abril de 2015, abriu-se uma cratera em St. Petersburg, engolindo a humilde casa de Fred e Marnie Jarvis, com eles no interior.
Ama yetişkin olarak da yanlarında kalmaya devam etmiş öyle mi?
Nunca foi provado. Mas ele continuou a viver com eles em adulto?
Emin olmak zor, ama tahminimce gideceği bir sonraki obruk 27.75 enleminde ve 82.25 boylamında.
É difícil ter a certeza, mas o meu palpite é que ele vai para uma cratera nas proximidades da latitude 27.75, e longitude menos 82.25.